*10*

3K 245 57
                                    

Selam!

Şunu söylemekten bıktım ama lütfen ☆ vermeyi unutmayın!

Yorum da yaparsanız beni mutlu edersiniz. Biliyorsunuz yorum yapanı dövmüyorlar -_-

*💛*

Birdy elindeki sepeti Hannah'ın eline tutuşturdu. Karşısındaki Cedric onlara sormadan onlar adına bir plan yapmıştı. Ve işin kötü tarafı bu planda beraber olmaması gereken çok kişi vardı.

"Bir şekilde hallederiz. Lütfen hayır deme.
Biliyorsun Harry şuan çok stresli. Ona yardımcı olmalıyız."

"Yalvarman bittiyse ne yapmamız gerektiğini düşüneceğim. Tanrım! Bunu nasıl açıklayacağım?"

Birdy sitresle dört dönmeye başlayınca Hannah dalga geçercesine gülmeye başladı.

"Hadi ama Birdy! Hallederiz. Birbirlerinin üstüne atlayacak halleri yok ya?"

Nitekim öyle de olmuştu. Gölün kenarında bir insan sürüsü oluşmuştu. Draco Harry 'i suçlayan bir konuşma yapmış, Harry onun üstüne atlamış, olayı izlemekle meşgul olan diğerleri ise iddaya bile girmişti. Birkaç dakika sonra iki genci ayırıp yere koydukları minderlere oturmuşlardı.

Draco Pansy'e burada olmanın iyi fikir olmadığını söylerken bir taraftan da burnuna dolan o kokuyu bastırmaya çalışıyordu. Yine aynı şey diye düşündü. Yine o koku. Tüm gece aklında değilmiş gibi bir de burada onu bulmuştu.

Halbuki Hermione bunu kasıtlı yapmıyordu. O sadece Harry'i sakinleştirmek için çabalıyor, Ron'un patavatsızlık etmesini önlemeye çalışıyordu. Arkasında kalan Draco dikkatini bile çekmiyordu.

Cedric de Harry'nin hemen yanında oturmuş, yaptığı küçük hatayı telafi etmek istercesine gülümsüyordu. Yanındaki kız arkadaşı Cho ve arkadaşı Luna ortamın verdiği gerginlikten nasibini almıştı.
Cho sadece sevgilisine bakmıyordu. Ortamda ne kadar erkek var hepsine bakıyordu. Ama bu ara favorisi Harry'di.
Saçma muhabbetlerinden sıkılsa bile gülümseyip dikkat çekmek için bin takla atıyordu.

Ron bunaldığını hissedip karagöle biraz daha yaklaştığında eline birkaç taş alıp sektirmeyi denedi. Arkasından gelen hışırtıyla kafasını o yöne çevirdi. Meşhur Slytherin prensesi onun yanında doğru geliyordu. Yüzünde saçma bir gülüş vardı.

"Merhaba Weasley. Ne yapıyorsun?" Dedi yanına ulaşınca.

Ron şaşırsa da kabalık etmemek için ona hafifce gülümseyip yüzünü göle çevirdi.

"Taş sektiriyorum. En azından daha az geriyor." Dedi ve bir taş daha fırlattı göle.

"Aslında seninle birşey konuşmak istiyorum. " dedi genç kız. Bir adım daha yaklaşıp Ron'un koluna girdi. Onu büyük bir ağacın arkasına çektiğinde kimsenin onları görmeyeceğinden emin oldu.

"Hey! Ne yapıyorsun?" Dedi Ron telaşla.

"Merak etme seni öldürmeyeceğim. Sadece şey konusundan haberin var mı bilmek istiyorum."

Yüzü anlamadığını belirtircesine kasıldı.

"Hangi konu?"

"Uhm... Draco ve şey... Hermione konusu?"

"O ikisi mi? Onlar ateşle barut gibi, sıcak ve soğuk gibi. Ne alakaları olabilir ki?" Dedi merakla Ron.

"Ah sen bilmiyorsun o zaman. Yani Hermione de biliyor mu emin değilim ama. Herneyse. Boşver Ronald. " dedi ve arkasına bakmadan arkadaşlarının yanına döndü. Ron ise nasıl tam adını biliyor diye düşünmekten kendini alamamıştı.

