3.5

9.9K 805 451
                                    

Eray' dan

"O, sensin."

Kafam o kadar karışmış bir hâldeydi ki, kısa bir an sadece dudaklarım aralıklı bir şekilde Eylül' ün tepkisini izlemiştim. Tek kaşı havaya kalkarken ne dediğimi anlayamamış gibi kafasını sağa doğru eğdi. Bir süre ikimiz öylece bakıştık, sessizliği sonunda Eylül bozmuştu.

"O kim?" Düzeltmek istiyormuş gibi boğazını temizleyerek "Yani kim benim?" diye sordu. Sorusuna cevap vermek için ağzımı açtığım sırada ise çalan zilin sesiyle kelimelerim adeta ağzıma tıkanmıştı. Karşımdaydı, sarılmak istiyordum manasız bir şekilde. Zilin sesi bana o kadar uzak geliyordu ki şu an umrumda olan son şey belki de oydu.

"Eylül..." dedikten sonra ona doğru bir adım atmamla gergin bir şekilde alt dudağını ısırmıştı, dudaklarına daha fazla bakmadan hızlıca gözlerine çıkardım bakışlarımı. Aramızda neredeyse hiç mesafe kalmamıştı, bu onu ürkütür müydü?

Saçları açık olduğu için yüzüne doğru gelen birkaç tutam vardı, elimle onları kulağının arkasına atmamak için kendimi zor tutuyordum, ki tutamamıştım da zaten. Saçlarını kulağının arkasına attıktan sonra sağ elimi oradan çekmeyip yanağına götürdüm. Eylül' ün gözleri ölümcül bir sakinlikle elimi takip ediyordu. Elimin yanağında durmasıyla gözlerini yavaşça aşağıdan bana doğru kaldırdı. Bir şey söyleyecek gibi ağzını açsa da hemen ardından susma kararı almış gibi hızlıca kapattı ve sadece gözlerimin içine bakarak beklemeye başladı.

"Eylül, ben..."

Cümlemin devamını getirmemi engelleyen şey kilitte dönen anahtarın sesi olmuştu. İkimizin de gözleri aynı anda kapıya kaydığında kaşlarımız çatılırken hızlıca toparlanarak birbirimizden uzaklaştık. Kapıyı açan kişiyi görmek için beklememizin ardından diğer müzik öğretmeni Derya Hoca' yı görmüştük sonunda. Kadın şaşkınlıkla biz ikimize bakıyordu.

"Çocuklar, siz ikiniz bu odaya kendinizi kilitleyip..." dedikten sonra cümlesinin devamını getiremeyip şokla "Ay!" diyerek bağırmıştı. İlk başta imâ ettiği şeyi ikimiz de anlamasak da birkaç saniye sonra aynı anda anladığımızda en az Derya Hoca kadar şaşkın bir şekilde birbirimize döndük. Eylül kendini daha hızlı toparlayarak hemen hocanın yanına gitti.

"Hocam siz bizi çok yanlış anladınız, Eray ve biz arkadaşız. Burada kilitli kaldık, diğer müzik hocası üzerimize kilitledi sanırım."

Aceleyle anlattıklarından bir tek arkadaşız kelimesine takılmıştım. Ama ne arkadaşı? Öğretmen onun dediklerini sindirmeye çalışırken ben daha fazla kendimi tutamayarak atıldım.

"Hocam arkadaş değiliz."

Eylül şokla bana dönerken öğretmenin yüzü de ondan farksızdı. Eylül bana kaş göz yaparak bir şeyler anlatmaya çalışsa da ağzımı oynatarak 'Ne var?' demekle yetindim.

"Ay benim müzik odama kendinizi mi kilitlediniz?" Açıklamak için birkaç bir şey mırıldansak da kadın umursamayarak elini alnına götürdü ve ağlamaklı bir surat ifadesine büründü. "Ay bana bir şeyler oluyor, çabuk yürüyün müdürün odasına!"

İkimiz de devamlı itiraz etsek de kadın asla bizi dinlemiyordu. Koridorda o önden biz arkasından yürürken artık açıklama yapma çabasından vazgeçmiştik, kadın zaten dinlemiyordu. Başımız önümüze eğik ve suçlu gibi yürüdüğümüzü fark ettiğimde kendi kendime silkelenerek düzeldim, biz bir şey yapmamıştık ki? Eylül' ü de omzundan dürttüm. O benden daha endişeli görünüyordu.

"Endişelenme, bu kadın zaten çatlak." diye fısıldadım. "O bizi dinlemez ama müdür bey dinler, suçsuzuz sonuçta kendimizi kilitlemedik o odaya."

Terzin Ben Değilim| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin