Uçurum

52 9 0
                                    

Beatrice, Tina'nın odasına girdiğinde elinde iki fincan filtre kahve tutuyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Beatrice, Tina'nın odasına girdiğinde elinde iki fincan filtre kahve tutuyordu. Tam sabahı güzel karşılamak için bir şeyler söyleyecekti ki odanın boş olduğunu fark etti. Tina öğleden sonra deniz uçağıyla Washington'a, oradan da New York'a uçacaktı. Şirketin anlaştığı sigorta firması Tina'nın tedavisi için estetik ameliyatı masraflarının karşılanmasını kabul etmiş, bunun için New York'un en iyi estetik cerrahıyla anlaşılmıştı. Beatrice endişeyle çevresini kontrol ettikten sonra cama yöneldi. Tina'nın odası da tıpkı kendisinin ki gibi okyanusa bakıyordu. Camdan baktığında Tina'yı gördü. Bahçenin sonundaki uçurumun kıyısındaydı. "Oh tanrım," diye mırıldanarak. Fincanları alelacele pençe kenarına koyarak kapıya koştu.

Tina sessizce okyanusu izliyordu. Üzerine oturduğu kayalığın kırk metre kadar altında okyanusun dalgaları üzerinde bulunduğu uçuruma öfkeyle vuruyor, uzaklardan gelen bir uğultu yapıyordu. Genç kadının ardına bakmadan, "Orada olduğunu biliyorum," dedi başını hafifçe çevirerek. "Merak etme atlamayacağım."

"Biliyorum," dedi bulunduğu çınar ağacının gölgeleri altından Jack.

Tina ellerini yağmurluğunun ceplerine sokarak, "O zaman neden buradasın?"

Genç adam ağır hareketlerle Tina'ya doğru yürüyerek, "Belki konuşmak istersin diye düşündüm," dedi.

"Nereden biliyordun?"

"Atlamayacağını mı?" dedi Jack durgun bir sesle. "Açıkçası gücünü görebiliyorum. Diğerleri sana acıyarak bakarken nasıl öfkelendiğini görüyorum. Aynada kendi yüzüne bakarken yaralarının nasıl sadece bir ayrıntı olarak kabullendiğini görüyorum," diye ekledi Jack. "Sen bunların ötesindesin Tina ​Maincroft. Güzelsin ama bulunduğu yere hak ederek gelmişsin."

"Hadi oradan," dedi Tina alaycı bir ifadeyle. "Sadece güzelim... yani güzeldim, iyi bir vücudum var ve erkeklerin nelerden hoşlandığını iyi bilirim. Yine de babam bir yönetici. Bunlar olmasa beni aralarına hayatta almazlardı. Beatrice hariç. B. bunların hiç birine aldırmaz," diyerek duraksadı. Tina gözlerini ufka dikmişti, yarım bir gülümsemeyle, "Ne garip," dedi. "Beni en iyi tanıyan kişi, hiç tanımadığım biri."

Jack omuz silkerek, "Bazen bu olur," dedikten sonra ardına doğru bakarak, "Beatrice geliyor," dedi.

Tina neredeyse koşarak gelen kıza bakarak, "Beni bulamayınca endişelenmiş olmalı."

"Seni uçurumun kenarında görünce endişelenmiş gibi geldi bence," dedi gülümseyerek Jack.

Tina yaklaşan Beatrice'e bakarak, "Onu her gece eve kadar izlediğini biliyor mu?" diye sordu. Jack'in gülümsemesi birden söndü, gözlerini kısıp Tina'ya baktı. Gerçekten de Beatrice'i Tina'nın başına gelenlerden sonra neredeyse her gece izliyordu. Bunu inkar etmenin bir anlamı yoktu. "Her gece değil," dedi Jack. "Sadece çok geç kalacağı zamanlar," diye homurdandı isteksizce.

Tina da böyle olduğunu tahmin etmişti, "Peki o zamanları nereden biliyorsun?" diye sordu gülümseyerek.

Jack omuz silkerek, "Babasını arıyor," dedi.

Kristal Gül SerisiWhere stories live. Discover now