Bölüm 7 "Engelimi kaldır."

4.5K 574 161
                                    

Çekimin ilk günüydü. Kendi diyaloglarını ezberlemesi için senaryo bir hafta öncesinden yollanmıştı Jimin'e, hem sanat tarihi vizesine çalışmış hem de sorunsuz bir şekilde ezberini yapmıştı.

İşte bu yüzden mutluydu ve kötü şeylerdense iyilere odaklanmayı istiyordu. Bugün Jungkook'la çekecekleri ilk seks sahnesi mesela, düşünmeye ne gerek vardı?

Yönetmen Kim Namjoon ilk bölümün çekimini iki güne pay etmişti. Malum sahne günün sonunda çekilecekti çünkü gece olması gerekiyordu.

Bu da tüm gün çalışacakları anlamına geliyordu: Jungkook'un kıçından ayrılmadığı, geçen birkaç günde sosyal medyada verdikleri mide bulandırıcı sahtelikteki etkileşimlerinden sonra başının etini yediği koca bir gün.

En azından hem kendi kişisel fanları hem kitabın hayranları hevesle bekliyordu çünkü sözüm ona birlikte çok 'yakışıyorlardı'. Ugh. Jimin bu ve bunun türevi yorumları okurken az kalsın kusacaktı.

Şu anda ekibin kiraladığı özel bir üniversitedeydiler. Karakterlerin okuduğu yer burası olacaktı.

Jimin'in karateri Jun tıpkı Jungkook'un karakteri Jaeho gibi mühendislik okuyordu. Ekipten birkaç kişi daha; Kim Eunha, Kang Yoochan (ki herkes ona Chan diyordu) ve Kim Sehyoon onlara eşlik ediyordu, arkadaşlarını oynayacaklardı. Mimarlık okuyacak olan Nayeon'u da unutmamak gerekti.

Ekip bir an önce başlayabilmek için mekandaki kameraları ve mikrofonları ayarlıyordu. Saat sabah yediydi ve Jimin çalışanlar dışında en erken gelenlerdendi. Herkesi sıcak bir gülümsemeyle eğilip selamlamıştı.

Ekipmanları kuruşlarını izlerken bu boş vaktini kahvesini içerek değerlendiriyordu aynı zamanda da. Erken saate rağmen herkesin arı gibi çalışması tatlı bir heyecan kıvılcımı ateşlemişti karnında. Jungkok'la partner olmasından memnun değildi elbette ama böylesine büyük bir dramayı çekebilme şansını yakaladığı için gerçekten minnettardı. Magazin mecrasında bu dramada başrol olduğu ilan edildiği andan bu yana 10 binin üstünde takipçi kazanmıştı. Yani üç günde içinde. Kariyerinde büyük bir adım olduğuna inanıyordu bu projenin ve buna layık bir şekilde hakkını verecekti.

"Günaydın prens." Ansızın beline dolanan bir çift güçlü kol ve kulağına doğru fısıldanan cümleyle yerinde sıçradı Jimin. Kim olduğunu öğrenmek için bakmasına gerek bile yoktu ama yine de arkasına döndü, ani sevgi gösterisi yüzünden kafası allak bullak olmuştu.

"Yah! Ne bok yiyorsun?" demişti kimse duymasın diye kısık tuttuğu sesiyle. Sanki az önce yaptığı şey alışkanlıklarından biriymiş gibi masum masum gözlerini kırptı Jungkook.

"Ne? Bir tanecik Junie-ah'ımı selamlayamam mı?" demişti korkunç olmaktan başka bir işe yaramayan yumuşak ses tonuyla. "Ayrıca şu an kayıttayız, uslu dur." Ve böylece Jimin'i saran kollarını serbest bırakmak yerine daha sıkı sarmış, çenesini de omzunda koymuştu.

Yutkundu, kamera arkası çekimlerden sorumlu görevliyi görme umuduyla etrafına bakındı. İç çekti Jimin, istemese de sarılışı onu gevşetmişti.

"Ah, uslu çocuk..." diye mırıldanınca gözlerini devirmişti Jimin. Jungkook'un ona üstten bakmasından, her şeyi kontrol edermiş gibi davranmasından nefret ediyordu. Asıl sözü geçen kişinin kim olduğunu gösteresi geliyordu. O hyungtu ve bir parmak şıklatmasıyla çenesini kapattırabilirdi. Malum gün gereğinden fazla azgın olup Jungkook'a istediğini yapma fırsatı tanıdığı için kendisinden nefret ediyordu. Tanrı aşkına, resmen yalvartmıştı onu... Gerçek bir ders vermesi gerekiyordu. Bir dakika. Lanet olsun. Hayır. Jungkook'u yaptığı hadsizlik için onu cinsel şekilde cezalandırmayı düşünmüştü resmen az önce, bunun farkındalığıyla gözleri anında kocaman oldu ve yanakları ısındı. Aman tanrım. Lanet aklıyla zoru vardı. "Duydun mu beni?" Jungkook'un sesi belirginleşti birden.

Through The Lens • Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin