Cehennem kapısı

4.5K 401 376
                                    

Bir hiç uğruna yaşayan milyonlarca insanın şerefine. Onurlu yaşayıp onursuz ölen milyonlarca ruhun şerefine. Huzurlu bir sonun şerefine. Kirli yazgılarımızın şerefine ve onursuz kaderin şerefine...

Haunt hapishanesinden bir yanımda Jane diğer yanımda Miranda ile çıktım. Dışarıya çıkar çıkmaz gecenin derin havası yüzüme çarpmıştı. Şapkamı yüzüme indirdim ve çatık kaşlarla uzun merdivenleri indim.

Ay semaya yükselmişti. Bugün gökteki ay kana şahit olucaktı. Damardan akan ılık kan ile doyacaktı. Bugün kanlı bir dolunay göğü süsleyecekti. Başımı kaldırıp ay' a baktım. Ne güzel parlıyordu. Sunulan onca acıyı kabullenir gibi. Umutların köhne cesetlerini semaya sunar gibi..

"Charli'nin melekleri geliyor! Çok sexiler lan!"

Siyah arabanın açık kapısından bağıran Efe'ye baktım. Strasser malikanesine giderken kullandığımız araçtı. Yaklaşık on kişi transit şeklindeki arabaya sığardı. Keza ikizler, Aron, Alex ve sonradan bize katılan Frank içeride oturuyorlardı.

Alex bize danışma gereği dahi duymadan Frank'ı arayıp çağırmıştı. Sırf bunun için Efe Alex'e bir göt olduğunu söylemiş, Alex'de Efe'yi köpeklerine yedirmekle tehtit etmişti. Tabi Aron ve Ege Efe'yi savununca Frank'da Alex'in yanında yerini almıştı. Yani kısaca resmen onları bir kaosun ortasında bırakıp içeriye girmiştim. Ama neyseki şuanda hepsi sakindi.

Yani en azından öyle görünürdü. Ve umarım böyle devam ederdi.

"Mağlesef ki yollarımız burda ayrılıyor hanımlar."

Ellerimi cebimden çıkarttım ve konsüllere döndüm. Önde konsül Jack arkada ise konsül Martinez duruyordu. Jack'e baktım. Beni tanımadığı halde en baştan beri beni korumuş ve her fırsatta yanımda olmuştu. Belki o olmasaydı hala eski hapishanenin kirli koridorlarına ömür çürütüyor olurdum. Belki kendi ülkesinin vefa borcunu ödüyordu belki de bana acımıştı bilmiyorum. Bildiğim tek şey, şuan hayatımda bu yerdeysem en büyük pay onun desteğiydi.

"Hayatımı çaldığı için hala ABD devletinden nefret ediyorum. Ama bu topraklar bana yeri doldurulamaz dostlar verdi. Onlardan biri de sizsiniz konsül."

İlk defa konsül Jack'in fare şeklindeki yüzün de sevecen bir ifade belirdi. İnce dudaklarının bir tarafı kıvrıldı.

"Bir daha vukuatsız bir şekilde görüşme dileği ile madam. Hoşçakalın."

Diğerleri bana bir baş selamı verip arabasına ilerleyen konsülü takip ettiklerinde aslında ikimiz de tıpkı bu gece sessiz rahibelere olduğu gibi onlara da veda ettiğimi biliyorduk. Konsül Jack, son vedamızdan sonra iyi olmanız dileği ile, mutlu kalın.

Derin bir nefes aldım ve kızların ardından arabaya bindim. Karşılıklı üçlü koltukların birinde ortada Aron , her iki yanında ikizler oturuyordu. Bir diğerinde ise ortada Alex ve bir yanında beyaz saçlı Frank diğer yanında tanımadığım biri oturuyordu. Sırtı cama yaslı üçlü koltuğun ortasında oturdum. Kızlar her iki yanımı doldururken merakla yeni adama baktım. Tamamen kel olan başında ejderha dövmesi vardı. Bu ejderha dövmesinin kuyruğu yüzüne kadar uzanıyordu. Bir beyazdı. Ama neden bizimle olduğunu anlamamıştım. Öte yandan hiçte bizimle ilgileniyormuş gibi durmuyordu.

"Esiroşum bu Henry denen mendebur herif sen içeriye girer girmez geldi. Ortadaki lavuğun arkadaşıymış."
Efe türkçe konuştuğu için onu yanlızca ben Ege ve Aron anlamıştık.

Derin bir nefes aldım ve kendimi telkin etmeye çalışarak Alex'in yeşil gözlerine baktım.

"Bize arkadaşının geleceğini söylememiştin Alex?"

KAM+18 (Tamamlandı) Where stories live. Discover now