2.5K 191 146
                                    

Ne kalabalık ortamları ne de çok gürültülü ortamları severdim.

Geceleri, Hoseok beni dışarı sürüklemediği sürece odamda geçirmek en sevdiğim aktiviteydi. Evden çıkmaya gerek duymazdım. Yeni insanlarla tanışmaktan hoşlanmazdım.

Babamın şirketinde, yazılım bölümünde yardıma giderdim ve o zaman bile sadece başından beri tanıdığım insanlarla konuşurdum.

Hayatımın belli bir düzeni vardı. Yapmaktan hoşlandığım şeyler belliydi. Resim çizerdim birazcık. Bir şeyler yazmaktan, yazılarıma uygun fotoğraflar çekmekten hoşlanırdım.

Bazen şarkı yazardım, piyano çalmak babamdan gelen bir hobiydi. Şirketini kendine getirdikten sonra yaptığı ilk şeylerden biri bana hediye olarak ancak dondurma alabildiği onca yıldan sonra, evime doğum günümde bir piyano göndermesiydi.

Kahverengi piyano, evimizin yanlızca piyano, birkaç tuval ve Hoseok'un oyuncak koleksiyonunun bulunduğu arka odada duruyordu.

İkimiz de evimizin o odasına fazlaca değer verdiğimiz şeyleri koyardık. Bazen birlikte resim yapardık. Bazen ben piyano çalarken Hoseok öylece yerde uzanır tavanı izler, bazen de yanıma oturur ve öğrenmeye çalışırdı.

Yani evde sıkılmamın imkanı yoktu. Normal bir zaman diliminde gece, saçma sapan gürültülü bir mekana gidebilmem için Hoseok'un yaklaşık 4 saat kadar ısrar etmesi gerekirdi ki asla pes etmezdi. Sonunda evet demem gerekirdi.

Jimin'e hiçbir şey anlatamamış, onu öpememiş, evine dahi girememişti. Taehyung onu gerçek anlamda apartmanın önüne sürüklemiş olmasına rağmen Taehyung'u ısırmış ve kaçmıştı.

Jimin ve Taehyung oturduğumuz masada yanımıza ulaştıklarında Yugyeom ve Jungkook dans pistindeydi.

Gece dışarı çıkmaktan gerçekten nefret ediyordum ama Taehyung'un geleceğini biliyordum.

Evde yanlızca Seokjin hyung ve Namjoon kalmıştı ki Namjoon bunu özellikle rica ettiğinden Jungkook, Yugyeom'u da getirmişti. Daha doğrusu Yugyeom gelmeden evden çıkmamıştı.

Çoğunlukla Hoseok artık kaçamasın diye bütün bu gürültüye katlanıyor olsam da Taehyung için geldiğimi inkar etmiyordum.

Bar, mavi ve mor ışıklarla döşeliydi. Koltuklar rahattı, masalar genişti. Ne var ki masaların çok azı masalardaydı çünkü insanların hepsi pistte kendilerinden geçmekle meşgullerdi.

Alkol kokusu en yoğun dans pistinden geliyordu.

Az önce önümüzden geçen 2 kişinin Hoseok'u kestiğine yemin edebilirdim.

Hoseok, hüzünlü de olsa harika görünüyordu. Üstüne siyah omuzlarının olduğu kısmı transparan bir gömlek giymiş, gömleğini siyah bir darpaçayla tamamalamıştı.

Beline daha önce günlük hayatımda kimsede görmediğime yemin edebileceğim tuhaf kemerlerden takmıştı ama hakkını veriyordum. Gömleğinin üstünde olan kalın, gümüş tokalı siyah kemeri, ince olan belini tamamen ortaya çıkarmıştı.

Benim zevkim için biraz fazla yatak odası işi gibi dursa da Hoseok'u fazlasıyla güzel gösteriyordu.

Benimse dikkat çeken tek yerim buraya gelmeden açtırdığım saçlarımdı. Kahverengi güzel saçlarımı aniden beni kuaföre sürükleyen Hoseok yüzünden griye boyamışlardı.

Hoseok'un bugün fazlasıyla inatçı olası tuttuğundan hiç istemediğim halde sıradan bir tişört yerine işe gider gibi giyinmiştim.

Siyah bir gömlek tutuşturmuştu ilk olarak elime. İlk iki düğmesini zorla açık bıraktırmış, boynuma kendi gümüş renkli kolyelerinden birini takmıştı. Siyah bir pantolon ve üstüne de siyah bir ceket giymemi sağlamıştı.

See U And Love U /TaegiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang