2.0

13.2K 766 314
                                    

Bilinmeyen: Pişt, hâla markette misin?

Eray: Evet, neden? Bir şey mi oldu?

Bilinmeyen: Yok hayır, müsait misin diye bakmıştım ama değilmişsin.

Bilinmeyen: Görüşürüz.

Eray: Peki, görüşürüz.

***
Elimde tuttuğum listeye bakarken annemin bu kadar şey istemesinin sebebini çözmeye çalışıyordum. Bir aylık erzak falandı herhalde. Un ve nişastayı okuduğumda reyonu bulmaya çalıştım. Uzun bir süre bulamayınca görevlilerden birinin yanına giderek sorduğumda sonunda bulmuştum. İlçenin en büyük marketlerinden birindeydim ve aradığımı bulamamam normaldi.

Onları da alıp arabama attıktan sonra listede çikolata da olduğunu fark ettim. Sırıtıp çikolata reyonuna doğru ilerledim, az önce önünden defalarca geçtiğim için nerede olduğunu biliyordum. Reyona girdiğimde en sevdiğim çikolatanın yerini aradı gözlerim. En alt rafta olduğunu fark edince eğilerek onlardan almaya başladım. O sırada kulağım hemen arkamda atışan iki kişinin sohbetine misafir oldu. Sesler tanıdık olmasa da söyledikleri isimleri biliyordum.

"Ya Yeşim hadi, bir tane daha şundan al."

"Eylül nereme koyayım? Marketi satın aldık, bil diye söylüyorum. Git araba al gel."

"Sen git al, ben üşeniyorum."

"Onu da ben yapayım, zaten Yeşim kim ki? Yeşim ölsün."

"Tamam tamam, ver ben de taşıyayım birazını."

Eğildiğim yerden kalkıp arkama döndüğümde bizim okuldaki Eylül ve Yeşim' i ellerinde cips, çikolata ve meyve benzeri şeyler taşırken görmüştüm. Karşı karşıya durmuş atışıyorlardı. Onları kendilerinden başka birileriyle konuşurken görmek çok zordu, diğer insanlardan uzak duruyorlardı. Arkalarında duran beni gördüklerinde ikisi de pek şaşırmış gibi değildi. Eylül kaşlarını kaldırırken Yeşim önüne döndü ve araba almaya gittiğini söyledi, kaçar gibi. Eylül onun arkasından gözlerini kısarak bakarken seslendi.

"Ben gitseydim araba almaya..." İkimiz de bir süre göz göze durduktan sonra ilk gözlerini ayıran o oldu. İşine devam etmeye başlayınca ben de kendime gelerek diğer eksikleri aramaya başladım. Birkaç şeyi aldıktan sonra Eylül' ün önünde durduğu yerden bisküvi almam gerektiğini gördüm. Ona doğru yaklaştığımı fark edince kaşları çatıldı. O bana baksa da ben ona bakmıyordum. Hızlıca elimi uzatıp önünden bisküviyi aldığımda onun ağzı aralandı. Bir saniye de olsa fazla yakınından geçmiştim.

"İsteseydin verirdik." Bu kadar dibine girmemden rahatsız olmuştu galiba ama sadece bir saniye sürmüştü. Abartmasına gerek yok diye düşündüm.

"Ama istemedim."

"Yapma ya." diyerek alayla gülerken gözlerini devirip önüne döndü.

"Benimle ne zorun var senin? Sürekli bir sataşmalar?" Sorumla bana dönerken o da en az benim olduğum kadar şaşkındı. Bu soruyu sormayı ben de beklemiyordum. Mavi gözleri kısılırken saçının bir tutamını kulağının arkasına attı.

"Bir zorum olduğunu nereden çıkarttın? Belki sadece senden hoşlanmıyorumdur." Anlamayarak ben kaşlarımı çattım bu kez, etrafımda akıllı insan yoktu resmen.

"Neden? Bir şey mi yaptım ben sana?" Omuz silkti.

"Bireysel olarak alınma, arkadaşımı döven insanların arkadaşlarından genel olarak hoşlanmam." İğneleyerek söylediğiyle bu sefer ben imayla konuştum.

Terzin Ben Değilim| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin