🍁 3 🍁 (part 2)

659 40 239
                                    

Merhaba gençlik. Bölümü, bitirdikten sonra birlikte yayınlamak isterdim fakat bitirmeye daha biraz var diye yazdığım kadarını sizinle paylaştım. Finalin son partı ve final konuşması biraz zaman sonra gelecek.

"Bu hayatta Hazan'ı herkesten daha iyi ben tanıyorum. Her ne kadar onunla çok az süre geçirmiş olsam da. Onu başka biriyle karıştırmam mümkün değil" dedi Yağız dişlerini sıkarak. Gecenin bir yarısı Burak'ın evine gelmiş Hazan'ı gördüğünü ona anlatıyordu şimdi. "Saçları kısaydı, biraz zayıflamıştı, yanında hiç tanımadığım bir kadın vardı ama oydu. Gülüşünden tanırım ben onu."

Burak eliyle saçlarını karıştırırken kafasını iki yana salladı. Yağız o kadar çok emindi ki kadını gördüğünden kendisi inanmasa dahi diyecek kelime bulamıyordu. Ama onun boş yere umutlanmasını da istemiyordu.

"Kardeşim" dedi ayağa kalkıp salonda bir oraya bir buraya gezinen adama yaklaşarak. "Kendi halasından dinledik nasıl öldüğünü. Mezarı bile var. Lütfen biraz mantıklı olur musun? Senin Hazan'ı görmen mümkün değil. Sadece her zaman onu görmek için gittiğin yere gidince beynin sana küçük bir oyun oynamış. Bu bir göz yanılması da olabilir. "

"Ben ne gördüğümü biliyorum Burak" dedi Yağız eliyle adama sus işareti yaparken. "O kadın Hazan'dı eminim. O ölmedi. Unuttun mu Firdevs hanım bize gaspa uğradığını söylemişti. Oysaki gerçek öyle değildi."

"Ama Fırat Hazan'ın ölümünden suçlu olduğunu kabul etti" dedi Burak.

"Hazan ölmedi" dedi Yağız öfkeyle çenesini sıkarak. "Onu bulacağım. O zaman göreceksin"

"O zaman neden senin yanına gelmedi" dedi Burak elinin tersiyle adamın göğsüne hafif vururken. "Neden Arda'nın yanına gitmemiş? Sen sevgilisi değil misin bu kızın? Eğer hayattaysa bunca zaman neden aramadı seni? Neden gelmedi yanına? Ya neden hala gelmiyor, aramıyor?"

Yağız kafasını ellerinin arasına alarak aşağı yukarı sallamaya başladı gözlerini sıkıca kapatarak. Burak fazla mantıklı konuşuyordu, Hazan gerçekten hayatta ise onun yanına gelmesi gerekiyordu. Oysaki kadının güzel yüzü gitmiyordu gözlerinin önünden. Emindi onu gördüğünden. Şimdi gözlerine mi inansın yoksa mantığına mı bilemiyordu.

"Ben yarından itibaren aramaya başlayacağım onu. Eğer gördüğüm kadın gerçekten Hazan ise ki, bundan eminim bulacağım onu"

Burak Yağız'ın ikna olmadığını görünce bir şey demeden derin bir nefes verdi dudaklarından. Gece saat 2'yi geçiyordu ve aşırı yorgun olduğu için daha fazla tartışmaya güç bulamıyordu kendinde.

"Yağız hadi git uyu dinlen, ben de uyuyacağım. Yarın sakin kafayla konuşuruz bunları" dedi eliyle kendi odasının sağındaki odayı gösterirken. "Şimdi çok gerginsin ve iyi değilsin. İkimizin de dinlenmeye ve güzel bir uykuya ihtiyacı var. Yarın konuşuruz"

"Ben kendi evime gideceğim" dedi Yağız kapıya doğru yönelirken. "Düşünmeye ihtiyacım var"

"Peki en azından benim arabamın anahtarını al" dedi Burak ofladıktan sonra. Ardından sehpanın üzerinde duran anahtarları alıp Yağız'a doğru attı. "Ben diğer arabamla giderim yarın işe"

Yağız anahtarları havada tuttuktan sonra kafasıyla adama teşekkür edip kapıdan çıktı.

.....

"Ah sen bir ölüm kalım meselesi, bir ölüm kalım meselesi.."

Hazan mutfakta kahvaltı hazırlarken Sedefin mutfağa girmesiyle susmuştu. Dün gece mekandan çıktıktan sonra diline takılan şarkıyı mırıldanıyordu sabah kalktığında beri ve şimdi Sedefin şaşkın bakışları eşliğinde bir şeyler söylemesini bekliyordu.

🍁 HAFIZA 🍁  (Tamamlandı) Where stories live. Discover now