76.Bölüm : Barıştık mı?

6.4K 520 247
                                    

Orhan yiyecek bir şeyler alıp dükkana geri dönmüştü. Kapının önüne geldiğinde tam geldiğini haber vermek için seslenecekti ki Hasret'i gülen gözlerle dükkanı incelerken bulunca bunu yapmak yerine olduğu yerden onu izlemeyi tercih etti. Bu güzel görüntüye kayıtsız kalmak imkansızdı zaten.


Hasret'in ışıldayan bakışları ve ara sıra görünen gülümseyişleri o kadar hoştu ki Orhan da farkında ya da değil ister istemez onunla birlikte gülümser olmuştu. Herhalde neyi nereye koyacağını ve koyduktan sonra da dükkanın nasıl gözükeceğini hayal ediyordu. Bunu yaparken de muhtemelen ne kadar güzel göründüğünün farkında bile değildi.


Hasret olduğu yerde yavaşça dönünce kapının önünden kendisine hayranlıkla bakan Orhan'ı görmüş ve onunla göz göze geldiği gibi de bir anda bakışlarını üzerinden çekip "Gelmişsin bile" demişti. Gelmişti ve çok da güzel bir manzara karşılamıştı onu. Orhan minik bir öksürükle az önce geldiğini söyleyip hemen ardından da "Hadi gel bir şeyler aldım yiyelim de soğumasın" deyince Hasret'te onu başıyla onaylayıp yanından geçerek dışarıya çıktı.


Kapının önündeki ferforje masaya geçip paketleri açarken Hasret bir yandan da dükkanın bulunduğu caddeye bakıyordu. Güzel olduğu kadar hareketli de bir yerdi burası. Sıcacıktı da öyle somurtkan selamsız sabahsız insanlar pek yok gibiydi. Hele karşı kafenin sahipleri pek bir tatlıydı. Yeni kiracı olduğunu öğrenince Orhan yokken ellerinde kurabiye tabağıyla gelerek hayırlı olsun bile demişlerdi Hasret'e.


İrem çok genç olmasına rağmen daha olgun daha sakin yüzünden hiç silinmeyen insana da huzur veren hoş bir gülüşe sahipti. Tanem ise arkadaşının aksine biraz muzur ve hareketli birine benziyordu. Tanışma şekli ve konuşurken seçtiği esprili kelimeler insanı hem şaşırtıp hem de gülümsetiyordu. Ufak tefek kıvır kıvır saçları olan tatlı mı tatlı bir kızdı. Hasret ikisini de sevmişti. Hem belki de ileride arkadaş bile olurlardı kim bilir.


Hasret'in bakışları Orhan'a hiç uğramadan etrafı dolaşıyordu. Bu durum ise Orhan'ı biraz üzmüştü doğrusu. Bunu kendisiyle göz göze gelmek istemeyişine yoruyordu ki biraz da öyleydi galiba. Hasret yüzüne bakarsa dayanamaz yine dün geceyle ilgili bir şeyler söyler diye Orhan ile bilerek yüz yüze gelmemeye çalışıyordu.


Orhan ayranını Hasret'in önüne koyarken tam konuşabilmeleri için dükkanla ilgili bir sohbet konusu açacaktı ki bir anda telefonu çalmaya başladı. İkisinin de bakışları aynı anda sese doğru dönmüştü. Arayan da Firuze'ydi. Neyhan Hanım'ın günü zehir olunca kızına sarmış ve zırt pırt arayıp "Akşamı bekleme hemen ara konuş kardeşinle" deyip durmuştu.


Orhan arayanın kim olduğunu belli etmek için Hasret'e bakarak sessizce "Ablam" dedi ve hemen ardından da açıp "Bizim işimiz de bitmişti zaten yemek yiyip geliyordum. Önemli bir şey mi var?" diye sordu. Firuze bir şey olduğunu ama işle ilgili olmadığını söyleyince Orhan'ın kaşları çatılmıştı. Hasret bu çatıklığı fark edip merakla "Ne oldu?" diye fısıldadı ama o sırada Firuze'yı dinleyen Orhan kendisi de anlamamış gibi bakarken aynı anda da izin isteyip masadan kalkarak içeriye geçti. Hasret ardından bakakalmıştı.


"Tamam içerideyim şimdi söyleyebilirsin"

"Ablacığım fazla vaktim yok az önce babamın misafirleri geldi beni de odasına bekliyor o yüzden hiç girizgah yapmayacağım"

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Where stories live. Discover now