8. Haksızlık

177 16 1
                                    

Multimedia: Beren 🍃

İyi okumalar 🌟

~

"Ee gençlik? Napıyoruz?" Diye sorarak çantasını omzuna atan Doruk'a bakıp omuz silktim. "Sizi bilmem ama akşama Utku amca biz kızları gezmeye götürecek." Berna ve Beren'le sırıtarak high five yaptık. "Oo, şanslı güzellikler. Siz beyler?" Diyerek bizim erkeklere döndü bu sefer. "Bizde yapacak bir şey yok. Ders çalışmayı planlıyoruz Uzay'la," diyen Ömer'e burun kıvırdı Kerem. "Beni insandan saymıyor musun sen kardeşim?" Ömer hızla başını iki yana salladı. Bunu yapmasıyla gözlüğü burnuna kadar indi, parmağının ucuyla onu arkaya iterken cevapladı. "Alakası yok kardeşim. Sen bir kere ders bile çalışmıyorsun. Genellikle 'acaba bu kalemi burnumdan fırlatıp dudağımla yakalayabilir miyim' diyerek sirk çalışması yapıyorsun."

Kerem ortaya dökülen kirlileriyle Ömer'e kibirle burnundan soluyarak baktı ve trip atarak benim yanıma geldi. O kolunu omzuma atarken diğerleri de ona ve Ömer'in itirafına gülüşüyorlardı. Keroş'umun yanağından makas aldım. "Üzülme sen minnoşum, eminim ki o hareketi çok geçmeden yapmayı öğrenirsin."

Benim onun tarafını tutmak için söylediğim sözlere de bu sefer kahkahalarla güldüler. Kerem bana 'sen de mi brütüs' bakışları atarken gözlerimi şokla büyüterek, "Ay ne var be? Kesin gülmeyi! Ciddi dedim ben onu," diye cırladım hemen. "Kanka bundan sonra sökmez bence, boş ver," Dedi Kerem omuz silkerek. Gerçekten umursamıyor gibi görünüyordu. En iyisi de buydu zaten. Nasılsa şakalaşıyorlardı.

Eve gelir gelmez ödevlerimi bitirdim ve keyif çatmaya başladım. İnternette vakit geçirdim, biraz Uzay'la sohbet ettim. Ela'ya yarın ders çalıştıracağını söylediğindeyse ukala tavırlarla onu utandırmaya başladım. En sonunda sinirlendiğini farkedince çabucak odasından fırladım. Sinirli bir ikiz her şeyi yapabilirdi doğrusu.

Akşam olunca kızlarla mesajlaşmayı kesip hazırlanmaya koyulduk. Yüksek bel kot pantolon ve siyah tişörtümü çıkardım. Hepsini giyindikten sonra masamdaki parlatıcıdan az biraz sürdüm ve saçlarımı güzelce topladım. Hazırdım!

Sırıtarak aynada kendimi süzdüm ve telefonumu alıp ayna selfiesi çektim. Hemen İnstagram hikayeme minnoş bir düzenleme yaparak paylaştığım sırada Berna'dan gelen "Geldik" mesajı ve bahçede öten korna sesiyle yatağıma önceden hazırlayarak koyduğum minik çantamı alarak odamdan çıktım. "Anne! Çıktım ben," diye evdekilere seslendim ve siyah Vans'larımı giyinerek kendimi dışarı attım. Ne şaşırılası, annem zaten dışarıda Utku amcamla konuşuyordu.

Yanlarına yaklaştığım sıra Utku amcam gülümseyerek saçlarımı okşayıp alnımdan öptü. "Gelmiş mi benim güzeller güzeli yeğenim?" Demesiyle sırıtmış ve başımı sallamıştım. "Biz gidiyoruz o zaman," diyerek annemle tokalaşmış ve arabaya doğru ilerlemişti amcacığım. "İyi eğlenceler annem, dikkat edin," diyen annemle vedalaşıp hızlı adılarla arabaya, arka koltuğa bindim. Öndeki Berna ve yanımdaki Beren'le selamlaşmış ve restorana varana kadar sohbet etmiştik. Utku amca her zamanki komik anılarını anlatmış ve bizi güldürmüştü durmadan. Annem ve babamın dediğine göre gençken de böyle şakalaşmaya bayılırmış kendisi. Bana kalsa Utku amca hiç yaşlanmıyordu da.

Berna'nın şakalaşma ve mizah konusunda bu kadar ileri (!) seviye olmasının da asıl sebebi bu huyunu babasından almış olmasıydı bence.

Restorana gelince arabayı park etmiş ve inmiştik. Beroş ve Bernoş ikisi de benim gibi sade ama güzel görünmeyi tercih ederek pantolon-üst giymişlerdi. Beraber restorana girmiş ve rezerve edilmiş masamıza ilerledik. Utku amca, bizi sık sık böyle gezdirmeyi sever ve her zaman bizim mutlaka beğenebileceğimiz yerler seçerdi. Bu restorana da daha önceden birkaç kez gelmiş ve çok beğenmiştik. Kaliteli bir yerdi bence.

Ay Parçası |Yarı TextingWhere stories live. Discover now