⏳Avuçlarından kayan Nilüfer⌛️

8.1K 444 104
                                    




Avuçlarından kayan Nilüfer⌛️

Müzik: Hozier - Moment's Silence

Bir kitap açıldı tam ortadan. Açılan o sayfaya düşen ruhum hapsoldu. Yazıların arasından engelleri aşmaya çalıştı, yorulduğu yerde cümleleri bitiren o küçük ifadenin üzerine, yani noktaya oturdu. Cümle sonundaki nokta değildi belki. Ünlemdeki bir noktaydı, belki soru işaretindeki, belki de üç noktanın herhangi biri... Buna oturduğumda yaşadığım duygusal anların gözlerimi doldurmasıyla gerçek bir cevap buldum. Korkuyordum ve yalnızdım. Bu, bana göre üç noktanın en son noktasıydı. Kelimelerin kifayetsizliğini belirten o noktanın üzerindeydim.

Bir fısıltı döküldü bilmediğim bir diyardan.

Belki biraz yakın, belki biraz uzak...

İrkildim. Kafamı kaldırıp gözlerimle aramaya başladım, yetmedi. Ayaklandım. Mıknatıs gibi o sese çekilmeye başladığımda ayaklarım önce adım atmaya başladı, sonra yürümeye, sonra ise koşmaya...

Koştum.

Belki şu an bulunduğum bilinçaltından o sese koşmak, ardımda bıraktığım zemini çöktürmeye ve yıkmaya başlatmıştı.

O sese her koştuğumda ben, düşmekten kurtuldum.

"Uyanmalısın, Nilüfer."

Yumuşak, naif ve bir o kadar sakin bir ses tonunu daha yakından duymaya başladığımda biliyorum ki ardımda yıktığım zeminden kurtulmama çok az kalmıştı.

"Yoksa küçük Nilüfer, bana oyun mu oynuyor?"

Elimin üzerinde hissettiğim küçük sihirli dairelerle o yıktığım zeminden yukarı sıçramış ve atlamıştım o bilmediğim diyara.

Düşmekten korktuğum için yumduğum gözlerim gerçek dünyada gözlerimi açmama sebep oldu.

Gözlerim yanımdaki adama tırmandığında gözlerinin elime çizdiği dairelerde olduğunu gördüm. Yatağımın ucuna oturmuş, diğer elini yumruk yapmış ve gamzeli yanağına koymuştu. Diğer eliyle elimin üzerinde tur atıyordu. İçimden geçen gülümsemeye engel olamazken gözlerimi tekrardan yumdum. İşaret parmağımı hafif kaldırıp bileğine çarptım sonra hemen geri indirdim. Elimin üzerinde çizdiği o küçük daire, işaret parmağıma doğru ilerlemeye başladı.

"Demek yaramaz olan parmak bu..."

Tırnağım boyunca ilerleyen parmağı orta parmağımı hafif kaldırmamla durdu.

"Aman Tanrım, bir tane daha varmış,"

Gülmemek için savaşırken irademi kaybetmeye başladığımda dudaklarımı birbirine bastırdım. Parmağını işaret parmağımdan yukarı çıkardı, küçük daireler çizmeye devam ederken. Orta parmağım boyunca ilerlemeye başladığında yüzük parmağımı oynattım.

"Sanırım küçük Nilüfer, tepeden tırnağa yaramaz. Nasıl baş edeceğim ben tek başıma?"

"Onları durdurmanın yolunu bulmasın," diye fısıldadım. Gözlerim kapalılığını sürdürüyordu. "Hım..." diye düşünürcesine bir ses çıkardı.

"Sanırım onları durdurmanın yolunu buldum, Nilüfer."

Merakla ne yapacağını beklediğimde avucumu eline aldı. Şaşkınlığın getirdiği eylemle elimin titrediğini hissettim. Parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip elimi tuttuğunda sertçe yutkundum. Elinin altındaki elimde, damarlardan geçen kan akışının durduğunu hissettim. Ellerim sıcak avucunun arasında bir yandan terlerken diğer yandan üşümeye başladı sanki. Avuçlarımın arasına bütün mevsimleri bıraktı. Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda kahverengi irislerinin radarına yakalandım.

GÜZEŞTEWhere stories live. Discover now