🍁 2 🍁 (part 1)

1.1K 48 62
                                    

Merhaba benim ponçik okuyucularım 🙌 Bölümü bu kadar çok geciktirdiğim için gerçekten özür dilerim. Daha erken yayınlamayı isterdim ama elimde değildi. Çalıştığım için bazen günlerle yazmaya zaman bulmadığım oluyordu. Üstelik bölüm çok uzun olduğu için de bitirmem baya zaman alıyor. Beklediğinize deyecek bir bölüm olsun istedim bu yüzden her cümlesini dikkatle işledim. Şimdilik bölümün yarısını paylaşıyorum. Diğer yarısını da en kısa zamanda yayınlamaya çalışacağım. Sevgiyle kalın 💕🍁 Esmira..

Uykulu gözlerini bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra zorlukla araladı Hazan. Saatlerce uyumasına rağmen üzerine çöken yorgunluğu yenip yerinde doğruldu. Ardından saate baktı. Epey olmuştu. Yataktan kalktıktan sonra ayaklarını sürüyerek banyoya girdi. Aynada kendi yüzüne bakınca göz torbaları ve yüzünün solgun rengi hâlâ çok yorgun olduğunu haykırıyordu, ama gözleri öyle değildi. Gözleri tam aksini, bedenen yorulsa da ruhen hiç tükenmediğini, yorulmadığını, kalbindeki kocaman aşkın ruhuna kattığı enerjinin hiç bitmediğini haber veriyordu. Dün geceyi hatırlayıp kendi kendine gülümsedikten sonra elini yüzünü yıkadı hızla. Ardından kurulanıp salona geçti.

Dün gece mekanda fazla eğlenmişlerdi bu yüzden ayaklarındaki ağrıyı hâlâ hissede biliyordu. Ama bu sabah Yağız'a kahvaltı sözü vardı. Hem de kendi evinde. Ayak tabanlarını sızlatan acıyı boş verip mutfağa yürüdü. Bir yandan dün gece Yağız'la geçirdiği güzel anlar aklına gelince küçük tebessüm ederken diğer yandan da bu sabah onun için hazırlayacağı kahvaltının enfes olmasına özen göstererek hazırlıklara başladı. Yağız'ın onun üzerindeki etkisi buydu işte. Sadece bugün değil, Yağız'la sevgili olduktan sonra bir aydır böyleydi Hazan. Yağız'ın yanındayken yüzünün gülmemesi mümkün değildi zaten, ama adam ondan uzaktayken bile gülümsetmeyi biliyordu Hazan'ı.

...

Yağız arabasını bir çiçekçi dükkanının önünde durdurduktan sonra yüzünde mutlu bir gülümsemeyle arabadan indi ve dükkana doğru ilerledi. Aslında Hazan'a çiçekten daha güzel ve kıymetli hediyeler vermek istiyordu ama kadının ne kadar mütevazi olduğunu ve gülleri nasıl sevdiğini bildiği için şimdilik ona gül almakla yetiniyordu.

"Buyur oğlum" dedi dükkanda çalışan yaşlı teyze Yağız'a bakarak.

Yağız bir birinden güzel çiçeklerde bir kaç saniye daha gözlerini gezdirdikten sonra ona seslenen yaşlı teyzeye döndü yüzünü. Aslında hangi çiçeği almak istediğini kendisi bile bilmiyordu. Hazan tüm gülleri sevdiğini söylediği için seçim yapmakta zorlanıyordu ama farklı ve sevdiği kadını sembolize eden bir şey olsun istiyordu. Böylece her zaman o çiçeğe baktığında Hazan'ı hatırlayacak hem de belki Hazan'ın en sevdiği çiçek olacaktı o çiçek.

"Ben sıradan olmayan bir çiçek istiyorum. Yani sıradan olmayan dediysem çok abartılı değil, sade ama anlamlı bir şey istiyorum"

Yaşlı teyze bıyık altından gülerken Yağız'ı süzdü baştan ayağa. Hayatın ve yaşının verdiği tecrübe sayesinde adamın heyecanlı hallerinden ve söylediklerinden çiçeği sevdiği kadın için alacağını anlaması zor olmamıştı.

"Sevdiğin nasıl bir kadın?" diye sordu yaşlı teyze Yağız'ı düşüncelerden ayırırken. "Alacağın çiçeğin anlamlı ya da özel olmasını istiyorsan belki de onu andıran bir şey almalısın"

Yağız kadının söyledikleri üzerine bakışlarını yere çevirerek hafifçe gülümsedi. Hazan'ı akşama kadar anlata bilirdi burada ama kahvaltıya geç kalmak istemiyordu.

"Çok güzel. Mütevazi ve masum bir kız" diyerek tanımladı Yağız sevdiği kadını. Bu bir kaç basit kelimenin içinde adamın ruhuna dinginlik verecek çok şey saklıydı aslında.

🍁 HAFIZA 🍁  (Tamamlandı) Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon