1.8

3.2K 258 80
                                    

•H İ L M İ•

Kütüphanede her zaman oturduğu yerde oturuyordu. Onu sadece uzaktan izlerken kalbimin hızı her dakika bir tık artıyordu. Ona verdiğim Harry Potter kitabını okurken dudaklarında bir tebessüme şahit olduğumda nefesimi tuttum.

Kafasını yukarı kaldırdığında kitaplığa dönüp kitaplara bakıyormuş gibi yaptım. Yukarıda turkuaz rengi bir kitap dikkatimi çekmişti. Ellerimi uzatmama rağmen boyum bana ihanet ediyordu.

"Senin için alabilirim."

Olduğum yerde gözlerimi irileştirdim. Yanaklarıma kan hücum ettiğinde olduğum yerde kaldım. Yüzümü ona çevirdiğinde bana ifadesiz bir şekilde bakıyordu. Başımı aşağı yukarı salladım ve biraz geri çekildim.

"Hangi kitabı istiyorsun?"

Ellerimle oynarken kafamı kaldırıp konuşmaya başladım. Sesimin titremesini istemiyordum.

"Turkuaz renk olan."

Elini söylediğim kitaba götürüp ismine baktığında dudaklarında gülümseme gelirmişti. Böyle yaparak benim kalbimi hoplamak istiyorsa, başarıyordu.

"İkigai."

Başımı hemen salladığımda bana gülümseyerek bakmaya devam ediyordu. Boğazımı temizledim ve ellerimi cebime koydum. Kaşlarımı çatarak yalancıktan kızıyormuş gibi yaptım.

"Neden öyle bakıyorsun? Bir şey mi oldu?"

Talha başını hayır anlamında sallayıp kitabı bana uzattı.

"Sadece birini hatırlattı."

Kitabı elime uzattığında kitabın konusu aklıma gelmişti. Kitabın konusu; “Hayatın Amacı” olarak tanımlayabiliriz. Japonlar herkesin bir ikigaisi olduğuna inanır, insanların her sabah yataktan kalkmaları için bir sebepleri vardır. 

Gerçekten tam da kitabını bulmuşum.

"Bu kitabı okudun mu?" dedim kendimden emin bir şekilde; okumadığını biliyordum, sadece onunla konuşmak istiyordum.

Talha başını iki yana salladıktan sonra ellerini benim gibi cebine koydu.

"Kitap bana birisini hatırlattı. Yaşamımı isteyen, yüzümü güldüren birisini."

Bu dedikleri utanmama neden olurken gülmsemeye başladım. Beni anlamaması için başka bir şey söyledim.

"Kız da şanslı olmalı, onu hatırladığında gülümsemeye başladın."

Talha gülümsemeye devam ederken formamı gördü ve kaşlarını havaya kaldırdı.

"Aynı okulda mıyız? Seni hiç görmemiştim."

Ben de başımı ona katılıyormuş gibi salladım. İyi rol yaptığımı düşünsemde Talha bu yaptıklarımı yer miydi, bilmiyorum.

"Ben Talha."

Elini bana uzattığında elimi ona uzattım. Yumuşak teni, tenime değdiğinde kalbim artık dört nala atmaya devam etmişti. Sanki panik atak geçirmiştim ve kalbimi kulaklarımda duyuyordum. (Panik ataklık çok kötü ya :( bana bir ara yüzme antremanından sonra olmuştu. Kalbim bir an yerinden çıkacak sandım. )

"Hilmi."

Yanaklarım domates gibi olmaya başladığında ilgimi kitabın kapağına verdim. Bu yüzümü görmesini istemiyordum; elimi ellerinden mutsuzlukla çektim.

"Sonra görüşürüz, Hilmi. Seninle konuşmak güzeldi. 

Yanımdan geçerken elimde bir titreme ortaya çıktı. Tenime dokunduğu elim bozulmuş çamaşır makinesi gibi titrerken, derin bir nefes aldım. 

"Sakin ol Hilmi, çok iyiydin. Sakin bir şekilde onunla konuşabildin."

Kendi kendime konuşurken yürümeye başladım. Avuçlarının içindeki kitaba bakarak gülümsedim.

İsmimi kitabın içindeki kâğıda yazdım ve  kütüphaneciye verdim.

"İyi günler."

Bugünlük yeterince dikkat çekmiştim, daha fazla çekmemek için olduğum yerden ayrıldım. Gökyüzü yağmurun yağacağının habercisi olmuştu.

Ellerimi kapşonumun içine koydum be ve gökyüzüne baktım. Yüzümdeki aptal gülümseme bir saniye daha yüzümden silinmezken, kızıldandım.

"Onunla konuştum."

<•>

Bunu atmayı unutmuşum gomen minaa

Ölüm Savar • Bl | Texting [Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin