-2-

24 1 0
                                    


Yeni bir sabaha uyanmak bazılarımız için yeni dertler demektir. Bu sabah ise benim için güzel başlamıştı. İki aydır ilk defa sıcacık bir evde uyanmak beni bir kedi gibi mayıştırmıştı. Uyanmıştım evet ama yataktan kalkmak istemiyordum. Bu hayatta her şey isteklerimize göre olsaydı çok güzel olurdu tabi. Maalesef kalkmalıydım çünkü gitmem gereken klinik beni bekliyordu. Yatakta oyalanmayı bırakıp kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltı için küçük mutfağıma yöneldiğimde dün akşamın anıları zihnime dolmuştu. Devrim gitmeden dışarıdan yemek sipariş etmişti. Kendimi daha iyi hissedince ikimiz karşılıklı oturup gelen yemekleri yemiştik. Ben uyanana kadar yemek yememesi ne kadar endişelendiğini gösteriyordu. Neden bu kadar endişelenmişti? Kabul,Devrim iyi bir adamdı. Herkese yardım ederdi. Beni yardıma muhtaç biri olarak mı görüyordu? Ya da daha kötüsü beni Doğa gibi kardeşi benimseyip abilik mi yapıyordu? Hayır,hayır. İkisi de kabul edilemezdi. Ne abiye ne de yardıma ihtiyacım yoktu. Dün akşam için Devrim'e kesinlikle özel bir teşekkür edecektim orası kesindi. Parayı da maaşı alınca geri ödeyecektim tabii. Tamam,onlar benim ailemden sonra en yakınım olan insanlardı. Ailemin ölümünden sonra her akrabam benden yüz çevirdiğinde onlar yanımdaydı. Kimse beni istememişti. Zaten reşit kız bize ne ihtiyacı olacak demişlerdi. Normalde bende onları hiç sevmezdim ama istenmediğinizin yüzüne vurulması hoş bir şey değildi. Doğa'nın ailesi de çok söylemişti bizimle kal diye ama bu uygun olmazdı. Ben kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenmeliydim. Çünkü gerçekten artık tek başımaydım. Biliyorum belki düşüncelerim çoğunuza saçma geliyor ama karakterim böyle. Gururum kimsenin yanına sığınmama el vermiyor. Ve çaresizlik sandığınızdan daha zor. İnsanlara güven duygum ailemin ölümünden sonra neredeyse sıfırlanmıştı. Birilerine alışıp sonradan yıkılmaktansa baştan bütün zorluklarla boğuşmayı daha mantıklı buluyordum.

Kahvaltımı edip,üzerimi değiştirdim ve evden çıktım. Bugün klinikte aşı günüydü. Her sene bu aylarda ücretsiz olarak kedi ve köpeklerin iç-dış parazit aşılarını yapıyorduk. Sokaklarda yüzlerce belki binlerce hayvan bu sayede daha uzun süre yaşayabiliyordu. Aşı küçük bir işlemdi ama yardımın büyüğü küçüğü olmazdı. Belki de bu sayede bir hayvanın hayatını kurtarabilirdik. Beş dakikalık yürüyüşümün ardından klinikten içeri girdim. Fulya Abla dükkanı yeni açmış içeriyi düzenliyordu. Yanına gidip selam verdim.

"Günaydın Fulya Abla. Nasılsın?" dedim. Fulya Abla gelip bana sarıldı. Yüzünde onaylamaz bir ifade vardı.

"Günaydın Zeynep. Ben iyiyim ama dün beni çok endişelendirdin. Devrim Bey buraya geldiğinde seni sordu. Onca saattir evde tek başına olduğunu farkettiğimizde ikimizde çok telaşlandık. İyi misin şimdi? Keşke gelmeseydin,biraz dinlenseydin evde." dedi.Fulya Abla çok iyi bir kadındı. Ama benim yüzümden iş bekleyemezdi. Tek başına o kadar çok hayvana yetişemezdi. Hem iyiydim de. Tabi ki gelecektim. Aldığım maaşı hak etmeliydim. Gülümsedim.

"Merak etme abla iyiyim. Biraz ateşlenmişim alt tarafı. Sağolsun Devrim yardım etti. İyi hissediyordum,geldim işte." dedim. Fulya Abla rahatlamışçasına nefes verdi.

"Valla Allah razı olsun Devrim Beyden. Faturan ne oldu peki? Kesin onu da ödemiştir centilmen adam sonuçta." dedi. Onaylarcasına kafamı salladım. Bu fatura konusu açılınca utanıyordum. Kendi faturamı dahi ödeyememek zoruma gidiyordu. 

Konuşmayı bırakıp rutin işlere devam ettik. Saat 11'e doğru insanlar kliniğe gelmeye başladı. Gönüllülere haber verdiğimiz için sağolsunlar yakınlarındaki sokak hayvanlarını getiriyorlardı. Onların aşılarını yapmakla uğraşırken öğlen saati geçmiş oldu. Saat 2 gibi ancak işimiz bitmişti. Hayvanların bazıları korktuğu için hemen aşı vuramıyorduk tabi. Öyleydi böyleydi derken e yoğunlukta fazla olunca ancak bitirebilmiştik. Fulya Ablayla önce güzelce dezenfekte olduk ,temizlendik sonra dışarıdan yemek sipariş ettik. Fulya Ablanın evi yukarı kattaydı ama şuan yemek yapamazdık. Yorgunluktan kılımızı kıpırdatacak halimiz kalmamıştı. Yemeklerimizi yemeye başladığımızda şarjda olan telefonumu açmak yeni aklıma geldi. Dün akşam kapanmıştı bende iş yerine gelince direk şarja takmıştım. Onca işin arasında aklıma gelmemişti telefonumu kontrol etmek. Şarjdan cıkarıp telefonu açtım ve ekrana dolan bir sürü bildirimle karşılaştım. Birkaç farklı kişiden bildirim vardı ama Doğa 40 cevapsız arama,17 mesajla rekoru elinde tutuyordu. Devrimden de 2 cevapsız arama 1 mesaj almıştım. Önce elim Doğa'nın mesajlarına gitti. Bana ulaşamadığı için adeta delirmişti. Sonra Devrim'in attığı mesajı açtım. 

Sonumuz Ne Olacak?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin