*8*

3.3K 279 79
                                    

Merhaba!

☆ vermeyi unutmayın lütfen!

Bir de yorum yaparsanız çok sevineceğim ^-^

                                *💛*

"Birdy! O ikiyüzlüyü bırak ve yanımda otur."

Hannah beni kendine çekerken dengemi kaybedip düşmek üzereydim. Son anda toparlanıp ona baktım.

"Sakin ol Hannah. Senin yanında oturacağım tamam." Dedim ve yanındaki sıraya oturdum. Hannah sinirle Cedric'e bakarken ben de derin bir nefes aldım.

"Hadi ama Hannah! Özür diledim. Sana öyle bağırmamalıydım biliyorum." Dedi Cedric isyan edercesine.

"Kapa çeneni Diggorry! Senin saçmalıklarını daha fazla dinlemek istemiyorum." Dedi Hannah. Kızaran yüzü ve dolan gözleri sanki kırgınlığını gösteriyor gibiydi. Yanımdan kalkıp Gryffindor öğrencisi olan Neville'in yanına oturdu. Neville ona şevkatle sarılırken Hannah da kollarını ona dolamıştı. Ne kadar sevimliler dedim içimden. Boşalan sıraya Cedric geçti ve bana döndü.

"Özür dilerim..." dedi ince sesiyle. Ağlamaklı olduğu belliydi.

"Cedric... Benden özür dileme. Eminim Hannah da seni affedecektir. " dedim güven vermek isteyerek. Elimi sırtına koydum ve gülümsedim.

"Ona çok ağır şeyler söyledim. O benim en yakın dostum. Aptal kafam!" Dedi ve dolu gözlerle bana baktı.

"Sorun sadece Hannah değil, değil mi?"

"Aslında hayır..." dedi bana bakarak.
"Kendimi dışlanmış hissediyorum. Etrafımda çok kişi var ama ben sanki yapayalnız gibiyim. Sizi kaybediyorum. Rolf geldiğinden beri onunla ilgileniyorsunuz. Onu seviyorum elbette. Ama birşey olduğunda Rolf kırılmasın, ama Cedric'e istediğinizi söyleyin gibi oluyor. " dedi nefes nefese. Gözünden süzülen yaş ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu.

"Sakin ol Cedric. Rolf'u seviyoruz elbette ama sen de bizim dostumuzsun. Seni dışlamıyoruz. Seni seviyoruz biz." Dedim sevkatle. Yanağına süzülen gözyaşını elinle sildim ve gülümsedim.

"Teşekkür ederim..." dedi sessizce. Elini yanağındaki elimin üstüne koydu ve elimi tutup sıraya koydu.

İçeri giren Profesör Mcgonagall ile önümüze döndük. Cedric ders boyunca uyuklamıştı. Bir taraftan elimi de tutuyordu. Profesör Mcgonagall durumu anlamış gibi birşey dememişti. Ders bittiğinde zoraki yazdığım eciş bücüş notları kaldırırken Cedric'i de uyandırmaya çalışıyordum.

Başımda dikilen Harry dikkatimi dağıttığında ona döndüm. İçerisinde bulunduğum duruma lanet edip bıkkınca nefesimi verdim.

"Yardım lazım mı Bayan Black?" Dedi dalga geçerek.

"Cedric'i kucakla ve onu elimden ayır Potter. Galiba kangren oluyorum. " dedim gülerek.

Harry Cedric'i uyandırırken ben de sonunda elime kavuşmuştum. Kızarmış ve karıncalanan elim sayesinde sonunda notlarımı toparlayınca zaferle gülümsedim.

Harry ve Cedric beni beklemeden çıkmışlardı. Sınıfta sadece ben kalmıştım.
Hızlı adımlarla boş sınıfı terk ettiğimde sıkış sıkış olan koridorların arasından süzüldüm. Koroda olduğum için bu ders itibariyle tüm gün prova yapacaktık.
Notlarımı bir puff'a verip yatağıma bırakmasını rica ettim. Kendimi müzik odasına attığımda içerisinin daha yeni dolduğunu gördüm.

Akşamın geç vakitlerine kadar süren prova sonunda bittiğinde kısılan sesimle yapayalnızdım. Birçok öğrenci aynı durumda olduğu için sızlanmayıp koridorlarda ilerlemeye başladım.

Karşımdan koşarak gelen Pansy beni gördüğünde gülümsedi.

"Hadi ucube, bana yardım etmelisin!" Dedi nefes nefese. Ağrıyan boğazıma masaj yaparken gözlerimle ne oldu demeye çalıştım.

