+10

852 77 3
                                    

Taehyung'un çok sık kıskandığına denk gelmezdim.

Bana sürekli güzel gözüktüğümü söylüyordu, insanların bana bakmasının çok doğal olduğunu söylüyordu.

Yanımda olduğu sürece, elimi tutan kendisi olduğu sürece bakışları aldırmadığını hep dillendirirdi Taehyung.

Yanımda olmadığında ise o kadar karmaşıklaşıyordu ki bazen Taehyung'un dengeli olmasının bana bağlı olduğunu düşünüyordum.

Birbirinden çok uzak kalabilen çiftlerden değildik. Taehyung herkesle yakın olmayı severdi, benimleyse yakından da yakın olmayı tercih ediyordu.

Onu seviyordum bu yüzden yüzümü şekilden şekile sokması, kollarımla oynaması ve ya burnuma dokunup durması beni rahatsız etmiyordu. Ellerinin sürekli üstümde oluşuna öyle alışmıştım ki tam tersine, birileri beni rahatsız etmediğinde Taehyung'u daha da çok özlüyordum.

Babamın şirkette bana ihtiyacı olmuştu. Minik bir mali kriz atlatıyorduk ve böyle krizler benim de şirkette olmamı gerektiriyordu.

Uzun zamanın ardından aniden hızlı bir çalışma temposuna girmek hazırlıklı olmadığım bir şeydi bu yüzden zorlanıyordum.

Siyah bir takım elbise giyiyordum ama içimde gömlek yerine siyah, yarım boğazlı bir kazak vardı.

Boğuluyordum ama yine de kravat takmakdan daha rahattı. Pijamalarım ve spor kıyafetlerim hariç bir şey giydiğim günlerden, özellikle takım giymek zorunda kaldığım günlerden hiç hoşlanmıyordum.

İşlerin yoğunluğu beni evden de ayırıyordu. Hoseok her gün yorgun argın eve dönmemi bekliyor, Jimin'le dışarı çıkacağı akşamlarda bile yemeğimi aksatacağımı bildiğinden masaya yemem için bir şeyler hazırlıyordu.

Açıkçası çok yorgunsam yemekleri buzdolabına kaldırıp öylece salona yatıyordum. Taehyung'un aramaları ya da evime gelip benimle ilgilenmesiyle yatağıma geçiyor, takımdan kurtulduğum gibi uyuyordum.

Taehyung bir kez daha delirmenin eşiğindeydi.

Eve öyle hareket etmeye, düşünmeye halim kalmamış halde girdiğimi bildiğinden olabildiğince dinlenmemi sağlamaya çalışmıştı.

Jungkook onu evde görmeyi sevse bile son zamanlarda işle boğuştuğumu bildiğinden Taehyung'a hiç zorluk çıkarmıyor, yanıma gönderiyordu.

Hoseok, Taehyung ve Jimin beni görev edinmiş gibiydiler.

Taehyung bir yere kadar koşuşturmama, işte boğulmama izin vermişti.

Hoseok beni şikayet edene kadar Taehyung uykumu aldığıma, yemek yediğime emin olmaya çalışıyordu.

Jimin ve Taehyung yemek yediğimi söylediğimde bana inanmayı seçmiş, uyumama izin vermişlerdi.

"Taehyung, şu yanında oturan siyah saçlı adama sorar mısın onun için hazırladığım yemekleri yemek yerine neden buzdolabının arkasına kaldırıyormuş?" sinirden kırmızıya dönmüş Hoseok ellerini göğsünde birleştirmiş, "ㅅ" şeklini almış dudaklarıyla beni delmesini umduğu gözlerini bana dikmişti.

Hoseok'u böyle sinirli görmeyeli çok uzun zaman geçmişti ama yorgunluktan odaklanmakda zorluk yaşıyordum.

Hoseok tek ayağını sinirle yere vururken Taehyung önce Hoseok'a, daha sonra da bana bakmıştı.

"Bana yalan mı söyledin Min Yoongi?" kahve kokusu burnuma dolacak kadar yakın olan sevgilim konuştuğunda söyleyecek bir şey düşünememiştim.

"Uykuya ihtiyacım vardı sevgilim." Hoseok alayla güler gibi bir ses çıkardığında ben üstümden ceketimi çıkarmış koltuğa fırlatmıştım.

See U And Love U /TaegiWhere stories live. Discover now