11

23K 1.9K 1.8K
                                    

Dünden beri devam eden yağmur, sabaha karşı şiddetini iyice arttırmıştı. Hızla akan ve esen rüzgarla birlikte savrulan küçük damlalar odanın camına vuruyor, çıkardığı mayıştırıcı sesle yataktan kalkmamı iyice zorlaştırıyordu.

Son derece isteksiz bir tavırla tek gözümü açtığımda gördüğüm ilk şey, göğsüme doğru sokulan ve dudakları hafifçe aralanan Siwon oldu. Dün gece bu odada uyuyakaldığında odasına taşımamış, ortamızda yatmasına izin vermiştik. Sol elimle gözümü ovuştururken yavaşça doğruldum ve uzanıp telefonu aldım. Saate baktığımda 10.49 olduğunu gördüm. Taehyung çoktan gitmiş olmalıydı.

Gelen bildirimleri görmezden gelerek telefonu bıraktıktan ve yataktan kalktıktan sonra birkaç yastığı Siwon'un düşmemesi için yatağın kenarlarına yerleştirdim. Ardından beline kadar inen battaniyeyi sırtını tamamen örtecek şekilde çektim. Düzenli nefesler alıp vermeye ve uyumaya devam ediyordu. Dudaklarımı hafifçe şakağına bastırdım. Çok güzel kokuyordu.

Odadan çıktığımda banyoya yönelmiş ve soğuk suyla elimi yüzümü yıkamıştım. Taehyung'un tarağı ve saç kremi hemen aynanın önünde duruyordu. Sabah saçlarını yaptıktan sonra yerine koymayı unutmuş olmalıydı. Ellerimi kuruladıktan sonra onun yerine ben toparladım.

Dün tüm vücudumu esir alan o sinirin bedenimi tam olarak terk ettiğine emin değilim. Yine de daha sakin hissediyordum. Fakat içimde hâlâ kıskançlık duygusu vardı. Bu duygunun temeli Taehyung'a olan güvensizliğim falan değildi. Sadece onu o kadar çok seviyordum ki, kimseye yüz vermeyeceğini bilmeme rağmen onu seven birilerine yakın olduğunu bilmek beni kelimenin tam anlamıyla delirtiyordu.

Her zaman kıskanç biri olmuştum. Özellikle ilişkimizin ilk yıllarında benim kıskançlığımdan kaynaklanan birçok sorunla baş etmek zorunda kalmıştık. Taehyung her seferinde alttan almıştı; her seferinde sinirimi yatıştırmanın, daha iyi hissetmemi sağlamanın bir yolunu bulmuştu. Son birkaç yıldır ise kıskançlığımı frenlemeye ve daha olgun davranmaya çalışıyordum-ki bunu başarıyordum da. Cassandra'nın o şirkette çalışmasına müsaade etmem bunun en büyük kanıtıydı zaten. Bundan beş yıl önceki benin asla kabul etmeyeceği bir durumdu bu. Asla kabul etmeyeceği ve bunun için kavga etmekten çekinmeyeceği.

Fakat artık yirmi beş yaşındaydım. Elbette çok büyük sayılmazdım ama o kadar küçük de değildim. Daha olgun davranmamın, bazı şeylerin zorunluluktan olduğunu kabullenerek anlayış göstermem gerektiğinin farkındaydım. Fakat dün... Bilmiyorum. Bir şeyler vardı işte. Taehyung'un o kadınla aynı ülkeye aynı otelde kalmak üzere gideceğini öğrenmek tüm vücuduma ölümcül bir hızla yayılan kıskançlığın baş göstermesine neden olmuştu. Taehyung'un bir suçu olmadığını farkındaydım. Fakat bazen o kadar sinirli oluyordunuz ki görmeniz gereken şeyleri göremiyor ve suçu olmayan insanları suçluyordunuz. Gerçi ben Taehyung'u suçlamamıştım. Sadece soğuk davranmıştım. Ama bunun bile onu ne denli üzeceğini göz ardı etmiştim.

Küçük bir çocukken hiç de iyi bir aileye sahip olmadığınızda büyüyünce kendi ailenizin çok mutlu olmasını sağlamak için elinizden geleni yapacağınıza inandırmaya başlıyordunuz kendinizi. Anne ve babanızın sudan sebeplerle kavga ettiğini görüyor, neden böyle saçma bir şey için kavga ettiklerini düşünüyor sonra ileride eşinize asla bu kadar kötü davranmayacağınıza, sorunları konuşarak halledeceğinize söz veriyordunuz. Taehyung da böyle bir çocuktu. Lise yıllarında, henüz sadece arkadaş olduğumuz o dönemlerde bazen okula morali son derece bozuk gelirdi. Sebebini sorduğumda ise sanki sığınmak istediği tek kişi benmişim gibi hemen anlatırdı. Anne ve babasının sık sık kavga ettiğini anlatırdı. Evde bağırma seslerinin olmadığı tek bir günün bile olmadığını anlatırdı. Birbirlerine olan tahammülsüzlüğün son noktaya ulaştığını ve artık aynı odada bile uyumadıklarını; tüm bunlara rağmen neden hâlâ evli kalmaya devam ettiklerine anlam vermediğini anlatırdı. Ve sonra büyüdüğünde kendi ailesinde böyle sorunların çıkmasına engel olmak için elinden geleni yapacağından bahsederdi. Sadece çok sevdiği ve onunla mutlu olacağına emin olduğu kişiyle aile olacağına dair kendi kendine defalarca söz vermişti. Çocuklarının tıpkı kendisi gibi hissetmemesi için elinden gelen her şeyi yapacağını o zaman bile biliyordum. Taehyung'un en çok korktuğu şeylerden biri huzurun kaçmasıydı. Özellikle ortada o kadar da önemli bir sorun yokken. Ve ben dün, gerçekten gereksiz miydi yoksa yerinde miydi bilmiyorum ama, sorun çıkarmıştım. Onu en çok sinirlendiren şeyi yaparak bir şeyim yok demeye devam ederek soğuk davranmıştım. Kendimi hâlâ haklı gördüğüm için pek pişman değildim fakat Taehyung'un en ufak üzüntüsü bile kalbimde büyük sızıntılara yol açtığı için karamsardım. Dünkü üzüntülü ifadesini düşünmeden yapamıyordum. Eminim tüm gece uyuyamamıştı. Ufacık bile olsa ailemizde sorun varken uyuyamazdı ki zaten. Sadece düşünürdü; sürekli düşünürdü.

Kim Family || TaekookWhere stories live. Discover now