45. Bölüm

1K 114 33
                                    

Sehun

"Sahnenin dekorlarına baktıkça heyecanlanıyorum." Diye mırıldandı Junmyeon üzerine giydiği kıyafeti düzeltirken. Normal de Juliet'in bir kız olması ve giydiklerinin ise orta çağa ait bir elbise olması gerekirdi ama bu tiyatro normal değildi. Öncelikle Juliet bir erkekti ve giydiği şey ise bir takımdı ayrıca bir kadın gibi değil de bir erkek nasıl aşık oluyorsa o şekilde aşıktı oyunda. Yeniliği temsil eden ve yeni çağda olan şeyleri bünyesine katarak yeniden yazılmış bu oyunda oynamak Sehun için büyük bir heyecan sebebiydi.

Aylarca bu güne kadar gün saymış ve bazen geceleri uyuyamamıştı bile ama şimdi geri sayım eşliğinde sahneye çıkmayı bekliyordu Sehun. Onca göz onun üzerindeyken içlerinden birinin Jongin'e ait olacak olması onu daha da heyecanlandırıyordu.

Heyecandan terleyen elinin üzerine konulan soğuk el ile bakışlarını makyajı çoktan tamamlanmış olan Junmyeon'a çevirmişti. Junmyeon onun tekrar Jongin'i düşündüğünü farketmiş olmalıydı ki sakinleşmesi için elini tutmuştu. Junmyeon'a uzun zamandır yanında olduğu için minnettardı Sehun.

"Artık zaman geldi." Yüzüne her zamanki nazik gülümsemesini oturtup konuştuğunda ağlayacak gibi oldu Sehun.

"Gidelim." Diye mırıldandı Sehun heyecanını gizleyemeye çalışarak ama bir işe yaramamıştı. Junmyeon gülüp Sehun'un omzunu patpatladı.

Sehun ilk sahneye çıktığı zaman her şeyi geride bırakarak oyununu en güzel şekilde sergilemek için kendini cesaretlendirdi ama bir şeyler eksikti. Gözlerini etrafta gezdirip durmasına rağmen onu göremiyordu. Jongin gelmemişti.

Oyunun başlamasıyla Sehun kırılan kalbinin acısı ile kendini oyuna adapte etmeye çalıştı. Ne kadar başarılı oldu bilinmez ama oyunun sonlarına doğru perde arkasında ekibin onu cesaretlendirmesi ile yüzünde küçük de olsa bir gülümseme oluşmuştu. Tekrar sahneye çıktığında ise her çıkışında yaptığı gibi gözlerini seyircinin önünde gezdirmiş ve ilk olarak kendisine bakan bir çift göz ile denk gelmişti. Şimdi gerçek anlamda küçük bir gülümsemeye ev sahipliği yapmıştı dudakları. Kalbi kırıklarını toplamaya ve tekrar canlı bir şekilde atmaya başlamıştı.

Son perde ve son dakikalar. Birazdan Romeo olarak ölecek ve Sehun olarak doğacaktı. Jongin'in kollarına kopmasına son birkaç dakika kalmıştı. Gerçekten yoğun geçen ve stresle dolup taştığı günlerden sonra esmerin kollarına çok fazla hasret kalmıştı.

Junliet'in yerde ölü sandığı bedenine eğilen Romeo olarakn son görevini yaptı. Yavaşça Junmyeon'a eğilip onun dudaklarına bulaşmış zehri içmek için yaklaşmışken Junmyeon bir anda başını yan çevirmişti kimsenin fark etmeyeceğini şekilde.

"Ona git Sehun." Diye fısıldadı Junmyeon Sehun'a nefesi onun kulağına vururken. Sehun anlamamış bir şekilde kaş çattığında devam etti. "Çok geç olmadan ona git. Onu sevdiğini fark et."

Ardından Junmyeon eliyle farkettirmeden Sehun'u itmiş ve oyuna devam etmelerini sağlamıştı.

Sehun duyduklarının şoku ve dolan gözleri ile bir an ne yapacağını şaşırsa da son sözlerini söyleyip Romeo olarak cansız bedenini yere doğru bırakmıştı.

Sehun Jongin'i sevip sevmediğine emin olamadığı ve içinde yaşadığı tartışmaları Junmyeon'a anlatırken büyük olandan aldığı destek ile sonunda kararını vermişti. O Jongin'i seviyordu ve artık daha da geç kalmak istemiyordu ona çünkü fazlasıyla geç kalmıştı.

Oyun sonrası makyajını silmeden sadece üstünü değişerek okuldan çıkan Sehun koşarak sahanın olduğu yere giderken kalbi ağzında atıyordu. Birazdan Jongin'e gidip onu ne kadar çok sevdiğini söyleyecek ve son zamanlar içinde yaşadığı çekişmelerden dolayı nasıl uzakta olduğunu anlatacaktı.

Luna |SeKai|Where stories live. Discover now