y e d i

1.7K 256 206
                                    

BAŞLAMADAN ÖNCE:

selam millet. bu kitabın bölüm sayısını 20 ilâ 25 arası tutmayı düşünüyordum. ama sonra bir diss kitabının bu kadar uzun tutulmasına gerek olmadığını düşündüm ve 10. bölümde final yapma kararı aldım. açıkça söylemek gerekirse kitabı erken final yapma kararım bu değil sadece. kitabı yazarken sürekli zihnimde 'emine bulut'un çığlıkları yankılanıyor, aklıma katledilen kadınlar geliyor ve bu kadar olaylara rağmen ısrarla iğrenç konulu kitaplar yazmaya devam eden leş kitleye sinirleniyorum.

umarım bu kitap tez vakitte ilgili yerlere gider, ulaşması gereken yerlere ulaşır. sizde desteklerinizi eksik etmeyin lütfen.

sizleri seviyorum, iyi okumalar çiçeklerim.

song: coolio - gangsta's paradise

Zarardan kaçmak için zarara uğrardık. Günahı, günahla kapatırdık. Kötüyü, kötülükle alt ederdik.

Gündüz teyzeye sarılırken, cebinden aşırdığım telefona bir daha baktım. Aklımda bir plan vardı. Bunu uygulayacaktım. Gecenin bir yarısıydı ve içeri kimsenin girmeyeceğini umuyordum.

Telefonun şarjı vardı. Bu beni birkaç gün götürürdü. Telefonu güç tasarrufuna aldıktan sonra ezberimde olan Barlas'ın numarasını tuşladım. Telefon üçüncü çalışta açıldığında yorgun bir ses işittim. "Efendim?" Kapıya tekrar baktım. "Sakın yüksek sesle konuşma, ben Güneş." Birkaç tıkırtı ardından konuşmaya başladı. "Neredesin sen? Kaç gündür kimsenin gözüne uyku girmedi. Polise bile gittik." Sesi o kadar telaşlı geliyordu ki, gözlerimin dolmasına engel olamadım. Onu özlemiştim.

"Barlas sana her şeyi anlatmak isterdim ama inan..." Gözümden akan yaşı hızla sildim. "Vaktim yok. Şimdi polise gidiyorsun ve aramanın nereden geldiğini soruşturuyorsun. Tek olmak zorundasın Barlas." Titrek bir nefes aldım. "Bu itleri ölüm dışında hiçbir şey durduramaz. Hapishaneye gitmek ona ödül olur." Kısa bir sessizlik oldu. "Barlas lütfen..." Fısıltım ardından yutkundum. "Bana yardım et."

"Seni kurtaracağım, Güneş. İşin sonunda katil olsak bile senin yanında olacağım." Hıçkırmamak için elimle dudaklarıma baskı uyguladım. "Barlas..." Titrek bir nefes aldım. Ve ikimizde aynı anda kurduk o cümleyi: "Seni seviyorum."

Yüzümde kırık bir tebessüm oldu. "Sana söz veriyorum..." Kapıya tekrar baktım. "Bunu gözlerine bakarak söyleyeceğim." Güldüğünü duydum. "Sana söz veriyorum, senden o cümleyi duyacağım." Alt dudağımı dişledim. Hâlâ fısıltıyla konuşuyordum. "Sakın ben aramadan, arama. Benden mesaj bekle." Bir şey demesine müsaade etmeden telefonu kapattım ve telefonu önce sessize sonra uçuş moduna aldım.

Telefonu yastığın içine koyduktan sonra yatağın içine girdim. Koridordan duyduğum tıkırtılarla gözlerimi kapadım. Kapı açıldığında bozuntuya vermeden uyku numarasına devam ettim. Oda da yankılanan adımlar kime aitti bilmiyordum ama deli gibi bakmak istiyordum.

Saçlarımda hissettiğim el ile yorganın altındaki elimi yumruk yaptım. "Sana çok aşığım, Güneş." Duyduğum sesle çığlık atmamak için çok zor tuttum kendimi. "Seni kendimden bile kıskanıyorum, seni her şeyden, herkesten kıskanıyorum." Sıkıntılı piç.

Saçlarımı okşamaya devam ederken, plan şimdi başlatmak için harika bir zaman olduğunu düşündüm. "Kayra," diye fısıldadım ve ona doğru döndüm. Elimin üzerinde olan elini tuttum. Ellerimi kesinlikle çamaşır suyu ile yıkamalıydım.

Saçıma öpücük kondurdu ve adım seslerinden anladığım kadarıyla benden uzaklaştı. Kapının kapanışı ve hemen ardından kilitlenişiyle gözlerimi açtım. Midem bulanmıştı. Cidden midem bulanmıştı. Hızla yataktan kalkıp, tuvalete koştum. Kapıyı ardımdan kilitledikten sonra klozete eğilip, kusmaya başladım. Bir yandan karnım acıyordu öbür yandan gözlerim sulanıyordu.

kadınWhere stories live. Discover now