Uzlaştırıcı

50 10 0
                                    

Beatrice sessizce Carolyn De Borgian'ın elektrikli arabasını izliyordu

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

Beatrice sessizce Carolyn De Borgian'ın elektrikli arabasını izliyordu. Sabah saat yedide Carolyn ona bir araba yollamış, Beatrice'i yeni işinin ilk gün evinden aldırmıştı. Genç kız siyah dar bir ceket - etek takım, siyah bağcıklı klasik ayakkabılar ve beyaz bir gömlek giymişti. Saçlarını basit bir topuzla toparlamış sade makyaj yapmıştı. Tüm bunlar Anna'nın tavsiyesiydi. Carolyn onu görünce gülümsemiş ve "Olması gerektiği gibi," demişti. Beatrice ve Carolyn meclisin ufak toplantı odalarından birine girmişlerdi. Odada on, belki on iki kişi vardı. Çoğu takım elbiseliydi. Uzun maun bir masanın iki tarafına yerleşmişlerdi. Masanın bir ucunda oturan adamlar tıraşsız ve kravatsızdı. Takım elbiseleri ne yeni, ne de temizdi. Ortalarında oturan adam iri ellerinin iri parmaklarını birbirine geçirmiş, masanın üzerine bir baraj gibi koymuştu. Yağlı, kalın telli seyrek saçlarını geriye doğru taramıştı. Kalın fırçaya benzeyen kaşlarının altındaki mavi gözlerinde eğlenen bir ifade vardı. Karşısında oturan genç takım elbiseli adama, "Neden size yardım edelim ki?" diye sordu. Genç adam ona sert bir cevap, belki bir ültimatom vermek için parmağını kaldırmıştı ki Carolyn duraksamadan, "Çünkü dışarıdan ne bize, ne de size yardım gelmeyecek. Şimdi anlaşma yapmazsak yazın sonunda işler o kadar çirkinleşir ki İrlanda'ya kadar yüzmek zorunda kalırsın," dedi.

​İri adam iç çekerek arkasına yaslandı ve keyifsizce, "Selam Carolyn​,"​ dedi​ sadece. Beatrice masada ona ve Carolyn'e dönen yüzlerle birlikte tartışmanın dengesinin değiştiğini anlamıştı. Bu salt güçtü. Sandalyeli kadın İrlandalı adamın karşısına gelecek şekilde sandalyesine manevra yaptırırken, genç avukat ona sandalyesini alarak yer verdi. Yaşlı kadın masaya yaklaşırken herkes oturuşunu açıkça düzetmişti. ​Beatrice Carolyn'in kendisine sabah anlattığı gibi duvar kenarındaki sekreter ve asistanların yanına geçti. Carolyn sevimli bir ses tonuyla, "​Selam David, Anton​ ve​ Yvette nasıl​?" diye sordu.

Adam zorlama olduğu belli bir gülümseyişle, "İkisi de çok iyi," dedi. "Yvette onu hatırladığına çok sevinecek."

Yaşlı kadın müşfik bir ifadeyle, "Ben kimseyi unutmam David," dedi Carolyn. Yüz ifadesi ve yumuşak ses tonu komşusun torununa masal anlatan bir büyükanneye andırsa da masadaki her erkek ister istemez yutkunmuştu. Carolyn sessizliğin ve gerilimin havada biraz asılı kalmasına izin verdikten sonra, "Konumuz yanlış hatırlamıyorsam elektrik hatlarının bakımı, güvenliği ve acil durum jeneratörleriydi öyle değil mi?" dedi. Bir kaç baş sallanınca yaşlı kadın gülümseyerek, "Haydi işe koyulalım," dedi.

Beatrice öğlen tatiline kadar Carolyn'in masadakileri nasıl idare ettiğini izlemişti. Öğlen molasında yeniden Carolyn'in peşine takılmıştı. Yaşlı kadın uzun koridorda ilerlerken omzu üzerinden Beatrice'e bakarak, Şimdiye dek ne öğrendin?" diye sordu

Beatrice despot olarak nitelendirdiği kadına, "Kimseyi unutmadığını," dedi.

Yaşlı kadın yarım bir gülüşle, "Başka?" diye sordu.

Beatrice omuz silkerek, "Korkutucu olduğunu. O adamı ailesiyle tehdit ettin," dedi dobra dobra.

Yaşlı kadın gülerek, "Hayır, ona kabuğunun altında önemsediği insanlar olduğunu hatırlattım. Hepimiz insanız ve hepimizin zayıflıkları var çocuk. Onları hatırlatırsan makul davranacaklardır."

"Kimse makul davranmak zorunda değil," diye itiraz etti Beatrice.

Kadın hala gülümsüyordu. Koridorun sonunda onu bekleyen korumalarına kendilerini takip etmeleri işaret etti ve "​Olmak zorundalar çocuğum. Olmak zorundalar.

Etrafındaki insanlar sana benim acımasız biri olduğumu söyleyeceklerdir. Belki sana da sert, kibirli, zorlayıcı görünüyorumdur. Bazılarını tehdit ettiğimi, bazılarını şüpheye düşürdüğü, bazılarını kandırdığımı göreceksin," dedikten sonra ince buruşuk tenli parmaklarını şakağına dokundurup, "Ancak kendi aklınla düşünüp, kendi gözlerinle izlemeye başlayınca onları aslında sadece uzlaşmaya yönlendirdiğimi anlayacaksın çocuk. Aslında gerçek şu; Adadaki tüm malzemeler bize ancak altı yetecek Beatrice. Altı ayın sonunda tam olarak ne olacağını zannediyorsun? Anneler çocuklarını besleyemeyince, yaşlılar ve hastalar ölmeye başlayınca? Ağaç kabukları mı yiyecekler? Hayır, tatlım birbirlerinin peşine düşecekler. Hem de bir paket baya bisküvi için. Ben bunlar Stalingrad'da yaşamıştım. Babam bizi beslemek için komşumuzun cesedini kesmişti." Beatrice donmuş bir yüz ifadesiyle ona bakınca omuzlarını silken yaşlı kadın, "Senin de çocukların olduğunda eline o bıçağı almak hiç de zor gelmeyecek çocuğum. Şimdi düşün asıl zorbalık İrlandalıyı müzakereye zorlamak mı, yoksa altı ay sonrasını düşünmeden insanlarla pazarlığa oturmak mı?" dediğinde Beatrice duraksamıştı. Carolyn gülümseyerek yanındaki iri korumaya işaret ederek, "Bu gün bunu düşün. Thomas seni evine bırakacak," dedi.

Kristal Gül SerisiOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz