22.Bölüm

1.3K 83 9
                                    

İfşa

"Şey evet sensin."

"Neden?" Dedim neden onun odasında resmim vardı.

"Ya Beste ben senden hoşlanıyorum ve odamda güzel bir ayrıntının bulunması benim suçum değil." Dedi ve bende resimi bırakıp ona döndüm.

"Biliyorum." Dedim.

"Na- nasıl?" Diye kekelediğinde,

"Sarhoşken sevdiğini söylemiştin." Dedim.

"Off çok salağım." Deyip yüzünü elleriyle kapattı ama ben onun ellerini tutup,

"Değilsin!" Dedim. Bir süre sessiz kalıp odasında gezindim. Artık ikimizde biliyorduk onun beni sevdiğini. Ne üzgündüm ne mutlu bir şey yaşanmamış gibi davranmam en iyisiydi. Kitaplarına baktım. Arkamda sessizce duruyordu.

"Bunu okudun mu?" Dedim elimdeki Sol Ayağım adlı eseri ona gösterirken kafa salladı.

"Aynen okudum." Dediğinde elimdekini rafa sokup kafa salladım.

"Bunu?" Deyip Uçurtma Avcısı'nı gösterirken kafa salladı. Sonra gözüme bir kitap takıldı. Elimi oraya attığımda direkt kitabı benden önce aldığı gibi arkasına sakladı.

"Onu boşver." Dedi ve üst rafa koydu. Başka bir yere yöneldim. İki Şehrin Hikayesi, Şizofren, Budala, Suç ve Ceza ve hatta dedektif kitapları gözüme takılan kitaplar arasındayken,

"Aaa Karantina serisi bitirdin mi?" Deyip serinin olduğu rafa baktım.

"Evet bitirdim. Sen?" Bende gülerek kafa salladım.

"Aynen bende bitirdim. Tarzlarımız aynı gibi. Korku okur musun?" Diye sordum.

"Annem aldırmıyor kardeşimde okumak istediği için." Sırıttım ve duvarlardaki posterlere ister istemez göz attım.

"Gidelim mi? Merak edecekler." Dedim ama Enes hiç oralı olmayıp,

"Biraz daha dursaydık ya." Dedi ve daha sonra rahatlıkla söylediği bu lafın ne olduğunun farkına yeni yeni vardı.

"Yani şey onları hep görüyoruz. Hem ben sana bir şey göstereceğim." Yatağının yanındaki siyah kapıyı açtı.

"Gelsene." Dediğinde peşinden gittim. Oda biraz minikti ve simsiyah çok güzel bir piyano bizi karşıladı. Bir kitaplık daha vardı. Ama kitaplıkta kutular vardı.

"Bunlar nedir?" Deyip kutuları gösterdim.

"Ha onlar koleksiyon misket, kart, eski paralar, gazoz kapağı ve çakıl taşı." Dediğinde hayretlerle ona bakıyordum. Her kutuyu benim merakımı gidermek için gösterdi. En son da çakıl taşı kutusunu açar açmaz gözüme bir parlak taş çarptı. Bembeyaz pürüzsüz ama sıradan bir taşa benzemeyen ve hiç görmediğim bir taştı kristal gibi. Elimi oraya attım. İncelemeye başladım ve ağzımdan ister istemez,

"Çok güzel!" Lafı kaçtı.

"Senin olabilir. Ben de çok beğenmiştim. Onu Balıkesirde bulmuştum 2009'da."

"Sende kalsın çok beğendiğin bir taş nasıl olsa."

"Yok sende kalsın, en azından beni hatırlarsın." Dediğinde boş boş bir süre bakıştık. Elimdeki taşı aldı ve benim cebime koydu.

"Benim için kaybetme." Dedi. Kafa salladım.

"Piyano çalabiliyor musun?" Diye her zamanki gibi konuyu dağıttım.

"Aynen çalabiliyorum." Deyip sandalyeye oturdu. Bende yanına oturduğumda. My Heart Will Go On'u çalmaya başladı. O kadar güzel çalıyorduki. Kendimden geçmiştim. Şarkıyı çalarken bile gözlerini kapatım o duyguyu hissettiriyordu. Gözlerini açtığında ben hâlâ yüzümdeki tebessümle ona bakıyordum. Sonra kendime gelip, sirkelendim. Minik odadan çıktık.

KAVGACI KIZ(Tamamlandı)Where stories live. Discover now