(Crazy for you but) not that crazy.

4.4K 713 212
                                    

"Neden bardağı bıraktın?" dedi Minho. Jisung elindeki kadehe baktı ve bir oturuşta yuttu tamamını.

"Sanırım artık kristal bardakları sevmiyorum." dedi.

"Tatları ölüm gibi." Bunu içinden söylemiş olsa da Minho onu duymuştu.

Minho uzun kırmızı saçlarını tararken duraksadı.

"Ölümün tadını biliyor musun ki?" dedi merakla.

"Biliyorum tabii." dedi Jisung böbürlenerek.

"Ben tam iki kere öldüm."

"Beni sevdiğin zaman ve beni aldattığın zaman."

Jisung yatağında sola dönüp içindeki burukluğun sebebini anlamaya çalıştı.

Rüyası silik silik aklına dolarken kalp ağrısı büyüdü de büyüdü. Gelip tam da göğüs kafesine oturdu.

Minho'nun onu aldattığı fikrini kafasından atamamış olmasına şaşırmıyordu.

Aylardır bu saçma rüyaların da ona olan şeyleri kaldırıp kenara koyamamasının da tek sebebi buydu.

Aralarında bir şey yokken Minho onu terk etmiş ne bir sebep ne de bir seçenek sunmuştu.

Onu aylarca görmezden gelmiş, yok saymıştı. Sonra bir gün sevdiği adamın kolunda kapı komşusunu görünce aklına gelen tek sebep buydu.

Jisung bunu düşündükçe çıldırmanın eşiğine geliyordu.

Demek ki dedi.

Demek ki aylarca bana geldiğinde aslında hep Hyelim içinmiş .

Onu sevdiği yalanına bile ne kadar süre inandığını bilmiyordu Jisung. Yalan olduğunu bile halen içten içe reddediyordu.

'Sevildim.' diyordu kendi kendine.

Onca dokunuş da mı yalan yani?

'Hissettim.' diyordu kendi kendine.

Yüreğim yalan söylemez.

Ve en katlanamadığı şey, bütün bunların ötesinde, Minho'nun onu hala sevdiğiydi.

Minho onu seviyordu ve onun için delicesine endişeleniyordu.

"Minho." dedi kendi kendine.

"O siktiğim beyninde ne dönüyor?"

Dreamer. minsungWhere stories live. Discover now