3. Bölüm

116 45 48
                                    

1 Hafta Sonra..

Kuş cıvıltıları odanın içini dolduruyordu. Nisan ayının başları olmasına rağmen, havada kavurucu bir sıcak hakimdi. Emma, henüz yeni kalkmış, uyumaktan her bir yanı şişmişti.

O sırada Megan, bir kaç kez kapıyı tıklatarak içeri girdi. Emma'ya samimi bir tebessüm ederek söze atıldı.

' Öğleden sonra olmuş Emma. Günün yarısını yatakta uyuyarak geçirdin' diye sitem etti.

'Daha iyi bir fikrin var mı?' Ye cevap verdi yastığına yumulmuş, miskin bir haldeyken. Megan güldü.

'İyi, ve sade bir kahvaltıdan sonra, güzel bir yürüyüşe ne dersin?'

Emma, gerinerek yatağından kalktı. 'Mümkünse, o sürekli tecessüs eden kız gelmesin.' Diyerek gözlerini devirdi.

Megan, anlamaya çalışarak sırıttı. 'Celestia'dan mı söz ediyorsun?' Diye sordu. Emma homurdanarak yanıtladı Megan'ı.

'Elbette. O kıza kanım ısınmadı Megan!' Emma'nın alışılagelmişliğin dışında ki hareketleri, Megan'ı rahatsız ediyordu. Emma'nın ciddi olduğunu anladığı için, sırıtarak,

'Her neyse! Kendini bu denli beyhude bir yere sıkma.
Elbet posta vermeye gelecektir, sende biliyorsun ki, postaları kutudan ziyade eline vermeyi yeğliyor. Zira, tertemiz gelen kağıtlar, kutudan çıkarken saman kağıdına dönmüş oluyor.' Dedi.

Emma, gözlerini, boyası soyulmak üzere olan tavana dikmişti. Keza, Megan'da o sırada oraya bakıyordu.
Megan,

'Celesita'nın badana yaptığını biliyor muydun?'diye sordu. Emma çaresizce Megan'a baktıktan sonra,

'Ah, Tanrım, Neden?' Diye sorgulamaya çekildi.
'Sanırım tavana gelen böceklerle beraber uyumak istemezsin, zira bu hiç hoş olmaz!' Dedi Megan. Celesita'nın gelmesi gerektiğini işittirerek. Emma'nın ise bu durumda hiç bir şey yapamazdı. Çaresizce söze atıldı.

'Güzel bir yürüyüş, üstüne fevkalade bir kahvaltıdan sonra - ki kahvaltı denemez - gelebilir. Zira, ben söğüdümün altında günlük yazacağım.' Dedi. Böylece Celestia'nın yüzünü dahi göremeyecekti.

Megan güldü.
'Pekâlâ Emma. O halde geç olmadan gidelim. Birazdan Celesita'nın ayakları odanın içini dolduracak' diyerek Emma ile küçük bir dalga geçti.
Megan'ın sözleri Emma'ya sinek vızıltısı gibi geliyor olacak ki, yastıkla kulaklarını kapatıyordu.

Emma miskin bedenini sıcacık yatağından ayırmaya gayret ederken, telefonu çaldı. Numara bilinmiyordu. O an ki dalgınlıkla açıverdi Emma.
"Alo?"
"Merhaba Bay Emma. Celestia ben."
"Ah, Olamaz, sen numaramı nereden buldun?"
"Babamın mektubunu hatırlayın Bay Emma. Ben bir dedektifim. Ah, pardon, işine heni atanmış bir 'postacı'"

Emma donup kalmıştı. Telefonu bir hışımla Celestia'nın yüzüne kapattı. Ardından Megan'a dönüp, konuşmaya başladı.

'Numaramı nereden buldun dediğimde bana dedektifim ben diye cevap verdi. Bu kız çok küstah! Üstelik tam bir mahşer midillisi! Tek gayesi ortalığı karıştırmak!' Dedi. İçindekileri kusmaktan nefes almaya vakti kalmamıştı. Derince bir nefes aldı.

'Abartıyorsun Emma! Kızın bir yanlışı yok. Yani en azından bize karşı yok. Seninle makara yapmış. Senin numaranı, portmantonun üzerinde ki deftere iliştirivermiştim. Oradan görmüş olmalı.' Diyerek karşılık verdi.

Ardından Megan, spor ayakkabılarını giyip, aşağı indi. Kısa bir süre sonra Emma'da gelince, yürümeye başladılar.

'Greenwerd Kasabasına kadar yürüyelim diyorum Emma? Ne dersin?' Diye sordu Megan, aralıklı soluk alıp vererek.

 Gizemli Günlük Where stories live. Discover now