26. Bölüm - Şifre

1.3K 252 234
                                    

•Ailemizi birlikte büyütelim.

Yeniden hoş geldiniz, Fâniler'im!

Bölüm şerefine bol bol yorum yapıp, destek oy vermeyi ihmal etmeyin lütfen!

BÖLÜM SINIRI: 175 OY.

Sizi seviyorum, keyifli okumalar.

———-

Kafenin içinde aniden kopan bir çığlıktan sonra kırılan tabak sesleri tüm dikkatleri üzerine çektiğinde, hızla ayaklandılar. Göğsü hızla inip, kalkan Açelya, Esme'den gelen sözü henüz sindirememişti ki, sessiz kabul ettiği mekanın bir anda mahşere dönüşüne çevirdi yönünü. Siyah bulut, hakimliğini kurmadan önce, acı bir sesle yarıldı gökyüzü. Ferda, biraz önce söylediği sözleri bizzat yaşadıklarını hemen anlarken üç meleğe verdi dikkatini.

"Buradalar," dedi Labezerin. Gergin yüzü daha da gerilirken açtığı mesafeden genci geçirdi. "Ferda, Açelya ve Esme ile birlikte Özge'nin yanına gidin, onun dikkati olmalısınız, yoksa size verebileceği bir dikkati bırakın; düşünebilecek bir akli dengesi de olmayacak."

Gelen komuttan sonra işin ciddiyetine daha da kapılan kız, kendi meleğine çevridi gözlerini. Uriel, kafasını hafifçe sallayarak onay verdi sözlere. Emanet Kızı'na geçiş verdiği sırada elini sıkıca tuttu. "Açelya," dedi, sesindeki tedirginliği gizleyemeden. Yıllardır üzerlerinde durduğu bu soğuk savaş, nihayetinde gelmişti ama sağlam bir darbeyi indirip, bir sıfır öne çekmişlerdi kendilerini. "Her ne kadar saklamaya çalışsak da görecekler. Herkes görecek. Gizlemeye çalışma, sadece emin ol."

Kız, üstü kapalı sözlerden gelen anlamı sıkıca kavrarken hızla salladı kafasını. Gevşeyen parmaklarından ayırdığı elinden sonra cevabı bir gülümsemeyle verince, Esme'nin hemen yanına geçip, bir anda yok oldular. Artık, gizliliği düşünecek zaman değildi. Mekandan ayrılmadan önce de hissettiği karanlık enerji, insanların odak noktasıyken gidebilmek için bir mekan belirlemeleri, Gölgeler'e açık yem olmaktan başka işe yaramazdı. Ki, zaten meleklerin bu konuya el atıp, usta bir oyun sergileyeceklerini de biliyordu. Beyaz bir aydınlık, karanlık bir odaya bıraktı bedenlerini. Harekete geçen adımları, zeminden gelen her tıkırtıda bir roman okudu zihnine. Birçok şey, kısacık bir zaman diliminde geçiyordu aklından. Kendisi her şeyin farkındaydı ama durumu kaldıramayacak kişilerin durumları, savaştan sonra bile bir felaketi getirebilirdi. Bunu nasıl gizleyecekler ya da neye inandıracaklardı?

"Nasıl görüyorlar?" diye sordu aniden. Karanlık odadan çıktıklarında Özge'nin salonuna garip bir geçiş yapsalar da aldırmıyordu bile. Bu evrelere olan tepkilerini çok daha önce atlatmalıydı zaten. Tek düşüncesi, şifre ve masumların zihinleriydi.

"Gölge şeklinde," dedi Esme. "Sadece silinik silüet olarak görüyorlar. Şanslı olduğumuz nokta da bu." Önden adımladığı sırada, evden ayrılmadan önce salonun geniş koltuklarında sarhoş bir uykuya bıraktığı kıza ilerledi hemen. Hâlâ daha uyuyordu, ki zaten fazla bir zaman dilimi geçmemişti, bedenine verdiği huzur dolu uykudan sonra yanından ayrılışından.

Açelya, sorduğu sorunun cevabını dikkatle dinlediği sırada, adımlarının onu taşıdığı noktaya gidince, gördüğü arkadaşına hızla ilerledi. Kirpiklerindeki ıslaklık hâlâ daha kendilerini koruyor, beyaz tenindeki kızarıklık, ne kadar ağladığını anlatıyordu. Kalbinin acıdığını hissetti. Fazlaca temiz olan arkadaşının bunları hak etmediğini düşündü. Fazlaca uzun zamandır hak etmediği yıkımları, hayat; ona en acı şekilde yaşatıyordu. Saçlarını sevdi Özge'nin. Parmağının değdiği her bir saç teli, hem cesaret veriyor hem de korkutuyordu.

EBYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin