Bölüm 2 "Senin ev yoksa benim ev var."

6.6K 643 291
                                    


"Jeon lanet olası Jungkook partnerimmiş." Buluşma yerinden çıkar çıkmaz telefona doğru hırlamıştı. Daha önce imzaladığı hiçbir şey kendi ölüm senetini imzalamak gibi hissettirmemişti.

"Ouuuv, bekle, sen ciddi misin?" Taehyung'un sesi şok içindeymiş gibi geliyordu ama bundan ziyade eğlendiği belli oluyordu.

"Komik olan ne şu an?"

"Hobi hyung bu habere bayılacak." Sanki Jimin şu an ruhsal bir çöküntü yaşamıyormuş gibi açık açık kahkaha attı.

"Yah! Birazcık destek mi olsan acaba? Ölmek istiyorum." diye inatla sızlanmaya devam etti, olayı büyüttüğünü kendisi de biliyordu. Profesyoneldi ve her şeyi yapabilecek kapasitede birisiydi ama konu... Jeon Junkook'tu işte.

"Drama kraliçeliği yapma. Hayvan gibi yakışıklı çocuk, en azından bu açıdan endişe etmene gerek kalmadı." diye ona takıldığında zevkten dört köşeydi çünkü Jimin'in vereceği tepkiyi çok iyi biliyordu.

"Aslına bakarsan, bana göre yakışıklı değil. İnsanların ona olan aşırı ilgisini anlamıyorum."

"Bak sen, yakışıklı bulmuyorsun demek?"

"Hayır." diye bir gram suçluluk hissetmeden yalan söyledi.

"O yüzden malum partide ona asılıp reddedildin o zaman?"

Bedenindeki tüm hormonlar birden alevlendi, yanakları ve boynu yanmaya başladı, teni saniyeler içinde sıcacık olmuştu. Hafızasında nefret ettiği tek bir anıyı seçmesi söylense düşünmeden o geceyi seçerdi.

"Ölü gibi sarhoştum ve sen de bu konuyu asla açmayacağım diye söz vermiştin!"

"Ah Jiminnie..." diye başladı, şimdiden diyeceği şeyden nefret etmişti Jimin. "Utanma. Sorun değil, kimse ona karşı koyamaz sonuçta."

"Hayır, ben koyarım, ama sen beni sarhoş edip aklımı karıştırdın ve istemeden ona asılmama sebep oldun!" diye kendini savundu Jimin, söylediği en arsız yalan buydu ve genel anlamda çok yalan söylüyordu.

"Gece uyurken içini ne rahat ettirecekse onu söyle tamam. Reddedilmeye alışık olmadığını biliyorum ama bu onun suçu değil, yanlış hatırlamıyorsam kendisi heteroydu değil mi?"

"Taehyung." Jimin gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı. "Arkadaşım olduğuna emin misin?"

Pişkin pişkin -Jimin'e göre- kahkaha attı. "Özür, özür. Ülkenin en seksi adamıyla yiyişmek zorunda olmana inanamıyorum, çok üzücü... ve bir de üstüne para almak? Aman tanrım... işin çok zor canım arkadaşım."

Ne kadar tiksindirdiğini anlaması için hatta uzun birkaç saniye boyunca sessiz kaldı Jimin. "Senden nefret ediyorum."

"Üstte mi olacaksın altta mı?" Umursamadan konuşmaya devam ettiğinde duman attı Jimin, çünkü Taehyung sorusunun cevabını gayet iyi biliyordu.

"Kapatıyorum."

"Ya, kızma bebeğim. Bu konuyu hep dış görünüşe göre etiketliyorlar biliyorsun..." Daha da konuşmaya devam etti, susmuyordu. Gözlerini devirse de dakikalar geçtikçe gülmemek için kendini frenlemesi gerekmişti.

"Tamam, bu kadarı yeterli, güle güle." Aklını kaçırmadan önce kapattı.

Altındaki nevresim yumuşacıktı, ağır ağır kapanan gözlerine karşı koymayı bıraktı ve yumdu sonunda Jimin. Tüm bu durumun ağırlığı üstüne binmişti. Puding her zamanki özgüvenli adımlarıyla yatağa çıktı ve Jimin'in üzerinde yürüdü. Göğsüne yerleştikten sonra patilerini de önünde üst üste koymuştu, her uzun geçen günün sonunda yaptığı gibi mırlamaya başladı. Jimin tuttuğu tüm nefesi büyük bir göğüs şişirmeyle dışarıya bıraktı, aklı milyon farklı yere giderken bir yandan da kızının kürkünü seviyordu.

Through The Lens • Jikook [Çeviri]Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora