Otto Von Lonzenreiter

20 5 0
                                    

Jan Paul yeniden takım elbiselerinin içinde dönmüştü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jan Paul yeniden takım elbiselerinin içinde dönmüştü. İç geçirip oflayarak camdan dışarıya baktı. Şehirden yükselen dumanların arasından NeXian Plazanın parıldayan camları gözlerini alıyordu. Şehrin üzerinden geçen fırtına yangınları büyük ölçüde söndürmüştü. Ancak yangılar problemlerinin en küçüğüydü. Jan Paul köşedeki mini barından bir bardak viski alıp masasına geri döndü, masanın üzerindeki Anna ve Beatrice'in fotoğrafına baktı. Anna hala kayıptı, bu konuyla ilgilenen polisler ona hiç iç açıcı şeyler söylememişti. Tüm gücüne karşı karısını bir ada içinde kaybetmişti. Öfkeyle yumruğunu masasına indirdi. Uydu telefonu sanki bu hareketi bekliyormuş gibi çalmaya başladı. Jan Paul gelen aramanın numarasına baktı bilgisayarının bir kaç tuşuna basıp, telefonu veri kablosuyla bilgisayarına bağladı. Görüntü ekranı ve görüşmenin yüksek gizlilik gerektiren görüşmelerde yapılması gerektiği gibi şifrelendirildiği gösteren simgeler ortaya çıktı. Görüntülü konuşmada karşısında beliren isim NeXco'nun en gizemli yöneticisi Otto Von Lonzenreiter'di. (Son Çağın Muhafızları) Yaşlı adam her zamanki gibi beyaz takım elbise giymişti. Arkasında güneşle aydınlanmış bir deniz manzarası ve beyaz taştan bir balkon tırabzanı görünüyordu. Başındaki beyaz fötr şapkayı düzelten yaşlı adam rahat bir tavırla bacak bacak üstüne atmıştı. Koltuğun yanlarına koyduğu ellerinde kalın, şövalye yüzükleri vardı. İnsanı rahatlatan samimi bir gülümseyişle, "Jan Paul, sevgili oğlum, nasılsın?" diye sordu.

Jan Paul gülümsemeye çalışarak, "Zor zamanlar efendim," dedi sadece.

"Sen bu zamanlar için yetiştirildin evladım," dedi Von Lonzenreiter. Geniş yüzü, mükemmele yakın bir kafatası vardı. Kırışıklarla dolu yüzü köşeli ve güçlü görünüyordu.

"Anna ve çocuklar nasıl?" diye sordu Von Lonzenreiter. Düzgün kemerli burnuyla, yaşlı insanların bitkin gözlerinden farklı canlı, koyu mavi renkli gözleri yaşlı adamı her zaman enerjik gösteriyordu.

Jan Paul bir şekilde Otto'nun zaten mevcut durumu bildiğini düşündü. Bu çok da mantıklıydı. NeXco'yu yöneten üç adamdan biri olan Von Lonzenreiter'in her yerde güvendiği bir kaç adamı ve bağlantısı olurdu. Bu yüzden lafı dolandırmadan, "Anna adada kayboldu. Oğlu da New York'taydı ama Beatrice iyi," dedi doğruca.

Adam başını küfredercesine yana doğru sallayıp, dudaklarını büzerek, elinin altındaki gümüş saplı siyah bastonu yere hafifçe vurduktan sonra, "Sabırlı olmalısın genç dostum. Bazen böyle tatsız sınavlarımız oluyor," dedi. "Peki oradaki durumunuz nedir?" diye sordu.

Jan Paul, "Ruhsuzları artık yakalayarak yeni yapılan hapishaneye kapatıyoruz. Böylece bir tedavi bulunursa iyileştirme şansımız olacak. Elbette pek çoğu öldürüldü. Ancak o an ki şartlar bunu gerektiriyordu. Dün Belediye Meclisi ile Vatandaşlık anlaşması yaptık. Bu gün silahlı ve eğitimli personel sokakları tek tek kontrol altına almaya başladı," dedi doğrudan bir özetle.

Von Lonzenreiter parmağını ekrana doğru sallayarak, "Bu çok iyi Jan Paul. Gerçekten çok iyi," dedikten sonra arkasına yaslanıp, "Yine de gözünü Carolyn De Borgian'dan ayırmamalısın. Zaten kızıyla evlenerek onun nasırına basmış oldun," diye onu uyardı. Jan Paul adamın haklı olduğunu biliyordu. Başını sallayarak onu anladığını ifade ederken Otto, "Sistem mühendislerimiz uydu iletişim sistemlerimizin elli yıl boyunca çalışacağını söylüyor," dedi konuyu değiştirerek.

Jan Paul bunu tahmin ediyordu. NeXco adaları yeniden yapılandırırken üçüncü adaya şehrin iletişimi sağlayacağını söyleyerek bir iletişim tesis yapmışlardı. Ancak bu tesis NeXco'nun tüm dünyadaki iletişimini sağlayan üç güvenli tesisten biriydi.

"Ya gözlem uyduları?" diye sordu Jan Paul.

Otto gülümseyerek, "En az otuz yıl," dedi.

Jan Paul gülümseyerek, "O zaman dünyayı yönetmemize kimse engel olamaz efendim," dedi. Otto aynı fikirde olduğunu göstermek için parmağını Jan Paul'e uzattı ve "Artık tek yapmamız gereken Kaderin İkizlerini beklemek," dedi. Görüşme sonlandığında Jan Paul'ün yüzündeki rahatlama ifadesi ve gülümseyiş kayboldu. Gözü yeniden Anna'nın fotoğrafına takılmıştı.

Kristal Gül SerisiWhere stories live. Discover now