Birdy hemen yanında oturan Rolf ve Luna'nın tatlı hallerine gülümseyerek bakıyordu. Rolf o kadar kibardı ki Luna bile bu duruma şaşırmıştı.

Cho, Cedric ile ilgilenmekten başka herşeyi yapıyordu. Tabi Birdy ve Hannah bunu kaçırmamıştı. Pansy onları yanına çekmiş ve derin bir dedikodu alanı yaratmıştı bile. Herkes darmadağın gibiydi. Buna rağmen Harry kendini mutlu ve güvende hissediyordu. O aptal Malfoy burada olsa bile.

Profesör Dumpledore yukarıdan onları gözetlerken Harry'in iyi olduğuna kanaat getirip koltukta oturan iki adama döndü. Sonunda insana benzemeye başlayan Sirius Black önündeki kurabiyelere dadanmıştı.
Remus Lupin ise ona terbiyeli olması için dil döküyor gibiydi.

"Evet baylar. Bay Black için ne yapmayı planlıyoruz?" Dedi ve ellerini masaya koydu Dumpledore.

"Hogsmade'de sakladığınız kanıtlara erişmemiz kolay oldu. Sirius'un o gece nerede olduğunu kanıtlayabiliriz. Ancak evin adresini daha önce vermesi ihtimali hâlâ ortada." Dedi Remus. Önünde kalan son kurabiyeyi de ağızına attı. Diğerlerini Sirius bitirmişti bile.

"O haini bulmalıyız Profesör. Peter Pettigrew. O buralarda biyerde. O zaman ölmediğini kanıtlarsak ve onu mahkemeye çıkarırsak eminim beni suçsuz bulurlar. " dedi Sirius. Karnının tokluğunun verdiği huzurla gülümsedi.

Dumbledore düşünür gibi yaptı.

"Onu bulmak kolay değil Sirius. Bize sihirli bir yerbulma aleti gerekiyor."

"Ah o kolay kısmı. Çapulcu haritası ne güne duruyor? Acaba şimdi nerededir?" Dedi ve düşündü Sirius.

"Sanırım ilk önce haritayı bulmalıyız Profesör. Sonra Pettigrew'i yakalarız. En son da mahkeme tabiki. "

Remus ayağa kalktı ve Sirius'u çekiştirerek ayağa kaldırdı.

"Onu güvenli yere götüreyim. Tek başına olunca bir köpek olup kendini çocuklara sevdiriyor. Karşısına çıkmaması gereken çocuklara." Dedi ve derin bir nefes aldı Remus.

"Hadi ama dostum! O benim çocuğum! Tabiki onun karşısına çıkacağım. Onu özledim." Dedi Sirius.

"Bay Black, sizi aklamak için uğraşıyoruz ama siz kemdinizi tutamıyorsunuz. Lütfen sabredin. Sizin için zor olsa bile."

Oturduğu sandalyeden kalktı ve iki adamın yanına yürüdü Dumpledore. İkisinin de ufaklığını biliyordu.

"Üzgünüm Profesör. Ama 12 yıl. Hayatımdan çalınmış 12 koca yıl var ortada. " Sirius'un sesi titriyordu.

"Onun da hayatından çalınmış 12 senesi var bay Black. Annesiz ve babasız 12 sene. Ve tek yakın akrabası olan büyükannesini de küçük yaşta kaybetmesi var tabiki. Öğrencilerim benim için çok değerlidir Sirius. Çektikleri acıları hissederim."

Ortamdaki hüzün havası artmış gibiydi. Sirius bir köpeğe dönüşüp Remus'un yanında beklerken Profesör Dumpledore'a veda eden Remus son kez pencereden çocuklara baktı ve gitmek için kapıya yöneldi.

Arkadaşını sağ sağlim güvenli eve götürecekti. Ve döndüğünde de haritayı bulup Peter'ı yakalayacaktı.

*🖤*

Birkaç bölüm sonra 3. sınıf sona erecek.
O yüzden bazı şeyler biraz hızlı gelişecek.
Ayrıca kitaptaki gibi bir 3. sınıf görmeyeceğiz. Haber vereyim dedim.

☆ vermeyi unutmayın lütfen!

Ve lütfen yorum yapın ^-^

𝐁𝐢𝐫𝐝𝐲 | Harry Potter Fanfic Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum