son, hoşça kalın.

1.2K 127 143
                                    

Bazı anlar, bazı dokunuşlar, bazı detaylar benim huzur kaynağımdı. Küçüğümün kış aylarında fındık kavurması benim huzurumdu, ya da bana daha fazla koyarak değer verdiğini belli etmesi. Karanlıkta yanında başka biri olsa bile bana sığınması benim huzurumdu, karanlık odada yattığımı bilmesine rağmen ısınamadığı için sıcaklığı bende araması benim için yine bir huzurdu. Hayvanlardan korkmasına rağmen, elinde mamayla sokak hayvanlarını beslediğini izlemek huzurdu, güzeldi bana göre. Küçüğümün her bir detayı olduğu gibi.

Evden çıktığımızda saate bakmamıştım ama saat üçü geçerken arabayı kıyıya çekmiştim ve bir süre arabayı dolduran kısık sesli şarkıyı dinlemiştim. Yoongi sabit uyumamış, kemerde en fazla ne kadar rahat olunabilirse o kadar uyumuştu. Saat beşe gelirken ve hava yavaş yavaş aydınlanırken arabadan inmiş ve bagajı düzeltmiştim. Jungkook ile bir şeyler hazırlamaya çalışmıştık. Altta daha rahat hissettirsin diye yumuşak bir yorgan vardı, onun üstünde ise bir örtü ve renkli büyüklü küçüklü yastıklar. Kenarda gelirken koyduğum kamera çantası ve yanından sarkan renkli led ışık vardı. Arabanın bagajında çakmak yeri vardı led ışığı oraya takabiliyordum. 

Boynumu kütlettim ve esnedim. Bir an önce burada yatmak istiyordum. Ama elime kamera çantasını aldım ve içini açtım. Yedek şarjım, tripod ve Jungkook'tan aldığım kamera. Güzel bir şeyler planlamıştım ve normalde güzel şeyler Jungkook ve benden çıkmazdı. Ama bu defa idare ederdik sanki. Telefonumu arabadan aldım ve kapıyı yavaşça kapattım. Yoongi'nin biraz daha uyumasını istiyordum.

Ya da bu manzarayı görmeliydi. "Gi," dedim kapısını açtığımda. Beni umursamadı bile ve uyumaya devam etti. Bu defa ismini söylerken yanağından da öptüm. Hissetmeyeceğinden emindim, bu yüzden uyanana kadar, varlığımı ona hissettirene kadar yanağını, boynunu ve dudaklarını öptüm. Gözlerini açtığında kaşları hafif çatılıydı. "Ne yapıyorsun? Uyurken neden öpüyorsun?" Ardından derin bir nefes bıraktı ve kollarını iki yana açtı. Hala yüzünden uyku akarken esnemiş ve boynundaki yastığı düzeltmişti. 

"Yine uykuma dönebilir miyim?" demesiyle kafamı arabanın içine sokmuş ve kemerini yavaşça çıkarmıştım. Yüzlerimiz yakındı ve benden etkilendiği her halinden belliydi. "Sana bir şey göstermek istiyorum," dedim gözlerimi dudaklarından çekip gözleriyle buluştururken. "Sana bende uyandırdığın hisleri, bende yarattığın etkiyi somut halde göstermek istiyorum." Yutkunduğunu görmüştüm, hafifçe gamzelerim belli olacak şekilde gülümsedim.

"Şimdi benim için in arabadan." Kafa sallayarak hala ona yakınken boynundan yastığı çıkarmak için biraz daha bana yaklaştığında dudakları yanağıma değiyordu. Arabadan inmesi için geri çekildim ve indiğinde elinden tutarak bagajın oraya götürdüm. "Uyumak yok ama," dedim bagajı açarken. Bana bakmak yerine kıyıya vuran dalgalara bakıyordu. Hafif olan rüzgar hala vardı ve saat daha erken olduğundan hava pek de sıcak değildi. Saçları bir sağa bir sola savruluyordu.

Bagajı açmama rağmen hala denizi izlediğini gördüğümde kafamı omzuna koyarak boyun girintisinden etrafı izledim. "Çok güzel, değil mi?" Benim gibi o da fısıldadı, konuşmasak bile birbirimizi anladığımız için sesimizin bir önemi yoktu ama şu an bu atmosferi bozmamak için fazladan çaba gösteriyorduk. "Çok güzel, fazla huzur verici." Esnemişti ama güzelcene tamamlamıştı cümlesini. "Bende çağrıştırdığın hisler de bunlar, fazla güzel ve huzur vericisin."

Yüzünü görmeme gerek yoktu, gözlerimi kapattığımda mimiklerini görüyordum. Bu güzel manzaranın çok fazla sürmeyeceğini bildiğimden kafamı omzundan kaldırdım ve kulağının arkasına, saçına öpücük kondurdum. "Hadi, daha işimiz var." Ardından beraber bagaja döndüğümüzde kaşları bulutlara değecekti. Etraf hala karanlık gibiydi bu sebeple led ışıkları iyi ki almışım, diye geçirdim içimden. Kenardan onu alıp çakmağa taktım ve ortamı aydınlatmasını sağladım.

my little | sopeWhere stories live. Discover now