8.bölüm

5.3K 317 26
                                    

Annemin bu sözü, kafamda soru işaretleri oluşmasına neden oldu.
Neden suçun onda olmamasına rağmen özür diliyordu? Herşey için özür dilerken neyi kastediyordu?

"Neyi kastediyorsun anne ? Neden o piç herifin, özür dilemesi gerekirken, sen özür diliyorsun? -jk"

"Bunu yakında kendin öğreniceksin tatlım... -jk'un annesi"

Annem hızla odadan çıktı o çıkarken seslenmeme rağmen cevap vermedi.

"Anne! Neden susuyorsun neden sorularıma cevap vermiyorsun! -jk"

Bitkin bir halde kafamı yastığa gömdüm,artık tüm bunları düşünmek istemiyordum, çünkü çok fazla düşünmenin beni çıkmaz bir yola saptıracağını biliyordum.

Tam tüm bu düşüncelerden kurtulmuşken kapı açılma sesi yüzünden irkildim.

"Oğlum... -jk'un babası"

O piç herif buraya ne yüzle gelir.

"Seni piç herif buraya ne yüzle geliyorsun?! -jk"

"Oğlum biliyorum, sinirlenmekte haklısın ama beni dinle lütf- -jk'un babası"

"Kes sesini seni dinleyecek halde değilim!! ve artık bana oğlum deme! -jk"

"Biliyorum oğlum sinirlisin ama beni dinlemen ger- -jk'un babası"

"BANA OĞLUM DEME DEDİM SANA!!! -jk"

Hemşireler benim bağırışımı duymuş olmalı ki içeri bir hemşire girdi.

"Sorun nedir acaba ? -hemşire"

"Sorun yo- -jk'un babası"

"Hayır sorun var! Sorun bu şerefsiz adam! -jk"

"Anladığım kadarıyla hasta sizi istemiyor lütfen dışarı çıkar mısınız? -hemşire"

"Ama... -jk'un babası"

"Beyefendi zorluk çıkarmadan dışarı çıkın lütfen. -hemşire"

Babam suratı asık bir şekilde kapıya doğru ilerledi ve çıkarken boş gözlerle suratıma baktı ve gitti.

Onun gitmesiyle birlikte hemşire konuşmaya başladı

"Jungkook bey babanızın dediğine göre bayılmışsınız, ortada kritik bir durum yok, bir kaç saate kadar taburcu olursunuz. -hemşire"

Hemşire sözünün sonuna gelince odadan ayrıldı.

Duvarda yankılanan kapı sesiyle birlikte bir of çektim.
Kim olduğuna bakmadan konuşmaya başladım.

"Yeter off başım ağrıyor, yanlız kalmam gerek. -jk"

Sesten anladığım kadarıyla annem gelmişti.
Kafamı yastıktan kaldırıp anneme baktım.
Elinde bir tepsiyle hastane yemeği getirmişti.

"Oğlum hemşire birşeyler yemeni söyledi. -jk'un annesi"

Cidden hiç birşey yiyesim yoktu ve başım ağrıyordu.

"Yemek istemiyorum. -jk"

"Oğlum kendine gelmen için birşeyler atıştırmalısın, gece ki olaydan beri bişi yememişsin. -jk'un annesi "

Annemin bu olaydan çok normal birşeymiş gibi bahsetmesi sinirimi bozuyordu.

"Anne eğer tüm bu saçmalıkları anlatmayacaksan git, yanlız kalmam gerek. -jk"

Annem in iç çekme sesini duydum ve sonrada tepsinin masaya konma sesini.

"Afiyet olsun oğlum. -jk'un annesi"

Annem afiyet diledikten sonra odadan çıktı.
Galiba kimsenin bu olaydan bahsetmeye niyeti yoktu.

Kolumu yanımdaki tekerlekli masaya uzattım ve annemin bıraktığı tepside ki yemekleri yemeye başladım.
Yemekten birkaç kaşık aldıktan sonra masaya koydum, ve biraz kestirmeye karar verdim.

Uyandığımda bir hemşire odaya yeni giriyordu.

"Serumu çıkardıktan sonra gidebilirsiniz. -hemşire"

Kadın kolumdaki serumu çıkardı ve odadan çıktı.
Bende yataktan çıktım ve giysimin üstüne geçirilmiş beyaz hastane giysisini çıkardım.

Odanın penceresine doğru ilerledim.
Dışarda bazı tekerlekli sandalyede ki hastalar ve hasta yakınları olduğunu tahmin ettiğim insanlar vardı.

İçim sıkılmıştı ve biraz hava almaya ihtiyacım vardı.

Odanın kapısına gittim ve odadan çıktım.

Odama yakın bir yerde annem bir hemşire ile konuşuyordu.
Umursamadan hastanenin giriş çıkış kapılarına ilerledim.
Dönen kapılardan çıktım ve bahçede gölge olan bir banka olurdum.

Birkaç dakika gözlerimi kapatıp ağaçların sallanma seslerini dinledim.

Birden yanımdan gelen mırıldanma sesiyle irkildim.
Sağımı döndüğümde kısa beyaz saçlı gözlüklü ve kitap okuyan genç bir adamla karşılaştım.
En dikkatimi çeken gözlerinin gri olmadıydı ama muhtemelen lensti.
Ben adamı gizlice süzerken adam bana imalı bir şekilde bakıp
" Eee kedicikle iyi anlaşıyor musunuz? " Dedi.

Adama şaşkın bir şekilde bakıp
"Kedicik?" Dedim.

Adam kitabını kapattı ve yüzünü bana döndü ve esneyerek
"Ne dediğimi bildiğini sanmıyordum ama görnüşe göre bizim yaramazın gerçek yüzüyle  daha tanışmamışsın." Dedi.

Anlamaz bir şekilde bakarken adamın sırtına sevimli, turuncu saçlı, genç bir erkek atladı.

"Uwu hyung!! Bu insan adamın yanında napıyorsun!! -turuncu saçlı adam"

"Baylen! İş üstündeyken beni rahatsız etme demedim mi ben! -beyaz saçlı adam"

Baylen? Sanırım turuncu saçlı adamın ismi buydu. Bir dakika tek takıldığım şey bunu benim!

"Sütlü dondurmam... Biliyorum iş üzerinde iken seni rahatsız etmemeliyim am- -Baylen"

"Baylen sana kaç kere iş üzerindeyken bana Alex diye seslen demem lazım?! -Alex"

"Üzgünüm tatlı... Alex... -Baylen"

"Baylen şimdi eve dön akşam seni bizzat kendi ellerimle cezalandırıcam. -Alex"

"Ama daha dün yapmıştın, kasıklarım ağrıyor lütfen bana acı tatlım... (dudağını büzer) -Baylen" 🍑🍌

İsminin Alex olduğunu öğrendiğim adam, Baylen denilen adama sert bir şekilde bakmaya başladı.
Baylen bir anlık korkuyla koşarak uzaklaştı.
Alex yeniden bana döndü ve

"Ahh sanırım dediklerimi anlamış olmalısın görüşümemek dileğiyle. -Alex"

Alex denilen o beyaz kafalı adam göz açıp kapatana kadar ortadan kayboldu.
Burda neler oluyor! En sonunda kafayı mı yedim yoksa!




Cat Boy  ° jikook & kookmin °Where stories live. Discover now