11.bölüm

4.7K 306 78
                                    

"ahh aşkım... Çok iyi bir insandı."

Babamın o gece ilişkiye girdiği kadın gerçekten üzülmüşe benziyordu, hâlbuki ben onun sadece bir fahişe olduğunu düşünmüştüm.

Karmaşık duygular içerisinde kalıyor.

Birkaç gün içinde yaşadığım tüm bu olaylar gerçekten yaşandı mı? herşey o kadar hızlı gelişti ki...

Her zaman olduğu gibi kader, insanların kalplerini altüst edip, hiçbir şey olmamış gibi uzaklaşıyordu.

En azından biz uzaklaştığını sanıyorduk...

Çocuk dönemlerimde hep aklımdan geçerdi
"Tanrıda kim tüm bu felaketlere gözünü yumuyorsa... Tanrı şeytan mı? Belki de tanrı asla olmamıştır... "
Bir çocuk olmama rağmen bu kadar derin şeyleri düşünmemin normal olmadığını, yeni anlıyorum.

Babamın yakın arkadaşları haberdar ediliyor.

Bu gün günlerden salı, muhtemelen Perşembe babamın  cenazesi olur.

Annem birkaç saat cenaze işleri ile ilgileniyor o sırada bende yanında ona yardım ediyorum.

İşlerimiz bittince anneme eve gitmeyi öneriyorum ama annem
Yanlız kalması gerektiğini söyleyip, teklifimi reddediyor.

Bende ona karşı çıkmıyorum ve tek başıma eve dönüyorum.

Evin ışıklarını acele çıktığım için açık unutmuş olduğumu hatırlıyorum ve eve giriyorum.

Evin içinden hafif bir çikolata kokusu var.

Muhtemelen Jimin tüm bu olaylardan habersiz mışıl mışıl uyuyordur.

Mutfağa girmem gördüğüm şeyle birlikte şok oluyor.

Masanın üstündeki çikolatalı kekin yarışı yenmiş, sabah kahvaltı yapmadan önce buzluktan çıkarmıştım, buzu eridikten sonra yemek için.

Ama hatırladığım kadarıyla sabah jimin'in yaramazlıkları ile uğraşmıştım, bu yüzden doğru düzgün kahvaltımı bile bitirememiştim.

"Nasıl olurda...-jk"

Şaşkın bir şekilde masada yarısı yenmiş pastaya bakıyor ve bu duruma anlam vermeye çalışıyordum.

Bir hırsız?... Hayır... hangi hırsız girdiği evde pasta yiyip gider...
Psikopat bir hırsız falan olabilir mi?

"Kendini kandırma jungkook! -jk"

Hızlı adımlarla üst kata koştum ve tüm odaları kontrol ettim en son kendi odama gelmiştim derin  bir nefes aldım ve kapıyı hızla açtım.

Jimin? Jimin yatağımda huzurlu bir şekilde uyuyordu.

Ama ama nasıl olur eve kimsenin girmiş olma belirtisi yok, ev sabah bıraktığımla aynı durumda sadece masadaki o pasta dışında.

"Deliricem! uyuman gerek jungkook... UYUMAM GEREK!!-jk"

Hızla üstündeki baksır'ım dışındaki herşeyi çıkardım ve yatağa yattım.

Birden yanımda yakışıklı ve şirin bir erkeğin olduğunu gördüm.
Hareket etmeye çalıştım ama kas katı kesilmiştim.
Birden karşımdaki kişinin bana seslendiğini farketttim.

"Sahip... Neden bu kadar üzgünsün? Yaşadıklarına anlam veremediğin için mi? Yoksa babamın ölümüne mi üzüldün?
Hayır... Hiç sanmıyorum babanın ölümüne mutlu olmuş bile olabilirsin değil mi? -bilinmeyen kişi"

Karşımdaki bu etkileyici erkekte kimdi ve benim odamda benim yatağımda işi neydi?

"Sahip... Üzülme! Hımm... bir dizide görmüştüm... Erkek karakter sevdiği kıza hep " senin üzülmen benide üzüyor, sakın üzülme" diyordu. Sahip... Bu sencede bencillik değil mi?
Kendisi üzülmemek için birinin üzüntüsünü bozmaya çalışıyor...
Neden üzüntü duygudan sayılmıyor? Biz insanlar ilk doğduğumuz da ağlamadık mı? Neden şimdi gözyaşlarımıza engel oluyoruz? Neden gözyaşlarımızın yanaklarımızdan akarken aydınlık bir yol çizmesine izin vermiyoruz? Neden sahip? Yoksa iyilik ve kötülükte mi böyleydi? Ha? -bilinmeyen kişi"

"Ben... Ben biliyorum ve artık bilmekte istemiyorum...-jk"

Birden gözlerimden düşen gözyaşlarına engel olamadım...
Ve o an tek ağlayan kişinin ben olmadığını farkettim...

"S-sahip... Seninle tüm duygularımı paylaşmak istiyorum... Eğer seninle gülebiliyorsam, senile ağlayada bilmeliyim değil mi? Sahip... Tüm acılarınla sarıl bana... -bilinmeyen kişi"

"Ahh sadece bir rüyaymış -jk"

Birden gördüğüm rüya aklıma geldi.

"Daha önce hiç böyle biriyle karşılaşmadığıma eminim... -jk"

Birden havanın yavaş yavaş aydınlanmasıyla kendime geldim saat muhtemelen 5 falandı.

Uyumam gerek güneş doğana kadar...

Cat Boy  ° jikook & kookmin °Where stories live. Discover now