35. Yarayı İyileştiren

107 13 3
                                    

Bölüm şarkısı:

Kaan Boşnak- Benimle Kayboldun

İyi okumalar..

~

Dört gün! Tamı tamına dört gündür Toprak'la konuşmuyordum ve depresyondaydım. Onu şu kısacık olan ama bana 4 asır gibi gelen zaman boyunca çok özlemiştim ama yine de bir yanım yaptığının kırgınlığını yaşıyordu hala. Beni anlamamıştı, anlamaya çalışmamıştı ve sadece az kişinin bildiği bir bilgimi onun la paylaşmıştım. Oysa bunu gitmiş bana sormadan sosyal medyada paylaşmıştı. Kederimden öleceğimi düşünecek kadar mutsuzdum!

Önümdeki televizyondaki filmi izlerken aynı zamanda hem hüngür hüngür ağlıyor hem de tuzlu kurabiye kemiriyordum. Gözyaşlarımdan mı bilinmez kurabiyeler daha tuzlu geliyordu ağzıma ama umrumda değildi. İzlediğim kaçıncı filmdi onu da bilmiyordum ama hem filmden hem film gibi hayatımdan dolayı sürekli ağlıyordum. Ağlayasım geliyordu ve kendimi tutmuyordum.

Annem birazdan işten gelecekti, o zamana kendimi toparlamam gerekiyordu ama buna da üşeniyordum. Tüm gün yiyip bir yerlere tünediğim halde kilo da vermiştim sanki. Eşofmanım belimden düşüyordu.

Merdivenlerden indiğini hissettiğim Uzay'la elimin tersiyle üstünkörü gözlerimi sildim ama bunu önümü görebilmek için yapmıştım. Nasılsa ağladığımı bilecekti, bunu saklamaya bile uğraşamayacak kadar üşeniyordum. "Yine mi Dünya?" dedi arkamdan göz devirdiğini ses tonundan çözerken. Ben kımıldamazken gelip yanımda bitti ve ağaç gibi tepeden bana ters ters baktı. Yıkık gibi göründüğüme emindim. "Yine mi ağlıyorsun?"

Ona ters ters baktım alttan alttan. "Yoo, gözlerimle işemeyi öğreniyorum." Cevabımla burun kıvırdı. "Sen iyice sıyırıyorsun." Göz devirip önüme döndüm. "Daha ne kadar ağlayacaksın böyle?" dediğinde gerçekten sıkılmış gibiydi. Burnumu çektim ona bakmadan. "Ben bir kere filme ağlıyorum tamam mı? Yoksa benim umrumda bile değil," derken çocuk gibi dudaklarımı büzmüştüm tekrar dolan gözlerimle. Ne zaman ağlayacak gibi olsam dudaklarım ya titrerdi ya da büzülürdü. Bu da bir örneği.

"Hep öyle diyorsun zaten. Beni fazlasıyla aptal sanıyorsun ikiz." Kendini yanıma atarken saklayamadığı endişesiyle beni izledi. "Böyle aşk acısı çekeceğine neden halletmeye çalışmıyorsun? Daha ne kadar arkasından ağlayacaksın?" dediğinde gözümden bir yaş süzüldü, omuz silktim ona dönmeden. "Gidip çocukla bir konuşsana kızım, bilip bilmeden bağırıp çağırmışsın. Dinlememişsin de onu. Ya sandığından daha farklıysa durum?" dediğinde kızgınlıkla ona döndüm. "Bu durumda bile benim yerime onun arkasında mı duruyorsun Uzay?"

Göz devirip kollarını kavuşturdu. "Hayır şapşal. Sadece aklını toplamana yardım etmek istiyorum. Okulda Toprak bırakmıyor peşimi, evde de senin sulugözlülüğün. Ne yapacağımı şaşırdım böyle, kıskanmak bunlara tahammül etmekten iyiydi," dediğinde beni güldürmeye çalıştığını biliyordum. Yine de bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafıma doladım ve ağlama krizine geçiş yapmaya hazırlandım. "Yine de benden izin almadı ki bunu yapmak için. Ben ona güvenip kendimle ilgili bir şeyi açmıştım ona.."

Hüzünlü halime daha fazla dayanamayıp yanıma yaklaştı ve kolunun altına küçük bedenimi aldı. Direnmeyip ona yaslandım ve ağlamaya başladım. "Aşk acısı çok kötü bir şeymiş be ikiz.. Canım yanıyor.." Şefkatle saçlarımı okşarken derin bir nefes aldı. Hiçbir şey diyemiyordu çünkü ne hissettiğimi iyi biliyordu. Hiçbir şey diyemiyordu çünkü dese bile geçmeyeceğini biliyordu..

"Yaranın merhemi kimdeyse ona git kardeşim," diye mırıldandı yüzüme düşen tutamlarımı geriye çekerken. "Çünkü sen de biliyorsun ki o yarayı yalnız başına iyileştirmen zor olacak. İyileştiremezsen daha da büyür, irin tutar. Merhemin neyse onu çabucak bul.."

Ay Parçası |Yarı TextingWhere stories live. Discover now