⏳Karanlıkta kalmış küçük Elmas⌛️

4.8K 317 53
                                    


Karanlıkta kalmış küçük Elmas⌛️

Müzik: Beyza Doğuç - Gerçekten Güzel

Zamanla öğreniyorum hayatı. Bazen düşünmeyi bırakıp bir şeylerin olmasına izin vermek, öğrendiğim ilk hayat felsefesi olmuştu. Şu an ne yaşayacağımı asla bilmiyordum ama hayat aslında bu değil miydi?

Her aldığım nefesi son nefesimmiş gibi doya doya çekmek değil miydi hayat?

Ben bir adama rastladım ölüm yoluna giderken. Belki kendi çapımda son verecektim aldığımı nefese ama o bir şey yaptı. Elinde bir değnek ile bana öyle güzel dokundu ki aldığım nefesi son nefesimmiş gibi yaşamayı öğretmişti bana.

Gözlerimi her kapattığımda onunla yaşadığım anıları görüyor ve yüzümdeki o aptal gülümsemeye engel olamıyordum. O evde değildi. Bense evde onunla yaşadığım anıları düşünerek vakit geçiriyordum. Bazen bir defter almak ve onunla yaşadığım bu anıların kitabını yapmak istiyordum. 

Onun evinde attığım her adımın hikayesini yazmak ve okudukça gülümsemek istiyordum.

Merdivenlerden inerken Merih'in eve gelmesini ve kafamdaki bu fikri ona anlatmak istiyordum. Salona girdiğimde beyaz kanepede oturan ve yere bakan erkek çocuğunu gördüğümde afalladım. Omuzları sanki girdiği savaştan mağlup olmuşçasına çökmüş, adeta yaşadığı hüzün, bir film karesindeki en duygusal sahneyi yansıtıyordu. Ona doğru yaklaştım. Kendisine doğru gelen adım seslerini duyup kafasını kaldırdı ürkek bir şekilde. Siyaha yakın renkteki göz bebekleri dalgalı bir deniz gibi tir tir titredi.

"Merhaba?" demiştim ona doğru tamamen yaklaştığımda. Onu korkutmuş olmalıyım ki kanepede bir miktar kaydı. Onun oluşturduğu o boşluğa oturdum.

"Kimsin sen?" diye sorduğumda oturduğu koltuktan biraz daha kayarak benden uzaklaştı. Ellerimi kaldırdım ve durmasını işaret et. "Sakin ol. Sana zarar vermem," dedim ama bakışlarındaki korku geçmemişti. Suzan Hanım'ın oğlu veya tanıdığı olamazdı. Mimiklerinde ilk kez bilmediği bir eve gelmenin yalnızlığı vardı. Onu Merih getirmiş olmalıydı.

"Yoksa seni de mi ölümden kurtardı o?" diye sorduğumda yüzündeki ifade sarsıldı. Sanki sakladığı her neyse onu bulmuş ve önüne sermiştim. Bunu önemsemeye çalışarak gülümsedim. 

"Beni de kurtardı biliyor musun? Ben bu eve ait değilim," dedim bu evde tek yabancının o olmadığını göstermek ve içini rahatlatmak adına.

Konuşmaya hâlâ cesareti yoktu. Beni dinlemeye devam ediyordu.

"O bir süper kahraman gibi öyle değil mi?" dedim cevap vermesini dileyerek. Kafasını salladı sadece. Gülümsemiştim elimde olmadan. Merih öyle bir adamdı ki konuşmaktan korkan birisini kelimelere aşık ederdi.

Gözleri mavi saçlarıma çıktı. Bir süre izledi öylece. "Güzel mi saçlarım?" diye sordum sevimli yüzüne bakarken.

Kafasını salladı bir kez daha. Küçük eli yukarıya kalktı. Saçlarıma dokunmak istediğini bakışlarından anlamıştım. Gözleri gözlerime tırmandı. Sanki korkacağı bir tepki verip vermeyeceğimi bekliyor gibiydi. Küçük elini tuttuğumda irkildi. Geri çekilip çekilmeme arasında kaldığı o çelişkiyi elini saçıma götürdüğümde yıkmıştım.

"Merih saçlarıma gökyüzü, gözlerime okyanus der. Sana ne diyor peki?"

Elini saçımdan çekti ve indirdi. Soruma sadece omuz silkti. Kaşlarım çatıldığında gözlerinde yine endişe gördüm. Yüzüme geri koyduğum gülümsemeyle derin bir nefes verdiğini işittim.

GÜZEŞTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin