Sürekli kıpırdanıp durduğu için yastıktan düşen kafasını dikkatle düzelttikten sonra beşiğini sallamaya devam ettim. Oynamak istediğini anladığım için onunla göz göze gelmemeye çalışıyor, bakışlarımı kaçırıyordum ama o ısrarla gözlerime bakmaya devam ediyor, birazcık bile gözüm ona kaysa ellerini hevesle çırpıp gülüyordu.
Başının yastıkta düzgün durup durmadığını kontrol etmek amacıyla ona baktığımda yine aynısı olmuştu. Kollarını çırparken neşeli kıkırtılar bırakmış, kucağıma gelmek için beşiğin kenarını tutarak kalkmaya çalışmıştı. Başımı iki yana sallarken elimde olmadan ben de gülmüştüm.
"Böyle gülüp durursan nasıl uyuyacaksın, hm?" Beşiğin kenarına sarılan ellerini tuttuğumda kalkmak için bedenini öne doğru çekiyordu. İstediğini yapıp kalkmasını sağladığımda küçük beşiğin içinde ayağa kalkmış ve memnun kıkırtılarının eşliğinde yüzüme bakmıştı.
Elimi bırakırsa düşeceğini biliyordu. Bu yüzden minik parmaklarını sıkıca işaret parmağıma sarmıştı. Şimdiden bu kadar hareketliyse yürümeye başladığında onu nasıl uyutacağımı hiç bilmiyordum.
"Çok mu mutlu oldun kalktığın için, hm?" Sesimi incelterek söylediğim şeye karşılık şu an için anlamadığım ama onun için anlamlı olduğuna emin olduğum birkaç mırıltı çıkardı. Gülmüş ve başımı iki yana sallarken minik bedenini kucağıma almıştım.
Komidinin üzerinde duran emziği aldığımda elime doğru uzanıp ağzını açmıştı bile. Turuncu emziği ağzına verdiğimde keyifle emmeye başlamış, ardından odanın kapısına bakıp elini uzatmıştı. Odadan çıkmak istediği her seferinde bunu yapıyordu ve isteği yerine gelmezse bir süre sonra çığlıklar eşliğinde ağlamaya başlıyordu. Şu an için ağlaması son isteğim bile olmadığından odanın dışına adımlamış, alt kata inmek için merdivenlere yönelmiştim.
"Jungkook Bey sipariş edilen salıncak geldi. Nereye kuralım?" Salona girdiğimde, arka bahçeden çıkan çalışanlardan biri sordu. Henüz yeni taşındığımız için evi yerleştirmemizde yardımcı olan birkaç çalışan vardı. Aslında ben halledebilirdim ama emziğini emerken uğraşabileceği bir şeyler bulmak adına etrafa bakınmaya devam eden Siwon ile ilgilenmekten vaktim kalmıyordu.
"Sağ tarafa, gül bahçesinin yanına kurun lütfen. Havuza yakın olmamasına özen gösterin."
"Anladım efendim." Eğildiğinde, kucağımda Siwon olduğu için sadece başımla selam verebilmiştim.
Adam tekrar arka bahçeye çıktığında mutfağa yönelmiş, sürahiyi alarak bir bardak su doldurmuştum. Bu sırada beni ilgiyle izleyen Siwon'un da susadığını düşünerek bu sabah tezgahın kenarına koyduğum küçük suluğu aldığımda ağzındaki emziği çıkardıktan sonra dikkatle su içirmiştim. Minik başını hafifçe yukarı kaldırmış hızlı hızlı içiyordu. Hava o kadar da sıcak değildi ama su içmeyi çok seven bir bebekti.
Yeterli olduğunu düşündüğümde suluğu kenara bırakmış, ardından tekrar emziğini vermiştim. Yumuşak yanağına küçük bir öpücük koyduğumda elleri saçlarıma çıkmıştı ama şimdilik çekiştirmiyordu. Saçlara karşı büyük bir ilgisi vardı. Ne zaman birini yatarken görse hemen emekleyerek yanına gider ve saçlarına asılırdı.
Doldurduğum suyu hızlıca içtikten sonra saçlarımla oynamaya devam eden Siwon'a bakıp "Sen şimdi uyumayacak mısın?" diye sordum. Bir şey anlamamasına rağmen kıkırdadı. Neredeyse emziği ağzından düşecekti ama son anda tutmuştum. Eğer keyfi yerindeyse onunla konuşulmasına bayılıyordu. Taehyung işten geldiğinde bazen onu bacaklarının üstüne oturtuyor ve sanki anlayabiliyormuş gibi bir şeyler anlatıyordu. Siwon ise her seferinde bizim anlamadığımız kelimelerle cevap vermeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Family || Taekook
FanfictionEvlenmek için Londra'ya taşınan Jungkook ve Taehyung, dört yıl sonra tekrar Kore'ye döner.