Steal My Girl

510 30 12
                                    

Bölüm İçin Önerilen şarkılar;

One Direction-Steal My Girl

Nicki Minaj,J.J,Ariana Grande-Bang Bang

HARRY'den;

Tüm çocuklar anladığına dair hep bir ağızdan -heee- seslenişi çıkardıktan sonra kıkırdadılar. Louis mahçup olmuşçasına çekinirken aynı zamanda sırıtışını gizliyordu.

Ortamda oluşan kısa süreli sessizliği bozmak adına konuştum. "O halde biz artık gidelim.." Hepsi koltuklarından kıpırdamadan kafa sallayıp onayladıktan sonra,el kaldırıp selam verdiler. Ben ise karşılık verip Kimber'ın tutmuş olduğum elini kapıyı açmak için bıraktım. Kapıdan çıktıktan sonra hemen eve ulaşmak istediğim için arabaya adımladım.

İkimizde yerleştikten sonra arabayı kontağı çevirip çalıştırdıktan sonra sonunda yüzüne bakma gereği duymuştum. "Seni çok özledim bebeğim." Evde o konuşmanın geçtiğinden beri tahmin ettiğim yüz kızarmasını saklamak adına hemen gülümseyip başını ellerine odakladı. Sürmüş olduğu,birnevi aşık olduğum o siyah ojeleri bunca olaydan sonra yıpranmıştı. Soyulmuş,hatta çoğu tamamen çıkmıştı. O anda asıl kalbinin ne kadar çok kırıldığı düşüncelerine kapıldım..

Ama moral bozmayacaktım.

***

Sessiz,ama bir o kadar hızlı yolculuğun ardından evimize gelmiştik. Zaten gelir gelmez Kimber banyoya girmiş,hala da çıkmamıştı. Ben ise mutfakta yapmaya çabaladığım kreplere isyan ediyordum... Kahvaltı yapmamış olmamız aç olduğumuzun kanıtı olduğundan ve Kimber'ın banyoya girince iki saat çıkmadığından emin olarak bu işe kalkışmıştım. Ama olumlu bir sonuç beklerken karşıma krep dışında her şeye benzeyen yiyecek çıkmıştı.

Ne yapacağımı düşünürken aynı zamanda ofluyordum. Tadı fena değildi ama şekil yanmış tavuğa benziyordu. Evet evet yanmış tavuk. Niye kahverengi olmuştu ki?

Ben bir hevesle hazırladığım,masada ki iki tabak dolusu kreplere bakarken kıkırtısıyla irkildim. "Sen... Ne ara çıktın ve giyindin?" Gülüşüne son verdi. "Demin... De.. Harry? O nedir?" Bu sefer gülme sırası bendeydi. Kısa ve net bir kahkaha patlattıktan sonra açıkladım. "Imm şimdi. Ben kahvaltı yapmamız gerektiğini düşünüp bir şeylere kalkıştım. Ama-" bir tane krepi alıp görmesi için havaya kaldırdım "ama zehirlenmek istiyorsan bunu yiyebilirsin... Tabii ikinci seçeneğimiz-" Krepi yerine koyup bu kez masadaki peyniri ve portakal suyunu havaya kaldırdım. "Bunları yemek olabilir.." Tekrar gülünce ona eşlik ettim.

Elimdekileri yerine koyarken Kimber masaya yerleşti. Demin farketmesemde ıslak saçları ışığın etkisiyle öyle altın sarısı rengini koruyordu ki... O muhteşemdi. O hayatımda görmüş olduğum en güzel varlıktı. Tanrım.

Tabağındaki krepleri almak için yanına gittiğimde burnuma buram buram çilek kokusu geldi. Çok güzel kokuyordu.. Bir süre büyüleyici kokusunu içime çekip ciğerlerimi canlandırdıktan sonra kreplerin birini benden önce davranıp böldü ve tadına bakmak adına ağzında götürdü.

Uzun süre çiğnedikten sonra tepkisizce yuttu. Merakla onu izlerken en sonunda gülümsedi. "Iımmm enfes." Şaşkınlıkla aptal bir gülümsemeyi yüzüme takındım ve bir parça da ben ağzıma attım. "Harry sen... Bunun içine ne koydun?" Tek kaşımı havaya kaldırıp öylece bakınca. "Yani şey,bu yanmamış,bunun rengini bir şey değiştirmiş ve tadı da değişik daha güzel." Kaşlarımı bu kez çatıp bir süre düşündükten sonra hatırladıklarımı saydım.

"Süt,un,biraz şeker,bir de çok az karabiber serpmiştim galiba." Söylediğim her malzemeden sonra başını sallıyordu,sonuncusu hariç... "Neden öyle bakıyorsun?" Beklemeden cevap verdi. "Harry benim karabibere alerjim var. Anında bayılırım ve dudaklarım kızarır. Fakat şu an öyle bir şey olmadı... Emin misin karabibere?" Başımı salladıktan sonra ayağı kalktı ve dolaba yürüyüp kapağı açtı. Dikkatlice onu izlerken konuştu. "Harry burda karabiber yok.." Anında ayağı kalkıp görmediği küçük baharatlığı gösterdiğimde çok sesli ve uzun süre kahkahalara boğuldu. Resmen gülmekten kasılıyordu. Artık gözlerinden yaş gelecek kadar güldüğünde ciddiyetimi bozmadan "ne var?" Dedim.

You're Mine//h.sTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang