30

26.4K 1.7K 1.3K
                                    

Selamm, upuzun bir bölümle geldim size. Umarım okurken çok keyif alırsınız. İyi okumalar diliyorumm

Yorum yapmayı unutmayın 💕💕

*smut*

----

Havuz sonrası girdiği banyonun ardından garip bir huysuzluğa bürünen ve kucağımda öylece durmak dışında her şeyi -Yeontan'ı bile- ağlamaklı sızlanmalar eşliğinde reddeden Siwon; salondaki koltukta, başımı eğdiğimde saçları tam da burnuma gelecek şekilde uyuyakalmış, bu sırada avucunun içine sanki herkes onu kucağımdan çekip almak istiyormuş gibi beyaz sweatshirtümü sıkıştırmıştı. Derin bir uykuda değildi. Az önce yan taraftaki kumandayı almak için ufak bir hareket yaptığımda kuruyan dudaklarını büzüştürerek başını kaldırmış, ağzından düşen emziği uzanıp almış; bu sırada gözlerini ovuşturmuştu. Başını tekrar göğsüme yerleştirmesi için birkaç saniye, nefeslerinin tekrar düzene girmesi için birkaç dakika beklemek zorunda kalmıştım.

Elim bilinçsizce sırtını okşuyordu. Ailemize yeni katıldığında edindiğim bir alışkanlıktı bu; ne yazık ki gaz sorunu olan bir bebekti ve Taehyung ve ben bazı geceler neredeyse hiç uyumadan onu kucağımızda gezdirir, bu sırada sırtını okşardık. Artık bu hareket ikimiz için de içgüdüsel bir şeye dönüşmüştü. Gazının sorun olmadığı bir aya gelmesine rağmen neredeyse kucağımızda olduğu her seferinde usul usul sırtını okşuyorduk.

İzlediğim program reklama girdiğinde oturduğum koltukta fazla yayıldığımı ve bu durumun bedenimin bazı yerlerine rahatsızlık verdiği fark ettim fakat yine de Siwon rahatsız olmasın diye hareket etmedim. Hemen sol tarafımda duran telefonu elime aldığımda saatin 21.09 olduğunu ve kucağımdaki oğlumun bu saatte uyumaya karar vermesinin sonucunun yüksek ihtimalle uykusuz bir gece geçirmemle sonuçlanacağını fark etmiş, başımı eğdiğim için burnuma değen saçlarının kokusunu içime çekmiştim.

Taehyung'dan gelen bir mesaj yoktu. Ona, telefonuna ulaşamadığım için art arda attığım dört mesaj da yanıtsızdı. Fakat ismi, son konuştuğum kişi o olduğu için en üstte olan Jimin'den gelen mesajlar, yaklaşık yarım saat süren korkumu yatıştırmıştı. Taehyung telefonunu arabada unutmuş demişti yazdığı mesajda. İşe kendi arabasıyla gitmediğini, kendisini alması için çalışanlarından birini çağırdığını o an fark etmiştim. Kullanmam gerekebilir diye burada bırakmıştı muhtemelen. Birkaç işi varmış, akşam dokuz-on gibi dönermiş diye devam ediyordu mesajı. Aslında bunları bana Jimin aracılığıyla iletmek yerine şirketin ya da herhangi bir çalışanının telefonundan arayarak bizzat kendisi söyleyebilirdi. Fakat öfkesine yenik düşüyor olmalıydı. Hâlâ. Derin bir nefes verdim. Döndüğünde ne yapacağımı bilmiyordum. Hangi açıdan bakarsam bakayım yaptığı tavır saçma geliyordu fakat yine de kendi haline bırakamazdım. Bir gece daha bana tavırlı uyusun istemiyordum.

Belimdeki acı dayanılmaz bir hal aldığında Siwon'un sızlanma ihtimalini göze alarak hareketlenmek ve oturduğum yerde biraz daha dikleşmek zorunda kaldım. Bu sefer derin uyku evresine daha yakın olacak ki başını kaldırmak yerine emziğini birkaç kez hızla emdi ve sonra düzenle nefes alıp vermeye başladı. Başının üzerine ufak bir öpücük bıraktıktan sonra Taehyung'un gelişine kadar geçmesi gereken o süreyi biraz daha katlanılabilir kılmak adına televizyonun kanallarını değiştirdim ve iki sene önce yayınlanan fakat o zamanlar Kore'de olmadığımız için televizyondan takip edemediğim bir diziye denk geldim.

Yaklaşık yarım saat sonra oğlumu beşiğine yatırmak için odasındaydım. Işığı açmamıştım, koridordan usulca odaya sızan ışık benim için yeterli oluyordu. Başı yumuşak yastıkla buluştuğunda yana dönerek daha rahat bir pozisyon aldı ve bu sırada bacaklarını da karnına doğru çekti. Dokunduğunuzda pamuksu bir his veren beyaz battaniyesini göğsüne kadar örttüm ve sonra birkaç saniyeliğine bakıp düşündüm. Ardından koridor ışığının aydınlattığı dolabına giderek içinden bebek mavisi battaniyesini çıkardım. Dışarıdan gelen araba sesini duyduğum an tam olarak bu andı. Sanki bu şekilde yaparak görmem mümkünmüş gibi kafamı geriye çevirerek pencereye baktım. Şehrin gürültüsünden uzak, doğal seslerin dışında tamamen sessiz olan bu yerde motoru durduğunu ve kapıyı kapattığını da rahatlıkla duyabilmiştim. Şirketteki arabalardan biriyle dönmüş olmalıydı. Elimdeki battaniyeyi de bebeğimin üzerine örttükten sonra perdeyi kenara çekip dışarıya baktım. Eve uzanan tahta basamakları çıkıyordu Taehyung. Sanki varlığımı fark etmiş gibi başını kaldırıp bana baktı. Bahçe ışıkları yetersiz olduğundan elbette ifadesini seçemedim fakat büründüğü ruh halini bildiğimden suratının asık olduğunu zihnimde kolayca canlandırabildim.

Kim Family || TaekookWhere stories live. Discover now