3.0 (Özel bölüm)

2K 147 46
                                    

Deniz.

Beni çocukluktan beri görüntüsüyle ve sesiyle rahatlatabilen bir şeydi, çocukluğumdan beri sıkıntım olduğunda sahile yakın olan evimizden kaçıp buraya tam üstünde olduğum banka sığınırdım. Şu anda olduğum gibi...

Talha'nın onu affetmem için attığı bir düzine mesajları okuyup telefonu cebime geri koydum. Ayaklarımı kendime çekip, kollarımı bacaklarının etrafına sarmış yüzümü dizlerime gömmüştüm. Gözyaşlarım yerlerinden çıkıp yanaklarımda tek çizgi halinde ilerlerken tek isteğim birinin ağladığımı fark etmemesiydi.

"İyi misin?"

Yanımda biri olduğunu fark edince anlık olarak ağlamayı kestim ve yüzümü o kişiye doğru döndüm. Benim yaşlarımda çocuğu gördüğümde burnumu çekip saf saf bakmaya devam ettim. Benim ne yapabileceğimi bilememe karşın gülüyordu.

"Neden ağlıyorsun?"

Soruyu hemen sorması ile birkaç saniye gözümü kırpıştırdım. Konuşmam gerektiğini anlayınca "Ha" diye bir ses çıkardım. Boğazımı temizleyip kendimi konuşmaya hazırladım.

"Sevdiğim ço..."

Ona gay olduğumu söyleyemeyecek olmam aklıma geldiğinde boğazımı tekrardan temizletip anlatmaya devam ettim.

"... kişi bana verdiği sözü tutmadı ve intihara kalkıştı."

Ona baktığımda gözleri sonuna kadar, ağzını da hafif açmıştı.

"O, o öldü mü?"

Gözlerim sonuna kadar açılmıştı kafamı hızla iki yana salladım.

"Hayır, ölmedi, kendini affettirmeye çalışıyor ama ben... ben bilmiyorum, korkuyorum. Onu tekrar öyle görmekten, onu kaybetmekten çok korkuyordum. Bu beni bitiriyor."

Ölseydi şu an ne halde olurdum bilmiyorum, intihar ettiği düşüncesi bile kalbimi ağrıtıyordu.

"Korkmaktan daha çok insanı bitiren duygular var. Pişmanlık gibi.... eğer o, sevdiğin ölseydi belki de yeterince sevemediğin için pişman olacaktın, yeterince sevdiğini söylemediğinden pişman olacaktın. Bu daha da çok yoracaktı seni ve eğer bir şeyden korkacaksan, kaybetmekten korkma. Sevgini yaşamamaktan kork, bak bana mesela... ben gayim ve sevdiğim adamla arama giren homofobikler var ve hep bir şey olacak, biri bir şey yapacak korkusu. Bunlar hep ensemizde, omuzlarımızda yük ve son olarak onu hâlâ kaybedebilirsin. Sen de onu affetmediğinin pişmanlığı kalır. Geç kalma bence."

Konuşurken bildirimin sesiyle telefonuna baktı. Yüzüne gülümseme konduğunda ayağa kalktı.

"Gitmeliyim."

Acelesi varmış gibi yanımdan giderken arkasından seslendim.

"Hey, nereye? Daha tanışmadık. Ben Hilmi, sen kimsin?"

Konuşmamla adımları durdu, yüzünü bana dönmeden sorumu cevapladı.

"Ben... ben tamamen oyum, Sevdiğim Adam'ım."

Son dediğine anlam veremeyerek baktığımda koşarak ilerlemeye devam etti.

Dedikleri aklımda dolanırken Talha'yı sonsuza kadar kaybetme fikrini düşündüm, kalbime inen ağrı ile gözlerim doldu.

"Siktir, ne yapıyorum ben böyle?"

Bir hafta sonra...

Önümdeki mezara bakarken gözlerimin dolmuştu, yanımdaki Talha'dan destek olmaya çalıştığımda kollarını bana sardı.

"Talha.. gerçekmiş, gerçekten intihar etmiş..."

Başka bir şey demeye gerek kalmadan mezardaki isimlere odaklandım. O gün bana affetmem için beni ikna eden çocuk şu an burada yatıyordu. Mezarının mermerine oturdum.

"Alkın... bunları duymayacağını biliyorum ama konuşmak istiyorum. Sana tekrar içimi dökmek istiyorum olur mu?" gözlerimden inen damlalar ile burnumu çektim ve toprağına dokundum.

"Belki seninle beş dakika kadar konuştuk ama benim için önemli bir yere sahip oldun. Aklımdaki düşüncelerden beni kurtarıp sevdiğimin yanımda olmasını sağlayan kişisin..."

Talha'nın bir yandan mezarlarına gökkuşağı renginde türlü türlü çiçekleri ekmesini izliyordum.

Alkın'ı babamdan duymuştum her şeyi zamanına kadar ayarlayıp vefat eden çocuk diye benimle konuştuğu gün son günüymüş, son konuşmalarını da bana tavsiye vermesiydi. O gün yanımdan hemen gitmesinin sebebi kalbini için onunla aynı isme sahip çocuğa vermek içinmiş... her şeyi en ince detayına kadar düşünüp sevdiğinin mezarında soğuktan ölmeyi tercih etmiş, bu yüzden ilaç kullanmayı reddetmiş kalbe bir şey olmasın diye. Bir de mezarda bir not bulmuşlar, notta birlikte beraber olamadık, bizi birlikte gömün demiş.

Toprağın üstündeki güllere dokudum ve hafifçe okşadım.

"Ener...Seni tanımıyorum ama Alkın gibi mükemmel birisi seni sevmişse eminim ki harika birisindir. Başına gelen olayları biliyorum, hatta yaşıyoruz diyebiliriz. Engellerimiz var ama... sizin için asla pes etmeyeceğiz."

Talha'ya gözlerim kaydığında gözlerinin ucundaki sularla mezarın toprağına çiçekleri ekmeye devam ediyordu, ona yardım ederek ekme işini hemen bitirince Talha saçımı öptü.

"Onlarında ruhları birlikte değil mi? Onlarda aynı bizim gibi bir ağacın iki ruhular, değil mi?"

Çocuk gibi sorduğum sorulara Talha gülümsedi ve başını aşağı yukarı salladı, eli yanağımı bulup okşuyordu.

"Onlarda artık Sakura, dünyada olmasa da diğer dünyada artık onların ruhları birlikte."

<•>

Bölümü yazarken gözyaşlarıma engel olamadım ve ağlamaya başladım🥺🥺 O kadar beni etkiledi ki cidden bunu yazarken ellerim fena titriyor. Bu iki yavrucakta birer Sakura ve Yohiro, onlarında ruhları bütünleşti, herkesin umduğu mutlu sonla olmasa da...

Özel bölüm başka yapar mıyım bilmiyorum eğer isterseniz yaparım🖤 Sizi çok seviyorum kendinize çok çok çok dikkat edin, kendinize iyi bakın✌

Ölüm Savar • Bl | Texting [Bitti]Where stories live. Discover now