"Draco, uhm... biraz içmiş olabilir ve uhm... yanında aptal bir Weasley de olabilir. Bunlar hep ihtimaller öyle değil mi?"

Bugün cumaydı. Yani öğleden sonra Hogsmade'e gidebiliyorduk. Ama ben prova  nedeniyle kaçırmıştım. Anlaşılan benim yerime Ron ve Draco birşeyler çevirmişti.

"Ama Pan, Ron ve Draco beraber birşey yapmaz ki?" Dedim kısık sesle. Özellikle alkol almak gibi bir aktiviteyi beraber yapmaları hiç normal değildi.

"Aslında arkadaşca değildi ve arada rekabet de vardı. Tanrı aşkına sorgulama ve bize yardım et!" Dedi Pan. Draco sayesinde tanışmıştık ve arkadaştık. Okulun çoğu ile arkadaştım ama bu bir puff için oldukça olağandı. Biz arkadaş canlısıydık.

Hızlı adımlarla onu takip ederken aklıma gelen büyü ile boğazımı düzelttim. Gür çıkan sesim ile gurur duyarken Pansy'e yetişmek için koşmaya başlamıştım.

Sonunda bahçeye ulaştığımızda bankların üzerinde Draco ile koyun koyuna yatmış bir Ron beklemiyordum. Hermione başlarında bekliyordu. Profesörlerin bugün toplantısı olduğu için onları görmemeleri çok iyi bir şanstı.

"Bu hâl ne böyle?" Dedim şaşkınlıkla.

"Sus da yardım et Birdy. Yarım saattir ben daha yakışıklıyım muhabbeti yapıyorlar. Sanırım beyin hücrelerim öldü." Dedi Herm. Uzun bir off çekip iki ayyaşa baktım.

"Pansy tut şu Ronald'ı da Gryffindor salonuna bırakalım. Sen de Hermione bu sarı kafayla kal. Birisi sizi yakalarsa şu zekanı kullanıp kurtulursun." Dedim ve Ron'un kolundan tutup yukarı çektim. Dakikalar sonunda Pansyle nefes nefese kalarak Ron'u kaldırmayı başarmıştık.

Merdivenlerden hızla çıkarken karşı tarafta Harry'i gördüm. Kısık sesle ona seslenirken Pansy de bayılmamak için kendini tutuyordu.

"Neden Dracoyu ben almadım ki? Bu koca aptalı taşımak çok zor!  " dedi isyan edercesine.

"Çünkü Draco seni görünce çenesi düşüyor ve sürekli konuşuyor Pansy! Yakalanmamak için onu Hermione ile bıraktım. Malum ona sadece aşk ile bakıyor." Dedim imayla.

"Demek sende farkettin. Bana sürekli yalan söylediğimi söylüyor ama apacık ortada. O aptal Granger'dan hoşlanıyor. " dedi Pansy zorlukla.

Harry bizi gördüğünde koşarak yanımıza geldi. Ronu onun üstüne atıp derin bir oh çektim. Ancak Pan o kadar şanslı değildi. O da Ron ile Harry'nin üzerine uçmuştu. Zar zor toparlanırlarken ben de bahçedeki kumruların yanına indim. Flich neyseki toplantıdaydı. Güvenlik ile ilgili olduğunu düşünüyordum.

Bahçeye çıktığımda Herm Dracoyu yerden kaldırmaya çalışıyordu.

"Bu iş için okulun bahçesini kullanmamanızı öneririm Herm. " dedim ve güldüm. Sinirle bana bakarken bir taraftan da bacağına yapışmış sarı kafadan kurtulmaya çalışıyordu.

"Yardım et de şundan kurtulayım. Beni bırakmıyor. " dedi kızgın yüzüyle.

Zoraki Dracoyu da kaldırıp zindanlara taşıdığımızda Pansy bizi kapıda bekliyordu.

"Seninle işim bitmedi ucube." Dedi ve bana tehtitkarca parmağını salladı.

"Ve sen, bulanık. Teşekkür ederim. Bu koca bebeği buraya taşıdığın için." Dedi Hermioneye dönerek.

"Pans. Çok ayıp. Bulanık denmez." Dedi yerdeki sarhoş beden. Hepimiz ağzımız açık bir şekilde ona bakarken o ise sadece sırıtıyordu.

                                 *🖤*

Dramione *-*

☆ vermeyi unutmayın lütfen!

Ve lütfen yorum yapın. Çünkü yorum yapınca daha çok yazasım geliyor.

𝐁𝐢𝐫𝐝𝐲 | Harry Potter Fanfic Donde viven las historias. Descúbrelo ahora