17.Bölüm

1.4K 83 9
                                    

Üvey Anne

"Baba ne evlenmesi ya?" Acaba annemle miydi? Olmazdı 2. bir anne çekemezdim. Nerede yaşayacaklardı? Beni annememi atacaktı? Kimdi bu?

"Kızım yarın Mihrima annen buraya gelecek alış diye tanışırsın falan bir haftaya nikah kıymayı düşünüyoruz." Daha yeni haberim oluyor ve haftaya nikah kıyacaklar.

"Ben?" Dedim kafamı bir yöne eğerken,

"Hep beraber bu evde yaşayacağız." Daha adını bile ilk defa duyduğum bir kadınla nasıl senelerce aynı evde yaşarım. Aslında senelerce değil üniversite kazanıp gittiğimde kurtulmuş olurum. Annemi de alırım yanıma!

"İyi gelsin yarın bakalım nasıl biriymiş." Dedim kinayeli sesimle, yemeğimi bitirip odama çıktım. Evin işlerini de hizmetçi misali ona yaptırrım. Onu bu evden göndermek için elimden geleni yaparım. Ama belki de anlaşırdık? Anlaşsak bile annemin yerini kimse dolduramaz! Kürk Mantolu Madonna elimdeki kitaba hüzünle baktım. Annemin hasta olduğu aklıma geldi. Gözlerimi kapattım. Onun hasta olduğuna inanmak istemiyordum. Yatağım içinden çıktım. Kitabı bir köşeye koyup, çalışma masama oturdum. Amacım sabaha kadar test çözmekti!

♥♥♥

"Kaşlarınız boya mı?" Yüzü asıldı. Umursamazca yemeğinden bir lokma alıp yutduğunda babam bana kaş göz etti. Ne vardı yani Mihrima karısıyla aynı evde yaşayacaktım. Onu tanımak hakkımdı. Hep beraber akşam yemeğini yiyorduk. Mihrima sanki Muhteşem Yüzyıl'dan kaçmış gibi bir isim olmasına rağmen ilgisi yoktu! Sarı olan ve her halinden belli boya olduğu saçlar, uzun boy ve fit vücut olmasına karşın yüzünün kırışıklığını fondotenle kapatmaya abanmış bir cilde sahipti. Kibarlıktan kırılacaktı ve geldi geleli saçma sorularımla onu darlamadan edemiyordum.

"Dövme." Dedi ince sesiyle. Ne dövmesi?

"Hı?" Dedim tek kaşımı kaldırıp, yüzümü buruşturunca,

"Kaşlarım diyorum Beste'cim dövme!" Yuttuğum lokmayı öğürerek boğazımda kalmaması için ağzıma peçete götürdüm. Çünkü Mihrima karısının kolları dövmeliyken kaşlarının da dövme olduğunu öğrenmiştim. Şaşmamalıydım dudaklarıda botoksdan patlıcak olması dikkatimi yerle bir etti. Ona baktıkça midem bulanıyordu. Bir kere evlenmişti ve ondan da benden 2 yaş büyük bir çocuğu olmuş. Kendisi gibi çocuğudu mal olsa gerek bir kere sınıfta kalmış.

"Alp ile aynı okula gidersiniz artık." Dedi iğrenti bakışlarını üzerime götürdüğünde, o bizle mi yaşayacaktı? Daha hiç gördmediğim bir üvey kardeş kirliliğiyle aynı evde yaşayacaktım. Sığıntı gibi birde anası vardı. Midem ona baktıkça daha fazla bulandı ve bizi izleyip ses bile çıkarmayan babama bakıp,

"Afiyet olsun size." Deyip masadan kalktım. Bir bu eksikti! Suratımın asık olması babamın yüzününde düşmesine neden olmuştu besbelli. Odama gittiğimde Arya'yı aradım. Ya Deren ya da Arya bana iyi geliyordu. Telefonu açtığında,

"Kanka bize gelsene." Dedim direkt.

"Gelirim gelmesine de saat geç oldu."

"Ya ne olur? Bugün bizde kal yarın okul yok abin bıraksın yarın gezeriz."

"Bilmem." Dediğinde gelmeyeceğini anladım ve gelmesini sağlayacak kelimeleri söyledim.

"Kanka çok kötüyüm, dertlerim var."

"Tamam geliyorum." Deyip kapattı. Deren'i de mi çağırsam? Evet evet onuda çağırıyım. Telefonuma tekrar bakıp Deren'i aradım.

"Alo Deren naber?"

KAVGACI KIZ(Tamamlandı)Where stories live. Discover now