~21~

1.1K 90 21
                                    

Saat öğleni geçiyordu ama Jisung dün gecenin yorgunluğuna hala uyuyordu. Jaehyun ortak arkadaşlarımız ve psikolog olan arkadaşlarımızı çağırıp işe gitmişti. Arkadaşlarımız Japonya'da yaşıyorlardı fakat tatile gittiklerini söylemişlerdi. Yine de hem yakın olduğumuz için hem de onlar da Jisung'u çok sevdikleri için buraya gelmeyi kabul etmişlerdi. Biz çoktan kahvaltı yapmıştık ama Jisung daha kalkmadığından masa hala aynı şekilde duruyordu. Masayı toplayıp Jisung'a sevdiği ramenden yapıp tepsiye koydum. Yavaşça masaya bırakıp odaya Jisung'u uyandırmaya gideceğim sırada Jisung'u gördüm. Bir eli gözünde yavaş yavaş iniyordu merdivenleri. Ona gülümseyip yanına gittim ve ilerletmeye başladım.

"Benim minik bebeğim yüzünü yıkadı mı?"

"Evet anne."

Bir aslan gibi esnedikten sonra bana döndü.

"Saat kaç anne?"

"Saat 16.20 bebeğim."

Endişeyle yüzüme baktığında yutkundum.

"Ben Chenle ile buluşacaktım."

Rahat bir nefes vererek gülümsedim. Ben de birşey oldu sanmıştım.

"Arkadaşına durumu anlattığında anlayışla karşılayacağına eminim. Hadi yemeğini ye!"

Çubukları eline tutuşturup koltuğa ilerledim. Telefonumu alıp kocamın numarasını çevirdiğimde biraz süreden sonra  arama yanıtlandı. Birkaç kağıt sesinden sonra kocamın bıkmış ve yorgun sesi gelince gülümsemem büyüdü.

" Bebeğimiz uyandı aşkım~"

" Tamam güzelim telefonu ver bir konuşayım onunla."

"Tamam."

Jisung'un yanına gidip telefonu uzattığımda aldı ve kulağına koydu.

"Merhaba baba, evet iyiyim, yemek yiyorum, gerçekten mi? Tamam. Tamam. Evet aslında istediğim birşey var. Akşam beni alsan beraber gitsek? Evet alışveriş merkezine. Tamam,bekliyorum babacığım."

Telefonu heyecanla ve gülerek bana uzattı. Bende kulağıma koyduğumda kocam konuşmaya başladı.

" Akşam sende hazırlan beraber gideriz bir alışveriş merkezine. Yemeğimizi de dışarıda yeriz. Uzun zaman oldu dışarıda yemeyeli. "

" Tamam, kaç gibi hazırlanalım?"

" Saat 18.00'da işim biter büyük ihtimal. Ben hazırım zaten."

"Tamam kocacığım, iyi çalışmalar sana."

"Teşekkürler minik kocacığım."

"Bye~"

Telefonu kapatırken oğluma baktım. Yüzünü buruştursa bile gülümsüyordu.

"Alışveriş merkezinden ne alacaksın bebeğim?"

Bana tereddütle baktığında güven verecek şekilde gülümsedim. Ne isterse alırdık, korkmasına hiç gerek yoktu.

"Chenle güldüğünde içinde yunus varmış gibi oluyor. Bu yüzden ona bir yunus oyuncağı almak istiyorum."

"Oyuncak?"

Kafasını sallayıp yemeğini ağzına almak için hazırlarken konuştu.

"Hani o bana verdi ya, böyle yumuşak. Yatarken sarılıyor insanlar falan."

Tanımına gülüp cevap verdim.

"Peluş oyuncak."

"Aynen."

Yemeğine devam ettiğinde salona girdim. Büyük ihtimal Yuta ve Sicheng yarın gelecekti. Birisi psikiyatrist diğeri psikologtu. Ama yine de bize yardımcı olabilirdi.

"Anne ben çıkıyorum!"

Kapı girişinde duran Jisung'a baktığımda çoktan giyindiğini gördüm.

"Jisung telefonunu al sesini de aç aradığımızda ulaşalım. Akşam baban almaya gelicek erken gel hazırlan!"

"Tamam anne!"

Jisung'un Ağzından

Hızla evden çıkıp Chenle'nun evine koştum. Yarın buluşmaya karar vermiştik ama ben uyanamamıştım.
Eve vardığımda üstümü başımı düzelttim. Sakince zile bastığımda kapıyı Chenle açtı. Dudakları büzülmüştü ve gözleri suluydu. Aklıma ilk gün geldiğinde gülüp ona bakmaya devam ettim. Bana sinirli bir şekilde bakmaya başladığında elimi uzattım.

(Arkadaki Johnny'i görmüyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Arkadaki Johnny'i görmüyoruz.)

Çektiğimde elini benim elimden çekip içeri gitti ve yanıma bir sepetle geri geldi. Bu sefer o elimi tutup beni götürmeye başladı.

Beni Evime Götür! - ChenSung / SungLe-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin