3.9

10.2K 855 444
                                    

Medya: Eylül' ün giydiği elbise.

Eylül' den

Aynadan üstümdeki askılı siyah elbiseye bakarken istemsizce bir kez daha göz devirdim. Arada elbise giymeyi severdim, hatta küçükken elbiseden başka bir şey giymezdin derdi annem. Ancak şu an işler tamamen değişmişti, bu elbise benim normalde giydiklerime göre birkaç milyon tık abartılıydı. En son böyle bir elbiseyi 3 yıl önce ortaokuldan mezun olduğumda giymiştim herhalde. Elbisenin üst kısmı bele kadar dar indikten sonra etek kısmında açılarak dizimin bir karış üstünde bitiyordu. Kısa eteklerle oturup kalkmak insanı sürekli tetikte tutan bir şeydi ve ben bunu pek sevmiyordum. Üstelik elbisenin karın kısmında olan işlemeler de iç gösteriyordu, neyseki pek dikkat çeken bir detay olarak görmemiştim bunu.

"Yeşim ben buna ısınamadım ya!"

Yeşim kabinin kapısının hemen arkasında olduğunu belli edercesine bağırdı. "Eylül o elbise yarı yarıya indirime girmiş ve tek kalan bedeni üzerindeki! Eğer üstüne olduysa onu alacaksın kızım, sonra ben senden çalar çalar giyerim."

Bunu demesiyle sinirle ofladım. "Git kendin al ya benden ne istiyorsun?"

Yeşim de bıktığını belli edercesine oflayarak "Ya ben tek elbise hakkımı harcadım, ne bileyim bu güzelliğin burada olduğunu..." diye adeta büyülenmişçesine söylendi. Bir kez daha gözlerimi devirdim. "Senin de tek elbise hakkın var, biliyorum. O yüzden bunu alacaksın, sonra ben arada alırım senden. Zaten kesin sana yakışmıştır, manken gibisin annem!"

Gözlerimi tekrar devirirsem çıkabileceğini düşünerek sadece tip tip aynadaki yansımama baktım. Kabinin kapısını sertçe açarak dışarı çıkmamla Yeşim' le burun buruna gelmiştik. Sırıtarak hızlıca benden uzaklaştı ve karşıma geçti. Bir süre hayran hayran süzdükten sonra "Ama, ama çok güzel!" diye adeta ölmesiyle saçmalama dercesine baktım.

"Abartma, o kadar da güzel olmadım." diye mırıldandığımda bir parça da utanmıştım aslında. Yeşim' in gülümsemesi bir anda kaybolurken kaşları çatıldı.

"Sana mı dedim salak? Elbiseye dedim."

"Ne?"

Şokla kalakaldığımda o hâla elbiseyle bakışıyordu. Alıp ona vermeyi ve onun elbisesini kendime almayı düşünsem de hızlıca vazgeçtim çünkü onun elbisesinin derin bir göğüs dekoltesi vardı. Göğüs dekoltesini pek sevdiğim söylenemezdi, bu yüzden en azından bu gecelik bu elbiseyi giymem gerektiğine karar verdim. O an aklıma gelenle kaşlarım çatıldı, sahi biz nereye gidecektik bu elbiselerle?

"Yeşim!" Sertçe seslenmemle gözleri sonunda beni buldu. "Sen kaç saattir anlatacağım anlatacağım diyorsun da, ne iş bu elbiseler?"

Bana alışverişin başında sadece iki elbise alıp gideceğimizi söylemişti, gerçekten öyle yapıyorduk ama o kadar çok mağaza gezmiştik ki her şeyi almış gibi hissediyordum.

Yeşim sırıtmaya başladığında kaşlarım çatıldı. "Şey canım ya, ben dedim ya Bora' ya iddiayı kaybettim diye." Kafamı sallayarak hatırladığımı belirttim. Ayakta durmaktan ayaklarım ağrıdığı için yan tarafımdaki pufa da çökmüştüm bir yandan. "İşte bu Bora' nın kölesi oldum ben ama köleliğim akşam dokuzda başlayıp yarın sabah dokuzda bitecek."

Kaşlarım çatıldı. "Ne? Gece mi kölesi olacaksın?" Aklıma saçma şeyler gelmesiyle silkelendim. "Gündüz çuvala mı girdi, ne oluyor? Bak ben fesat bir insanım."

Yeşim "Yuh Eylül!" diye bağırdığında etraftaki birkaç müşteri de bize döndü. Onları umursamayarak bana dönmesiyle kaşlarımı kaldırdım, başka ne düşünebilirim dermiş gibi.

Terzin Ben Değilim| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin