°[2.0]°

297 60 0
                                    

.

.

.

.

.

Krakow'daki Wawel Tepesi'nde, uzun zaman önce ölmüş bir ejderhanın anısına Ejderha İni denen mağaralar vardır. Turistler bu mağaraları bilirler. Ama onların altında, turistlerin bilmediği ve hiç gezmediği başka mağaralar da bulunur. Çok derinlere giderler ve içlerinde yaşayanlar vardır.

Bay Owens gidiyordu, onun hemen arkasından dört ayağı üstünde sessizce yürüyen Bayan Choi'nun gri cüssesi geliyordu. Peşlerinde ise, elinde küçük bir domuz taşıyan, güçlü kartal kanatları ve yakut gibi gözleri olan, sargı bezleriyle sarılı, Asurlu mumya Kandar vardı.

Aslında dört kişiydiler, ama Harun'u çok yukarılarda kalan bir mağarada kaybetmişlerdi. Kendi ırkından olanlar gibi doğal olarak kendisine fazlasıyla güvenen İfrit, üç tane parlak bronz aynanın çevrelediği bir yere girmiş ve bronz bir ışık parlamasıyla yutulmuştu. İfrit bir anda yalnızca aynalardan görülebilir hale gelmişti, artık gerçekliğin içinde değildi. Kıpkırmızı gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve ağzı, sanki diğerlerinin gitmesini ve dikkatli olmalarını haykırır gibi, oynuyordu; sonra soldu ve gözden kayboldu.

Aynalarla sorun yaşamayan Bay Owens, tuzağı işe yaramaz hale getirmek için aynalardan birini paltosuyla kapamıştı.

"Demek," dedi Bay Owens. "Sadece üçümüz kaldık."

"Bir de domuz," dedi Kandar.

"Neden?" diye sordu Bayan Choi kurt dişlerinin arasındaki kurt diliyle. "Neden domuz?"

"Şans getiriyor," dedi Kandar.

Bayan Choi ikna olmamış gibi hırladı.

"Harun'un domuzu var mıydı?" diye sordu Kandar sadece.

"Susun," dedi Bay Owens. "Geliyorlar. Seslere bakılırsa, sayıları çok."

"Gelsinler bakalım," diye fısıldadı Kandar.

Bayan Choi'nun boynundaki tüyler kabardı. Hiçbir şey söylemedi, ama onlarla karşılaşmaya hazırdı; başını geriye atıp ulumamak için müthiş bir gayret gösteriyordu.



Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



nobody ✓ Where stories live. Discover now