11. Bölüm - Mezarlık

2.4K 464 289
                                    

•Ailemizi birlikte büyütelim!

Satırlarıma yeniden hoş geldiniz!

Keyifli olumalar dilerim.
Sizi maviliyorum Fâni'lerim.💙

——-

Labezerin sıkı sıkıya tuttuğu bedeni dışarıya ilerletmek için harekete geçmişti ki, Aras olduğu konumlarında bir kez daha durdurdu onu. Melek, bir yandan bakışlarını ona yönlendirirken diğer yandan da kapının ardındaki fısıltıları bile dikkatle dinliyordu. Her fâninin dudağından dökülen sözler, kavganın nasıl yaşandığı ya da kimin suçlu olup olmadığı yönündeydi. Kimisi acıyarak anlatırken kimisi de iştahla dökülüyordu sözlerini. Tüm bu gürültünün ardından hemen yanı başından yükselen nidayla diğerlerinin üzerine yaydığı bağını kendisinde topladı.

"Ne mezarı?" diye konuştu iblis.

"Ölülerin boylu boyunca uzandığı, kimilerinin yer altı şehri diye nitelendirdiği... Hatırladın mı?" Sırıttı.

"Sen de yapma şunu!" Sesini yükselttiğini fark ettiğinde aniden toparladı kendini. Kapıya göz ucuyla baktıktan hemen sonra devam etti. "Defalarca kez gittim oraya. Söylediğin gibi sadece ölülerin yattığı mezarlar karşıladı beni. Murmur orada olsa, sence dikkatimi çekmez miydi?"

"Demek ki çekmemiş, iblis." Birkaç adım atıp beraberinde onu da taşıdığında, lavabodan ayrılıp diğerlerinin yanına doğru yavaşça ilerlediler. "Murmur'un dünyada kalma talebine şart olarak koşulan şey, ölüler diyarını kollamaktı. Biliyorsun ki, kara işlerle uğraşan herkes mezarlardan beslenir. Bunun için dünyadaki bütün mezarların güvenliğindeki en büyük sorumluluk ondaydı. Ta ki Ana Nabiz de mezara karışana dek."

"Yani şimdi, bi nevi de Naime'nin mezarının nöbetçisi?"

"Aynen öyle," dedi Labezerin. İblisin kısa yol taktiğiyle birlikte gelen keskin zekası oldukça hoşuna gitmişti. "Şimdi hadi git, dikkatleri üzerine fazla çekme."

Konuşmaları kesilmeden önce onu onayladı iblis. Melek son bir göz temasından sonra yanından çekilip diğerlerinin yanına giderken, boşta kalan merdivenlere doğru ilerledi, Aras. Kulağına doluşan fısıltılar, başını ağrıtmaya başlarken Ferhun Hoca, onları izleyen kalabalığın dağılmasını için sesini yükselttiğinde uzaklaşmaya başlayan öğrenciler, bir damla da olsa yanan bedenine serap oldu. İnce parmaklarını, kaburgasına yerleştirirken, soğuk mermerlere bıraktı bedenini. Zaman zaman vücuduna yayılan bu sızıya hâlâ daha anlam veremiyordu. Labezerin'in dediği üzere kendisini iyileştirmeyişi de var olan sızılarını katlıyordu.

Kaburgasını delecekmişçesine bastırdığı parmakları, başını kaldırdığı an Açelya'nın onun yanına doğru geldiğini görünce hemen yumuşadı. Yüzündeki acıyı sertçe yutarken normal bir ifade takındı. Genç kız, durgun mimiklerini ona yaklaştıkça germiş, tam yanına vardığında da indirmişti kaşlarını. "Ne yapmaya çalışıyorsun yine?"

"Ambulansı bekliyorum."

"Hah!" Ellerini önünde bağlayıp ağırlığını tek ayağı üzerine verirken devirdi bakışlarını. "Tanımasam, mağdur ve masum bir insan olduğunu düşüneceğim, Sekhmet." Alaycı bakışlarını silip, midesinden yükselen tüm sinir bağırtısını mimiklerine resmetti. "Şu an kendini de iyileştirebilirsin, hiçbir çizik almadan tüm okulu da yere serebilirsin? Amacın ne senin? Yine, ne şeytanlıklar planlıyorsun?"

Aras, ona söylenen tüm sözleri sakince alıp, kurak topraklarını kazarak içine gömdü. Mezar taşı olarak ise sadece bir kelimeyi bıraktı dışarıda. "Sekhmet." Kızın dudaklarından çıkan her hece, hem canını yaktı hem de eski kimliğinin kabristanını oluşturdu. Sekhmet'in mezarı, söylenen o sözlerin gerçekliğiyle doluydu. Ve artık hepsi ölüydü. "Neden her şeyi kendi etrafında görüyorsun?" dedi gözlerini kısarken. Anlaşılan oydu ki Açelya, Aras okulda olduğu müddetçe onu gözlemleyip işine karışacaktı. Büyük olasılıkla da başarıya giden bir yolda, bilgisiz oluşuyla bir engel olup, yakın saydığı hedefine bir anda en uzak olacaktı. Ve belki de yaşadığını bilmediği Uriel'in kurtuluşuna bir engel olacaktı. Bunun için de Aras için zor olacak da olsa, Açelya'yı tüm benliğiyle uzaklaştırmak için tersleyip uzaklaştırmalıydı. "Bir şeyler oluyorsa eğer, senin için oluyormuş gibi görüyorsun. Gerçekten... Açelya bu huyundan ne zaman vazgeçeceksin?" Genç kız, duyduklarıyla önünde bağladığı kollarını gevşetir gibi oldu. Bu sözleri duymayı hiç beklemediği, gün gibi ortadaydı. "Dünya senin etrafında dönmüyor, fâni kızı. Ve bir şeyler sadece senin için yapılmıyor. Tam bir yıl da olmadı senin yanında duralı ama ilgi görmeye çok alışmışsın, bakıyorum da..."

EBYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin