86.Bölüm : Biz sizinle çok iyi anlaşacağız Salih Bey!

4.7K 317 121
                                    

Yattığı yerden Hasret'e sarılma umuduyla kolunu ona doğru atan Orhan elinin boşluğa düşmesiyle gözlerini açmıştı. Hasret'in daha önceden yaşadığı şaşkınlığı şimdi de o yaşıyordu çünkü yatağın diğer tarafı düşündüğünün aksine boştu. Aynı anda uyandıkları zamanlar da gelecek miydi acaba?


Hızla doğrulup Hasret'e seslense de geri dönüş alamamıştı. Demek banyoda da değildi. Bayağı erken kalkmış olmalıydı. Orhan bilmiyordu ama Hasret ona çok bozuktu. İyi bir amaç uğruna olsa da yine de kıza göz göre göre yalan söylemişti ve henüz Hasret'in bu yalanını fark ettiğinden haberi yoktu. Onu da gün içinde illa öğrenirdi elbet.


Orhan esneyerek ayağa kalktıktan sonra banyoya girmiş o sırada Hasret'te Neyhan Hanım'ın hazırladığı hamuru alarak ocağın başına gelmişti. Ellerini yağlayıp hamurdan kopardığı parçaları avucunun içinde açtırırken bir yandan da kendisine "Hasret sen onu bana ver de Orhan'a bir bakıver kızım. Uyanamadı herhalde" diyen Neyhan Hanım'a keyfi kaçmış bir halde cevap verip "Sen hiç elini yağlama anne zaten Orhan da alarm kuruyor. Belki de uyanmıştır bile" diyordu. Ay! Anne deyişini sevsinler onun da yine neden yüzü sirke satıyordu ki bu kızın?


"Hasret senin canın neye sıkıldı?"

"Hiçbir şeye..."

"Nasıl hiçbir şeye? Gözünün feri sönmüş ayol!"


Hasret elindeki hamuru kızgın yağın içine bırakıp yenisini yapmaya başlarken aniden aklına gelen bir detayla durmuştu. Bu ani duruşu da kaynanasına patlayacağa benziyordu çünkü Hasret aklına gelenler sonrası Neyhan Hanım'a doğru dönerek "Doğru sıkıldı ama Orhan'a bir kırıldıysam sana da iki kırıldım Neyhan anne!" deyiverdi. Aaa! O ne demekti şimdi öyle?


"Bana mı? Niye ayol!"

"Niyesi var mı? Dün akşam gözümün içine baka baka Orhan kardeşleriyle yürüyüşe gitti demedin mi?"

"Dedim ne olmuş?"

"Gerçekten gittiler mi peki?"

"Gittiler tabii"


Neyhan Hanım kızaran lokmaları ters çevirirken tavaya hamur bırakmaya devam eden Hasret'in "Çocuklarının üzerine yemin et" demesiyle telaşlanıp gelinine doğru dönerek "Hııh! Hayırlı geline bak hele! Doğruysa içim rahatlasın yalansa kaynanam çarpılsın. Oh ne âlâ!" deyiverdi. İyi de doğru söylüyorsan sen niye korktun ki Neyhan Sultan?


Hasret ileri gittiğini ve biraz da ayıp olduğunu düşünüp "Estağfurullah Neyhan anne niye çarpılasın?" dedikten sonra dayanamayarak kadıncağıza yan yan bakıp "Ama bir çekincen var da ondan yemin edemiyorsan o başka tabii" dedi. Kız sıkıştırma kadını ağzı mühürlü söyleyemiyor işte!


Hasret tavadaki lokmaları tabağa alırken Neyhan Hanım da ettim bir yalan şimdi nasıl kıvıracağımın derdine düşmüştü. Hasret'te yine mesafeli mesafeli durmaya başlamıştı. Bozulmuş belli ki. Ama Neyhan Hanım da Orhan'a söz vermişti bir şey demeyecekti Hasret'e. Of! Bunlar koca kadını ne diye iki arada bir derede bırakıyordu ki?


Neyhan Hanım dirseğiyle Hasret'in dirseğine hafifçe dokundurarak dikkatini üzerine çektikten sonra en masum ifadesini takınıp "Ben yemin ederim de ya bunlar bana yürüyüşe gittik deyip orada burada boş boş gezindilerse diye edemiyorum. Belki de gittiler bir çay bahçesine oturup kardeş kardeş sohbet ettiler" deyince Hasret gerçekten de böyle bir durum olmuş olabileceğini düşünüp yumuşar gibi olmuştu. Sonuçta kadın peşlerine takılıp nerede ne yaptılar diye bakmamıştı değil mi? Yalnız öyle böyle de Neyhan Hanım da beş çocuk büyütmenin hakkını verip iyi kıvırmıştı doğrusu.

Hasret (Dizi Tadında/Beklemede)Where stories live. Discover now