13.Bölüm

1.6K 88 6
                                    

Annem

"...annen yaşıyor!" Dedi. 

Şok olmuştum. Kalakaldım hareket etcek mecalim, konuşacak gücüm, ağlayacak yüzü bulamıyordum kendimde. Yalan söylenmişti bana! Açık açık bir açıklaması vardır heralde bunun, yoksa ben kalpten gidecektim. Babam hareket etmeden masaya bakıyordu. Bende put kesilmiştim. Suç babamdaydı madem biliyordun neden demiyorsun? Sessizliğin ardından babam nefes aldı sonra yutkunarak,

"Özür dilerim." Dedi. Hiç birşey demedim ayağa kalkıp usulca ve sessizliği bozmadan odama girdim. Bu bilgiyi öğrenmeme karşı ne babama bakabilirdim ne de annemi bulmamazlık yapabilirdim. Bundan sonra onu merak edip bakmam, bulmam gerekir ama sanki içimden bir his onla görüşmenin iyi bir fikir olmadığını söylüyordu. Odamda yalnızlığıma boğulmak gibi bir şansım yoktu. Sırf annemi görmemek için, elden hiç birşey gelmez! Boğulmazdım ama belki intihar edersem kurtulurdum bu işkenceden neden söylemişti ki babam? Biz bize yeterdik annem bizi bırakmış kimin umrunda?!

Telefonumu elime aldım ve rehberden Bulut'u aradım. O bana hep destek olmuştur. Onu aramak en doğru karar olsa gerekti. Çalar çalmaz açtı telefonunu,

"Alo Bulut?" Kısık ses kulağıma doğrudan ulaştı.

"Hı ne oldu?"

"İlla birşey mi olması lazım?" Aslında evet!

"Yani normalde aramazsın, dökül hadi."

"Buluşsak?" Dedim.

"Yarım saate okulun ordaki parka gel o zaman."

"Tamam kapat." Dedim ve ilk ben kapattım. Babam acaba ne yapıyordu? Bir yandan ona karşı üzülüyordum. Bir yandan da nefret edip kin besliyordum. Ama babam kanımdan biri ne yaparsın? Hâlâ annemin yaşadığını içime sindirememişken, yaşıyor oldugunu bilip sokakta görsem tanımayacağıma adım gibi eminken neden böyle rahat davranıyordum. Kendimi bile çözemedim. Ağlamak istesem de olmuyor!

Düşüncelerimden sıyrıldım. Havalar soğuyordu. Yağmur azar azar atıştırırken gökyüzü, içimdeki duygularım gibi karamsar ve karışıktı. Üstüme yağmurluğumu aldım ve aşağı inip babama görünmeden çıktım dışarı.

Bulut bana parkda el salladığında onu gördüğüme dair bende el salladım. Yanına gittiğimdeyse beni hemen çekti konuşmama izin vermeden bir cafeye soktu. Çekiştirilmiştim! Ama girdigim anda cafeyi ısıtan şömine beni rahatlatdı. Bir masaya geçtik. Bulut iki kahve söylediğinde utangaçlık hissimi istemsizce bastıramadım. Açık saçlarımla soğuk yüzümü ve kızarmış yanaklarımı kapatmaya çalışırken Bulut bana karşıdan yaklaşıp eğildi.

"Beste, üşüdün mü sen?" Dedi. Saçlarımı geriye attı ve kızaran yanaklarım meydandaydı o anda cevap vermeden kahveler geldi. Ellerimi ısıtmak için kahveyi tutmadan önce tekrar saçlarımı önüme getirip kahveyi tuttum.

"Üşümedim!" Dedim bir anda cevap olarak. Sonra kaşlarını çatıp,

"Yanakların-" dedi ama onun sözünü kesip,

"Off Bulut..." dedim ve devam ederek,

"...seni buraya kafa dağıtmak için çağırdım." Dedim. Bulut kahvesinden bir yudum aldı.

"Ne oldu?" Dedi.

"Annem yaşıyormuş ya inanılır gibi değil!" Bir anda dediğim şey karşısında Bulut'un boğazında aldığı kahve yudumu kaldı yutkunamadı sonra ağzını tutup öksürdü.

"Helal helal!" Deyip ofladığım da dikeldi ve gözlerini kıstı.

"Valla mı? Senin adına sevindim." Dedi.

KAVGACI KIZ(Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant