4

365 24 12
                                    

Yatağımdan fırlayarak çıktım. İlk günümden geç kalıyordum. Hemen mavi kot ve siyah t-shirt giyip, siyak converslerimi giydim ve çantamı alıp koşarqk alt kata indim.

Tony oturmuş kahvesini içiyordu. "Hadisene geç kalıyoruz!" dedim. Ayağa kalkıp arabanın anahtarını elinde döndürüp yürümeye başladı.

Bilerek aşırı yavaş hareket ediyordu ve bu beni deli ediyordu. Dersin başlamasına 5 dakika vardı ve okul 20 dakika uzaklıktaydı.

Tony üstü açık arabalarından birine bindi bende yanına oturdum. Garajdan çıkınca gaza bastı ve gerçekten hızli gidiyorduk.

10 dakika sonunda okulun önüne gelmiştik. Arabadan indim, oda arkamdan indi. "Sende mi geliyorsun?" diye sordum. "Evet, sınıfı ziyaret edeyim. Çocuklar beni seviyor" dedi sırıtarak. Göz devirdim. Müdürün yanına hiç gitmeden direk bir sınıfın kapısını tıklatıp açtığında "Napıyos-" dememe kalmadan kolunu omzuma atıp beni içeri çekti ve aşırı salakça bir giriş yaptım. Kolu omzumda olmasaydı kesinlike şuan yerdeydim. Birkaç kişi bu duruma gülmüştü, birkaç kişide olayın şokundaydı.

Birden sanki yeni idrak etmişler gibi ayağa kalkıp şaşkınlıklarını bana göre biraz abartılı bir şekilde dile getirmişlerdi. Çocuklarda biri "Mr. Stark zırhınızı giyermisiniz!" diye bağırınca herken bunu söylemeye başladı. Tony'de en sonunda zırhını giyi küçük bir gösteri yaptı. "Umarım tatmin olmuşsunuzdur" dedi

En sonunda sıra benimle ilgili olan konuşmaya gelmişti "Umarım hepiniz biliyorsunuzdur Jess benim kız kardeşim. Daha önce eğtimini evde alıyordu ama ani bir karala Midtown High School'a başlamasina karar verdik. Yani artık sizin yeni sınıf arkadaşınız. Burda olan herşeyden haberim olacak o yüzden davranışlarınıza dikk-" daha ileri gitmeden dirseğimle karnına vurdum. Bana tuhaf tuhaf bakınca olumsuz anlamda başımı salladım.

Sınıf öğretmeni "Konuşmanız bittiyse Mr. Stark, derse geçmem gerek. Jess sende boş olan bir yere geç tatlım" dedi. Başımı salladım ve en arka köşeye kahverengi saçlı esmer çocuğun yanına geçtim.

Tony'de "Sizinle daha çok vakit geçirmek isterdim ama biliyorsunuz süper kahramnlık işleri" diyerek sınıftan çıktı. Bir süre daha sınıftaki konuşmalar devam edince Bayan Watson bağırıp dersi anlatmaya başladı. Bende yanımdaki çocuğa döndüp "Adın ne?" diye sordum. "Flash Tompson" dedi sırıtarak. "Neden bu okula geldin, yerinde olsam gelmezdim. Hele Penis Parker ile aynı sınıfta olmak" kusma taklidi yaptı. "O kim?" diye sordum. Sınıfın diğer köşesini işaret etti. Oraya baktım. İki çocuk oturuyordu. Biri biraz kilolu esmer, koyu kahverengi bir çocuktu. Diğeri ise koyu kahverengi saçlı kahverengi gözlü beyaz tenli bir çocuktu.

"Hangisi" dedim bakmaya devam ederek. "Zayıf olan" dedi. Tam o anda birden bana dönüp bakınca hızla başımı çevirip Flash'a döndüm. "Neden ona öyle diyorsun" diye sordum. "Çünkü salağın teki, kızlarla da konuşmayı beceremiyor" dedi gülerek. Önüme döndüm. Flash'ı pek sevmemiştim ama şuan ondan başka arkadaşım yoktu.

Zil çalınca birden herkes başıma toplandı ve soru yağmuruna tutmaya başladı. "Sevgilin var mı? Tony evde nasıl biri? Tony cidden hergün farklı biriyle mi birlikte oluyor? Neden bu okula geldin? Hiç Tony'nin zırhnını giydin mi? Tony sana nasıl davranıyor?" birden hepsini arka arkaya sormuşlardi ve kafam allak bullak olmuştu. "Bence bu kadar soru yağmuruna tutmanız için çok erken henüz sizi tanımıyorum. Tanışsak?" dediğimde hepsi tek tek adını söyledi ve soruları baştan teker teker sordular. Peter ve Ned yoktu.

