8. bölüm

4.4K 147 6
                                    

filelife bu bölüm senin için tatlım...

Etrafıma bir kez daha baktım. 
Şu bileğimdeki kelepçelerden kurtulursam gerisi kolaydı...

Odadan çıkan adamların ardından huysuzca sandalyede kıpırdandım..

"Hiç rahat değil." dedi Ercü, ekşi suratıyla kollarını esnetmeye çalışırken.

"Kelepçelenmeye alışık olduğunu sanıyordum." dedim sakinliğimi bozmadan. 

"Tabiki en sevdiklerim arasındadır her zaman. Ama şuan eksikler var. Bilmem anlatabildim mi?" dedi, göz kırparak.

"Anladım Ercü!..." dedikten sonra aklıma gelenle,

"Hem ne sadistliğimi gördün benim? Kendi halimde bir kadınım ben." dedim, hafif kızgınlıkla hesap sorarak.

"Şekerim madem sadist değilsin neden o piranacıklarına(!) canlı canlı fare yediriyorsun? Bazen ben bile korkuyorum senden manyak karı." dedi, bunu her zaman söylerdi aslında. Ama ne yapabilirdim ki? Minnoş piranalarım farelere bayılıyorlardı.

"Kızım ne var bunda. Belgesel izlediğini düşün. Hiç o kaplanların pençesinden ceylanları kurtarma isteği duyuyor musun?" dedim. 
Şahsen ben hiç böyle bir istek duymuyordum. 
Ben aslan olsam bende ceylanları yerdim tabiki. Et Hem biz insanlar hiç et yemiyormuyuz canım.

"Ben ve diğer tüm insanlar inanıyorum ki herhangi bir belgeselde yırtıcı bir hayvanın pençesine düşen ceylan izlediğimizde, o ceylanı kurtarmayı isteriz. Ama senin böyle bir istek duyduğunu sanmıyorum." dedi. 

"Tabiki istemiyorum. Tamam, vahşet gibi görünebilir ama vahşet değil. Doğanın kanunu bu şekerim. Ne yapsın hayvancağızlar, ceylanları yemeyipte aç kalıp ölsünler mi?" dedim. 
Başını sağa sola umutsuzca salladı.


(İlay'ın piranacıklarının beslenme zamanı.)

"Bazan insan olduğuna şüphe duyuyorum. Nasıl bir kadınsın sen. O kocaman fareyi eline alman bile iğrençken hayvanı, iğrenç su canavarlarına yem diye veriyorsun. Biraz kadın ol şekerim dolmuşcu Rüstem amca gibi kaba olma. Normal kadınlar gibi japon balığı besle. Hem çok şeker oluyorlar." dedi. Sevimli piranacıklarıma su canavarı demesini es geçip,

"Tatlım, abartılacak birşey yok ki. Fareleride piranalarıda sevmiyorsun. O fareler için üzülmene gerek yok yani." dedim kıkırdayarak. Cevap vermeyip sadece göz devirmekle yetindi. Kahvaltımızın üzerinden neredeyse iki saati geçmişti ve ben açlıktan ölmek üzereymişim gibi hissediyordum.

"Çok acıktım. Şöyle bol yoğurtlu bir mantı olsaydı..." diye başladığım cümlemi Ercüment devam ettirdi.

"...salçalı sosuda bol olsun. Bana üç porsiyon yeterdi..." dediğinde 'cıks' dedim,

"...bana yetmez, dört porsiyon iyi olurdu. Bol sarımsaklı. Üstünede bir kilo baklava..." 

"...kız Allah cezanı vermesin, zaten kurtulamayacağız birde acıktırma beni." dedi.

"Kendi adına konuş şekerim. Ben ve sexy vücudum birazdan buradan kurtulmuş olacağız." dedim. Kabul, bazan ben susardım ve egom konuşurdu.

"Seni anladımda sexsy vücudun nerede canımcım?" 

"Ahaha tatlım bendeki taşş gibi vücudu sexsy bulmuyorsan git bi doktora görün." dedim vücudumu gözlerimle süzerken. Bazı konularda mütevazı olsamda bu konuda olamazdım, çünki seksi olduğum su götürmez bir gerçekti. 

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin