-5-

23 1 0
                                    

Her insan aşkı farklı tanımlar. Bazılarımız için gönlünde bıraktığı buruk yara, bazılarımız için yokken nefes almadığını düşündüğü bir ihtiyaç gibidir. Ben bu işlerde daha çok yeni olduğum için tam olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu pek bilmiyordum. Şuan aşık mıydım? Evet. Daha önce yaşamadığım için pek de emin olamasam da hislerimi biliyordum. Diğerlerinden farklıydı ve tek bir insana odaklıydı. Yağmur bu konularda bilgiliydi ve onu bilirkişi atadığım konuşmamızda o da bu sonuca varmıştı. Devrim'i düşünmek beni her zaman garip hissettirmişti. Onunla ilk tanıştığımızda gayet sakin ve soğuktu. Doğa'nın tüm arkadaşlarını gözden geçirdiği gibi beni de sınadığı çok zaman olmuştu. Bilirsiniz, zengin aileye yanaşmak için biricik kızlarını kullanırlar vs. Beni de onlardan biri sanmıştı. Fakat 20 yaşımdan bu yana yalnız olduğum ve derslerime odaklı olduğum için bütün bunlardan bi haberdim. Televizyon bile izleyecek vaktim yoktu. Devrim'in geçmişimi araştırmasını, beni denemek için uyguladığı birkaç testi hiç fark etmemiştim. Doğa'nın mahcup bir tavırla her seferinde açıklama yapmasıyla anlayabilmiştim. Yanlış anlamayın, bu salaklıktan değil sadece günümü kurtarıp yarınımı düşünmek zorunda olduğumdandı. Başka hiçbir şeye odaklı değildim. Yarına yetecek mi diye ekmeği hesapladığınız ve geçim derdiniz olduğunda isteseniz de olamazdınız. Akrabalar hep yardım eli uzatır gibi göründüler. Biz yanındayız dediler tek başına ne yapacaksın sokaklarda dediler. Fakat bir gün bile bir tanesinin evinde huzur göremedim.

Orada rahatsızlık çekeceğime ekmeğimin peşine düştüm bende. Böyle diyince de pek havalı göründü değil mi? Aslında çok kötü günlerdi. 20 yaşında, lise mezunu, kimsesiz kalmış bir kız çocuğu. Devlet bile bakmıyordu. Kimse iş vermiyordu. Cebimde ailemden kalan üç kuruşla zar zor bir pansiyonda kaldığımı hatırlıyorum. Sonra Fulya Ablayla tanışmam ve onun sayesinde veterinerliği sevmem peş peşe gelmişti. Üniversiteyi güç bela bitirip işe başlamam biraz olsun işleri rayına oturtmuştu. Fulya Abla benim en zor zamanlarımda yanımdaydı ve ev bulana kadar onunla yaşamıştım. Üniversitede olsun iş yaşamında olsun her türlü zorluğumda yanımdaydı. Doğa'yı ve ailesini çok konu dışında bıraktım fakat sanmayın ki yardım etmek istemediler. Aksine çok ısrar ettiler hatta evlerinde kalmamı bile istediler. Fakat bu mümkün değildi. Hem gururum izin vermedi hem de kimseyi rahatsız etmeyi istemedim. Arkadaşının ailesinden faydalanıyor desinler istemedim. Kimse bunu da ima etmedi ama insanız işte aklıma geliyordu hep. Düşmüştük ama kalkardık elbet. 

Nitekim kalktık da şükürler olsun. Şimdi bütün bunları düşündükçe aynı hisler çevreliyor etrafımı. Fakat bu sefer kimseden faydalanma söz konusu yok ki ortada. Ben sadece Devrim'i seviyorum. Onun sevgisinden başka bir şey de istemiyorum. Ha, beni seviyor mu orası da meçhul ama bir ihtimal işte. İçimde kalsın istemiyorum sadece. Söyleyip kurtulmalıyım. O da beni seviyorsa ne mutlu bana. Eğer sevmiyorsa gururumla gitmeyi düşünüyorum. Fulya Abla da büyük kentten sıkılıp Eskişehir'e dönmeyi düşündüğünü söylüyordu zaten. Her şeyin bir sınırı var elbette. Beni sevmeyene yüzsüz gibi yapışacak değilim. Saygıyla bu sonucu kabul edip içimdeki sevgiyi yok etmeyi deneyeceğim. Yok edemesem bile en azından ayak altında olup kimseyi rahatsız etmeyeceğim.

Ben böyle düşüncelere dalmışken öğle aramız bitmişti. Fulya Abla da marketten dönmüştü.

"Zeynep, gelen giden oldu mu? Hoş aradaydık ama biliyorsun bu aralar yoğunuz." Dedi. Kafamı olumsuzca iki yana salladım.

"Yok, Fulya Abla kimse gelmedi. Anlaşabildin mi marketin müdürüyle sen?" dedim. Gülümsedi.

"Tabi kızım anlaştım. Allahtan hayırsever insan da 2 kg fazladan verdi mamaları. Bizden olsun hayrımız dokunsun dedi. İnşallah bütün mahalledeki hayvanların karnı doyacak." Dedi.

Sonumuz Ne Olacak?Donde viven las historias. Descúbrelo ahora