Gerçek Bir Cin Vakkası

372 10 9
                                    

Okuduğunuz hikaye tümüyle gerçektir.
Olayın yaşandığı yer: Muğla Adatepe köyü
Tarih:1982
Olayı yaşayan: Mustafa öğretmen
Mustafa öğretmenin günlüğünden;

"10 ocak 1982, bugün sıradan bir gün geçirdim. Öğrencilerime alfabeyi ve eğik yazmayı öğretim. Yarın da etkinlik yaptıracağım. Kaldığım ev geceleri soğuk oluyor , çamurdan olduğu için soğuğu hisedebiliyorum, ama ne yapalım görev aşkı ağır basıyor. Bugünlük yazacaklarım bu kadar"

"20 ocak 1982 bugün öğrencilerimle kırları dolaştık, herşey güzeldi lakin köyde telefon olmadığı için uzun süredir anamı babamı arayamadım. Özledim onları...
Canım annem babam onları seviyorum...
Ayrıca bugün evime yaşlı bir teyze geldi, yemek getirdi çok mutlu oldum köyde ilk defa gördüm onu, belkide ben öyle sanmışımdır. Umarım öyledir. Bugünlük bu kadar yeter.

"23 ocak 1982 bugün evdeyim, şehre inip evdekileri aradım gayet iyilermiş çok mutlu oldum. Lakin geceleri uyuyamama durumu oluyor bende. Yalnız olmaktan mı bilmiyorum lakin biri mustafa diye bağırıyor geceleri uyurken. Korku değilde huzursuz hissediyorum, köyde kalacak başka ev olmadığı için idare ediyorum. Bugünde aynı şeyler olursa muhtara gideceğim."

"24 ocak 1982 bugün uyuduğum sırada şiddetli kapı çalması ile uyandım. Kapıyı açtım ancak kimse yoktu. Elektrik gittiği için ışığıda açamadım o an arkamda bir el hissettim lakin kimse yoktu. Artık kafayı yeme noktasına geldim. Muhtara anlatıyorum gülüyor dalga geçiyor, çok okudun bu yüzden delirdin diye şakalar yapıyor. Evin içinde gölgeler görüyorum yatarken aynı.. Tuvalet evin dışında olduğu için dışarı tuvalet yapmaya korkar oldum, tuvalete girdiğim esnada tuvalet kapısı çalıyor, ışığı sönüyor. Hiç rahat değilim huzursuzum."

"28 ocak 1982 dün yine o yaşlı teyze çorba yaptım sana dedi, kurt gibi açtım. Sofraya oturdum çorbayı açtım kan ve iğrenç kokan kemikler vardı. Köpek ölüsü gibi kokuyordu... Hemen dışarı attım... Koku hala evin içinde artık kime anlatacağım derdimi bilmiyorum, şehire inip doktora gözükeceğim. Tabi araba bulursam."

"30 ocak 1982 dün gece stres atmak için kahvedeydim. Herkes bir kadının köyde dolaşıp tavukları çaldığını, camlara taş attığını ve huzursuzluk olduğu konuşuluyordu. Gece geç çıktım kahveden eve giderken ışıklar olmadığı için önümü zor görüyordum. Ay ışığıyla gidiyordum. Önümde köpek ordusu gördüm bir tane köpeği öldürmüş onu yiyorlar, hoştt dememe rağmen kaçmadılar direk hızlı adımlarla eve geldim. Lakin eve geldiğimde kapı açıktı, içeride siyah örtüler giymiş 4-5 kişi vardı. Kimsiniz diye bağırdım, cevap vermediler. Aynı anda kalktılar evden çıktılar. Sonra ben bayılmışım kalktım ve şuan şu satırı yazıyorum. Yarın hocaya gözükeceğim. "

"3 Şubat 1982 yazamadım ama hoca da çare olmadı. Dua okudukça daha da kötü oluyor sanki. Evimin camına taş atıp kırıldığı için geceleri üşüyorum. Az önce yine kapı çaldı lakin kimse yok, ya ben deliriyorum ya da cidden bişeyler var. Öğrencilerime bile alay konusu oldum. Daha fazla yaşamak istemiyorum kendimi zor tutuyorum..."

"5 Şubat 1982 bu bir intihar notudur. Artık kendimi kontrol edemiyorum, kendime zarar vermeye başladım okula da gitmiyorum. Şuan bile karşımda gölgeler hissediyorum, bana bakıp güldüklerini hissediyorum. Artık yaşmak istemiyorum Allah bağışlasın beni, anne baba bu not elinize geçerse sizi çok seviyorum sakın ola ki ağlamayın hakkınızı helal edin..."

"7 şubat 1982 de Mustafa öğretmenin cesedi evinde bulundu. Bıçakla el bileklerini kesip canına kıymış, duvarda İbranice "Ölüm" kelimesi yazıyormuş.

Bu tarz hikayelere devam edeyim mi?Yorumlarınızı önerilerinizi bekliyorum 😘😘

Cinler ve GerçeklerOù les histoires vivent. Découvrez maintenant