1. Bölüm

298 67 57
                                    

Gecenin boğucu havası, kendini güneşe teslim ediyordu. Saatlerce çiseleyen yağmurun ıslattığı toprakların kokusu, açık pencereden içeri sızıyordu.

Emma, uyumaktan şişen gözlerini ovuşturarak, pencerenin başına gitti. Dakikalarca ıslak sokakları seyretti. Ara sıra derin bir nefes alıyor, toprak kokusunu ciğerlerine dolduruyordu.

Ay, artık yerini tamamen Güneş'e teslim etmişti. Kuşlar, gövdesi ıslak ağaçlarda, kendi dillerince şarkı çığırıyor, daldan dala atlıyorlardı. Emma ise, yüzündeki o hafif tebessümle onları seyrediyordu.

Komidinin üzerinde duran günlüğünü aldı, ve vakit kaybetmeden sokağa attı kendini. Hemen karşıdaki söğüt ağacının yanına gitti. Ağacın gölgeleri, rüzgarla birlikte sokağa serinlik katıyordu. Emma Tremblay, usulca ağacın dibine çöküp, günlüğünü açtı.
Kesik bakışlarla etrafı süzdükten sonra, yazmaya koyuldu.

"Bugün günlerden 26 Mart. Sevgili eşim Sarah'ın, bize veda ettiği günün, yıldönümü. Bizi, ve anılarla dolu bu evimizi terk edişinin yıldönümü. Arkasında tek bir hatıra bırakmadan, çekti gitti buralardan. Bıraktığı tek şey ise, bu söğüttü. Sana iyi bakacağım dostum. Sen ondan bana kalansın..."

Emma bunları günlüğüne yazarken, yazıya o kadar kapılmıştı ki, o sırada yağan yağmurun farkına bile varamamıştı. Yavaşça gökyüzüne çevirdi gözleriniBir müddet yağan yağmura takılmıştı gözleri. Gülümsedi. Gülümsedi çünkü, Sarah'ın bir sözü geldi aklına. Durmadan o sözü tekrarlıyordu yağmuru seyrederken.

"Bir gün, eğer ki olursa, ben gidersem, beni düşündüğün her an, yanında olacağım. Belki, kuru bir yaprak, belki yağan bir yağmur"

Sözü tekrarladıkça, yüzündeki gülümseme, eskisinden bir kat daha artıyordu. Artık iyice sırıtmaya başladığında, dudaklarının arasından, 'Biliyordum Sarah' demeye başlamıştı.

Usulca yerinden doğrulup, sokakta yürümeye başladı. Üzerinde, onu soğuktan koruyabilecek tek bir şey yoktu. Sırıtarak caddede yürürken, Sarah'ın en yakın arkadaşlarından biri olan Megan, Emma'nın çaresiz halini gördü. Elindeki torbaları, ıslak yerlere atıverdi. Bir hışımla Emma'ya koştu.

"Ne oluyor Emma?" Diye sordu. Emma gözlerini kaçırıyor, rahatlıkla cevap veremiyordu. Hala içtiği şarabın etkisinde olacak ki, bu yaptığı, ancak böyle ifade edilebilirdi. Megan telaş halindeydi. Emma'ya neler olduğunu öğrenmek istiyordu.

"Hadi. Eve girmelisin Emma. Aksi takdirde üşüteceksin." Diyip, zorlukla Emma'yı içeri tıkıştırmaya çalışıyordu. Zorlu bir mücadelenin ardından, Emma nihayet içeri girmişti. Kapının ağzında, Megan'a, söğüdün altındaki günlüğü işaret ediyordu. Megan, hızla gidip günlüğü aldı. Günlük açıktı. Ve Megan'ın ister istemez gözü kayıyordu yazıya.

Emma'nın yazıda belirttiği gibi, Sarah'ın ölüm yıldönümünün olduğu geldi aklına. 'Tüh' dermişçesine elini alnına vurdu Megan. Ardınan, 'Anlamalıydım' dedi kendi kendine. Emma, günlüğü aldı. Ve, Megan'a, masanın yanındaki koltuğa oturmasını işaret etti. Megan, ayakkabılarını çıkartıp, işaret edilen yere oturdu.

"Hoşgeldin Megan" dedi Emma tiz bir ses tonuyla. Megan başını eğdi. "Neden hoş bulamadım Emma?" Diye yanıt verdi. Emma bir süre duraksadı. Yavaş yavaş, Megan'ın karşısına geçip, "Bazı önemli, sebeplerim var, evet bunlar önemli." Dedi. Emma, düşüncelerini toparlamaya çalışırken takındığı soğuk ses, Megan'ın merakını arttırmıştı. "Kapat konuyu" diye ekledi.

Ellerini dizlerine vurup ayağa kalktı. "Ne içersin?" Diye sordu Megan'a. "Aslına birşey içme-" Emma, Megan'ın sözünü bitirmesini beklemeden, "Sende Sarah gibi sadece acı bir kahve isteyeceksen, bu ikramı yapmayacağım Megan" diye cevap verdi. Ardından bir bardak su alıp, Megan'ın eline tutuşturdu. Daha sonra yerine geçti.

"Sigara içmek istiyorum" dedi Emma. Megan, ağzında olan bardağı yerine koydu. "Sen içermiydin?" Diye sordu. Emma, hiçbir şey söylemedi. Avucunu açıp Megan'a uzattı. Megan, cebinden bir adet sigara çıkartıp masaya koydu.

"Bunun karşılığında neler olup bittiğiniz öğrenecek miyim?" Diye sordu muzip bir ses tonuyla.
Emma, sigarayı alıp yaktıktan sonra, 'Bunu neden merak ediyorsun Megan?' Diye sordu. Ardından, 'Zaten sana üstü kapalı bir biçimde, benim ne yaptığımı, pardon- bana ne olduğunu anlatıyorum." Diye ekledi.

Megan, cevap verdi;

"Üstü kapalı şekilde anlatacak ne yaptın? Yada, sana bu kadar ağır, ne olmuş olabilir ki?"

Emma, güldü. Cevabı ise, kafaları karıştıracak tarzdaydı.

" Bunu öğrendikten sonra, benimle olan iletişimini kesme olur mu?"

 Gizemli Günlük Where stories live. Discover now