+12

881 68 10
                                    

"Yoongi."

"Hmm?" olduğum yerde kıpırdandığımda sevgilim bana seslenmeye devam ediyordu.

Üniversiteyi sadece babama yardım edebileceğimi düşünerek kazanmıştım ve açıkçası ben üniversiteye büyük bir emek harcamayı reddetmiştim.

Taehyung ise beklemediğim kadar başarılı bir öğrenciydi. En azından anlatıldığı kadarıyla öyleydi.

Derslerini önemsiyordu.

Evet, kaldığında ya da düşük aldığında önemsemiyor ve notlarının hayatının merkezinde olmadığını söylüyordu ama sınavlarına hazırlanmadığında da vicdan azabı çekiyordu.

Taehyung sanatla ilgili olduğundan mimarlık falan okuyordur diye düşünmüştüm ama hayır. Mühendislik okuyordu sevgilim.

Ayrıca tasarım dersleri aldığını da biliyordum. Çünkü canı istiyordu. Çünkü teknik resmini de en az doğal yeteneği kadar geliştirmek istiyordu.

Sevgilim doğuştan inatçıydı, savaşçıydı.

Bir defa oğlak burcuydu. Kaybetmekden doğal olarak nefret ediyordu. Yine de elinden geleni yaptığı sürece her zaman mutlu olmayı da biliyordu.

Taehyung'u böyle anlatabilmek onu her defasında daha da iyi tanıdığımı anlatıyordu bana.

Aşıktım. Öyle böyle değil.

Galiba kendimden iyi tanıyordum artık sevgilimi.

"Haksızlık yapıyorsun böyle Yoongi." yatakda yüzümü çalışma masasına döndüğümde Taehyung bana bakıyordu.

Yavru köpek gözleri ortaya çıkmış, masadaki dağılmış kağıtlara ve oturduğundan beri tuş sesinin hiç kesilmemesine sebep olan hesap makinesine bakmayı reddediyordu.

Bunaldığını alıyordum. Ben de sayısalcıydım ama Taehyung öyle yoğun durumdaydı ki benim bile başımı ağrıtıyordu.

"Ne haksızlığı?" telefonumu kenara koyup yatağın içinde dikleştiğimde üzgün gözlerimi siyaha geri boyattığı saçları yeniden uzamaya başlamış sevgilime dikmiştim.

Ders çalışmaya ilk oturduğunda önce yanına başka bir sandalye çekmiştim ama ellerimi senden çekmediğim için beni kovmuştun.

Daha sonra ben de sandalyeyi boşvermiş kucağına çıkmıştım ama bu sefer de odaklanamadığın için beni yatağa göndermiş, uslu durmamı söylemiştin.

Sana yiyecek bir şeyler hazırlamış, kısa bir an uykuya bile dalmıştım ama senin çalışman hala bitmemişti.

Bu yüzden gözlerim üzgündü. Kollarımda değildin ve gelmiyordun da.

Bıkmıştım derslerinden ama sana bırak da diyemiyordum.

"Sen öyle yatarken ben burda çırpınıyorum."

"Gel kollarıma sevgilim. Bence mola vermelisin." kıkırdayarak masana döndüğünde kağıtlarını düzenlemeye başlamış, boş işlem için kullandıklarını geri dönüşüme atmak için ayırmıştın.

"Kollarına girsem bir daha çıkabilirmişim gibi konuşuyorsun. O benim için ara olmaz, dersi komple bırakmak olur." oflayarak kendimi senin yatağına geri bırakmıştım.

Jungkook dışarı çıktığı için beni çağırmıştın.

Hoş, çağırmamıştın. Bana Kook'un gittiğini ve senin de ders çalışacağını söyleyince koşarak sana gelmiştim.

Yatağına tamamen geri uzandığımda odanın taş çakılı renkli duvarlarını inceliyordum. Benimkine göre daha açık renkli bir odan vardı sevgilim.

See U And Love U /TaegiWhere stories live. Discover now