2🍁 Ağlayan keki ıslatan gözyaşlarımız

348 29 25
                                    

Günden evvel aydınlanan telefonum okul alarmı için uğursuz uğursuz çalıyordu odada. En son ne zaman deliksiz bir uyku çektim bilmiyorum. El yordamı ile yastığın etrafında bulduğum telefonu susturdum. Perdeyi ucundan aralayınca sokak lambasının sökün eden güne direnen son ışıkları odaya kısa bir an doluştu. Yüksek yüksek inşaatların üzerinden doğum sancısına tutulmuş gün geceyi bir ışık çizgisi ile kesmişti ufukta. Dev otobotlara benzeyen apartmanlar bölgenin deprem riskine rağmen eski ormanlık alanda yükselirken bir zamanlar gölgesinde koşturduğumuz ağaçlar artık yoktu. Uzun zaman yükselen itirazlara başka yere ekildiler diyen yetkililerin sözüne hiçbir yerde rastlanmadı fakat çocukluğumun en onulmaz anıları orada hâlâ. Kasabamızı istila eden modernlik o günleri sonsuza kadar bu şehirden silmek ister gibi hızla örüyor beton duvarlarını.

Unutulan anıları kim ne yapsın..

Perdeyi iki yana aralayıp pencereyi araladım. Pencereyi açar açmaz içeriye dolan güz kokusu göğsüme çağırdı o bilindik sızıyı. Kulaklarım geçmişin uğultusu ile çınlıyor. Kabarıp duran yüreğimden tek yaş düşmüyor kirpiklerime, sanki bir nehir akıyor bir mucize olsun diye aranan gözlerimin gerisinde içime içime..

Ben bu kadar yanmazdım, umursamazdım dünyaya ne olduğunu. Ortaokulu açıktan okuduktan sonra sıradan bir liseye kaydolmuşken, kaç gün oldu şunun şurasında dersler başlayalı. Hiçbir oyuna dahil olmak istemedim sen yokken. Ayaklarıma sözüm geçmiyorsa, her adım gelecekten sapıp geçmişe düşüyorsa sebebi sensin.. öyle diyor beni görenler.. oysa kahkahalarını hatırlamıyorum, gülünce kısılan gözlerini.. on yaşında bir oğlan nasıl gülüyorsa öyle gülüyordun her halde.

Okula gitmem gerek. Seni düşünmek istemiyorum artık.

Baban senin için açtığı hesaptan uzun zaman sonra dün son bir duyuru yayınladı. Yakında yokluğun bile silinecek bu dünyadan. Göz yaşlarımıza son verecekler bir tabutla.. toprağın hep ıslak olacak güzel çocuk.. sevdiğin ıslak kekler gibi. Kara, ıslak bir toprağın altında unutacaklar seni..

Benden başka herkes unutacak seni..

Ben unutamam çünkü söylenmemiş sözlerim kaldı sana. Seni güzel bulduğumu hiç söylemedim meselâ. Jane üstelediğinde bile söylemedim, gözlerimi hedef alan karacık gözlerinde hayal kırıklığı görmekten korkuyordum, şimdi tüm korkularım anlamsız, yersiz yokluğun karşısında.
Sen çok güzeldin KyungSoo, çarpık bacakların ve çatırık dişlerinle bile çok güzeldin. Olur olmaz elimi tutan ellerin güzeldi, yanaklarını saran saçların, seninle geçen her ânım..

Yokluğunla savaşmaktan korkarak hatıralarından kaçıp saklandığım bu karanlıktan çıktığımda, okula giden yolu uzattığım oyun parkımızın yerini alan bu inşaat yolunda.. hayalini görüyorum hep. Ayaklarında çorapların yok.

"Çorapların nerede, Kyungja?" diye sormak istiyorum sana, çimento torbalarına oturmuş ayaklarını sallıyorsun. Hâlâ burada olsan ancak bu kadar olurdu boyun, saçların yine yanaklarını sarıyor. Bana el sallıyorsun gülerek. Dudakların kımıldıyor, biraz kulak versem "günaydın Jongin-aahh.." dediğini duyacağım, biliyorum.. gözlerimi ovuşturup geçtim önünden günlerce. Her reddedişimde daha güçlü çıkıyorsun karşıma. Çorapların yok, öyle öfkeleniyorum ki-

"Sen çorapsız asla sokağa çıkmazsın!" diye itiraz edeceğim geliyor.

Omuzlarını silkip çimento torbalarının birinden diğerine zıplıyorsun, göz kırpıp yine gülmemi bekliyorsun. Fakat bu artık beni güldürmüyor Kyungja.. şuramdan, ta şuramdan bir çağlayan akıyor ve gerçek ol artık diye ağlamak istiyorum hepsini.. hep seni..

Kayıp ÇoraplarWhere stories live. Discover now