Bölüm 25

622 43 2
                                    

"Can nasıl yani ben?"

"Okey. Gel şöyle otur." Deyip beni koltuğa oturttu.

"Önce tek gidiyorsun ben şirkette çıldırıyorum sonra geliyorsun pılını pırtını toplamışsın benide alıyorsun. Neler oluyor?!"

"Bebeğim sakin ol önce hem sen iyimisin?? Bak hata yaptım. Seni o karmaşanın içinde tek bıraktım. Yapmamam gerekiyordu. Ama o an çıldırdım yani beni o halde görmeni istemedin."

"Şirkete gitmişsin anlaşılan , eşyalarını almışsın." Deyip yüzümü eğdim. Parmaklarımla oynamaya başladım çünkü streslenmişti .

"Evet. Polenle bir kaç olaylar olmuş. Emre telaşlanmış senin için o anlattı." Dediğinde aramızda sessizlik oldu.

"Can ben tuta-."

"Sanem tamam bak iyiki yapmışsın hakediyor o şey insan. Ben anneme ayrı çok ayrı kızgınım Polenin o hisseleri kabul etmesine ayrı çok ayrı kızgınım. Polen sana neler dedi bilmiyorum ama takma çünkü doğruyu söyle-."

"Söylemiyor mu? Pılını pırtını toplayıp gidiyorsun işte Polen de aynen bunu dedi nasıl yalan oluyor bu Can!"

Bağırarak ayağa kalktım.

"Ne bu duygu halinden birine giriyorsun çıkıyorsun. Bak (ayağa kalktı ve bana yaklaştı.) özür dilerim. Ama sana öyle görünmek yani b-."

"Can ben senin her halini görmek isterim. Sadece iyi gününde değil en kötü gününde yanında olmak isterim. İstersen konuşma o an benimle bakma yüzüme ama yanımda ol yanında olıyım."

"Haklısın özür dilerim." 

Ellerini belimden çekip ellerime uzandı. Ordan yavaşça dirseklerime geldi.

"Beni affedebilecekmisin?"

Suratıma baktı ve o kadar çok şey gördüm ki suratında. Pişmanlık , kırgınlık, öfke , masumluk...

Daha fazla ciddi kalamayıp güldüm.

"Ya Can bavul nedir ya?" Deyip kollarımı boynuna sardım. Ellerini sımsıkı belime sardı.

"Yoo ben gitmekte kararlıyım." Deyince ondan ayrıldım. Gözlerimi kısarak baktım ve oturması için koltuğu gösterdim.

"Can , Can'ım. Gittik diyelim sonra nolucak?"

"Kurtulucaz."

"Cık. Öyle olmaz birtanem sorunlardan kaçamazsın."

"Ama S-."

"Şu an küçük çocuk gibisin Can. Bak önceden sorunlardan nasıl kurtulduğun beni ilgilendirmez artık ben varsam sorunları tek sırtlanmıcaksın bende yardım edicem."

Bana kirpiklerini altından anlamsızca baktı.

"Yani sevgilim gitmiyorsun , gitmiyoruz. Burdayız meydanı kurtlara bırakmıyoruz. İnadına çalışıyoruz. Hayırlısı neyse o olucak zaten. Güven bana."

"Çok sorun olucak ben sen üzülme istiyorum böyle şeylerle canını sıkma istiyorum."

"Sen sıkılma benim Can'ım sıkılmaz."

Burukça gülümsedi.

"Sen iyi misin?"

"Evet bir kaç saat öncesine nazaran."

Tek elini kafama getirdi ve saçımı okşadı.

"Burası iyi mi ?"

Elimi kalbine götürdüm.

"Orasını bilmem de burası baya baya iyi." Dediğimde dudaklarını dişlerinin arasına alarak gülümsedi. Yakınlaşarak alnını alnım dayadı.

"Beni çıldırtıyorsun." Dedi.

Sadece duruyorduk. Son kelimesiydi belki. Eli hala saçımda ve elim hala kalbindeydi.

Tabi ki böyle devam ediceğinimi sandınız? Telefon çaldı tab- şaka şaka kapı çaldı.

Kapıyı gidip açtım. Ayhan karşımda endişeliydi. Bana kocaman sarıldı.

"İyimisin ?"

Elini alnıma koydu.

"Ateşin var sanki."

Daha sonra arkama baktı ve koca bir nefes verdi.

"Senin ateşinin neden çıktığı belli. Rahatladım yeminle."

*************
"Öyle yani Ayhan."

"Anladım Sanemişkom . Benim sana bir şey söylemem lazım."

"Evet dinliyorum."

"Ceyceyle biz yani aramızda birşeyler oldu."

İçtiğim çayı püskürttüm.

"Nee!"

"Ne ne işte öyle." Dedi utanarak.

Ay benim kurban olduğum ya büyümüşte manita yaparmış.

"Nasıll!"

"Ben zaten bayadır ilgimi çekiyordu. Sonra biz Ceyceyle depodaydık. Ve orda gelişti. Ama daha ilişkimizin adı yok."

"Yaaa çok sevindim. Ayhaaan gel buraya." Deyip gidip ona sarıldım.

"Gerçektenmi?"

"Evet Ceycey iyi ve efendi biri."

"Neyse Sanemişko ben çıkıyım."

"Nereye yaa!"

"Ya işte-."

"Tamam tamam kem küm etme git hadi." Deyip dalga geçtim onunla.

Ayhan dışarı çıkınca bende biraz kitap okumaya gittim.

Telefonum çalmaya başlayınca telefonumu açtım.

"Efendim sevgilim."

"Hadi bize gel."

"Bir şey mi oldu?"

"Hayır seni özledim ve sanırım karnım aç."

"Hemen geliyorum.

———————-

CAN'DAN

Kapı çalınca açtım. Karşımda masumca bakan güzelliğe kocaman sarıldım.

"Hoşgeldin."

"Hoşbulduk." Dedi ve üstünü çıkardım. Ona kolumu attım.

"İyi misin?"

"İyiyim birtanem."

"İyi bakalım hadi yemek yapalım. Ama ben bir üstümü değiştiriyim. Olur mu sevgilim?"

"Olur bende birşeyler yapıyım o zaman."

Yukarı çıktım ve üstümü değiştirdim. Aşağı inerken koku geliyordu değişik bir koku.

"Saneem niye yanık kokuyor?"

İçeri girdim. Bu kız gerçekten çok dalgın. Kafamı kaldırdığımda Polen mi ? Polen ocak başında Sanem ise yerdeydi.

"Merhaba Can. Ben geldim ama senin küçük kız erken uyudu."

ALBATROSWhere stories live. Discover now