Bir süre sonra bunalmıştım ve tuvalete gideceğim diyerek dışarı çıkmıştım. Bahçeye çıkınca derin bir nefe aldım. Ned ve Peter bir ağacın altında oturmuş birşeyler konuşuyordu.

Yanlarına gidip "Oturabilirmiyim?" diye sordum. Peter "Tabi" dedi ve yanlarına oturdum. "Neden geldin?" diye sordu Ned. Benden pek hoşlandığını söyleyemezdim. "İçeride çok bunaldım vr sizinle de tanışmak istedim" dedim omuz silkerek. "Flash ile arkadaşsan onun gibisindir, onun gibiysen bizimle arkadaş olman zor" dedi Peter. "Onunla arkadaş olmam onun gibi olduğum anlamına gelmez" dedim. O sırada Ned birden "Akşam Peterlara gideceğiz gelmek istermisin?" dediğinde Peter birden Ned'e döndü. "Sorun olmazsa gelebilirim" dedim. "O zaman akşam 8'de, ben sana konum atarım" dedi Ned. Az önce benden hoşlanmadığını düşündüğüm kişi beni akşam Peter'ın evine davet ediyordu.

Okul çıkışında hemen bir ara sokağa girip Tony'nin bana verdiği küçük düğmeye bastım. Koskocaman zırhı bu bir düğmeye sığdırmayı başarmıştı. Stark zekasını sonuna kadar kullanıyordu. Zırhı giyip uçmaya başladım. Etraf çok sakin, dememe kalmadan birden bir ara sokaktan silah sesi geldi. Hemen Jonathan (zırhın elektronik asistanına bu ismi vermiştim) sesin yerini saptadı ve hızla o yöne doğru inmeye başladım.

Siyah maskeli biri, bir adamı köşeye sıkıştırmıştı. Benim gürültülü inişim yüzünden ikisi de bana döndü. "Daha havalı bir giriş yapmak isterdim ama daha acemiyim o yüzden işler büyümeden silahını versen çok iyi olur" dedim sakince. Adam birden ateş etti ama silahın üstü beyaz birşeyle kapandı. "Bayanlara böyle davranmak mı? Hiç hoş değil" dedi kırmızı taytlı çocuk. "Sen kimsin be?" dedim. "Ben örümcek adam matmazel, sizdee?" dedi sonunu uzatarak. İç çektim. İşime karışmasa çok daha iyi olabilirdi. "Lightbreaker" dedim ve silahlı adama geri döndüm. Küçük bir şok dalgası gönderdiğimde adam titreyerek yerde kıvranmaya başladı. "Sen gepmesende halledebilirdim" dedim ve yerden havalandım.

Birden ayağıma ağ fırlattı ve ona döndüm. "Siz Mr. Stark'ın ortağısınız değil mi?" diye sordu. "Kısmen" diyip geçiştirdim ve eve doğru uçmaya başladım.

Eve girişim hiç hoş olmamıştı. Camları kırarak girmiştim. Ve birkaç arabayı çizmişte olabilirim 😬

Zırhı çıkartıp hemen odama gidip pijamalarımı giydim. Evde dışarıda giydiğim kıyafetlerle rahat edemiyordum. Tony'nin yanına gittiğimde telefonla konuşuyordu. Telefonu kapattıktan sonra "Eee gününüz nasıl geçti Mrs. Stark" dedi. "Gayet iyiydi. Herkes beni çok sevdi senin röportajlarındaki gibi soru yağmuruna tuttular, bende bunalınca bahçeye çıktım. Peter ve Ned vardı onlarla baya iyi anlaştım. Bubarada akşam Peterlara gidebilirmiyim?" dedim masumca gülümseyerek. Hepsini bir çırpıda ve nefes almadan anlatmıştım. "Parker olan Peter mı? Tabi gidebilirsin ama tek bir şartım var. Aranızda en fazla 7 cm olacak" dedi. Gözlerimi büyüttüm. "Daha yakın olamayız zaten biz arkadaşız!" dedim göz devirerek. "Bu arada bugün birini kurtardım. Silahlı bir adam bir adamı köseye sıkıştırmıştı. Ben tam herşeyi halledecekken örümcek adam geldi. Çok azcık yardım etti diyebilirim çünkü tek yaptığı şey ağ atmak. Ve ayrıca sanırım senin hayranın" dedim gülerek.  "Peter ile nasıl anlaştınız?" diye sordu. "Yani onunla çok az konuştum ama iyi çocuk. Beni onlara Ned davet etti" dedim. "Peki seni ben bırakırım hem şu çocukla tanışmak istiyorum" dedi. Omuz silkip odama çıktım ve kalkan işinde biraz daha çalışmaya başladım.

Lightbreaker | MarvelWhere stories live. Discover now